Toprak Adamlar Bölüm 8

1K 130 11
                                    

Not:Resimdeki temsili Tobey.

Şaşkındık, nereye der gibi arayışlı gözlerle William'a dönmüştük yüzlerimizi ama bizim vücudumuzu kaplayan merak duygusu onun umurunda değildi. Harekete geçmeyince:

"Eee hadi, hadi  diyorum." dedi ve arkasını dönüp hızlı hızlı yürümeye başladı.

Bazen çok soru sormak istersin ama bir tanesine dahi cesaret edemezsin. İşte Riley ile o bazenlerden birindeydik. Birbirimizin meraklı gözlerinde hapsolduktan sonra William'ı takip etmeye başladık.

William merdivenleri üçer beşer atlayarak çıktı. Önüne çıkan şeylere çarpa çarpa yürüyordu fakat bu hiç de umurunda değildi. Çarptığı kişilere William'ın olmayan özürlerini biz mimiklerimizle iletmeye çalışıyorduk. Sağlık merkezinden dışarıya kıra parçalaya çıktığımızda William ciğerleri yırtılırcasına koşmaya başlamıştı. Ben de onun hemen arkasından.

Şehrin ücra bir köşesindeki çıkmaz sokağın birinde almıştık soluğu. Yolumuz burada bitti diye düşünüp etrafıma bakındığımda yerdeki kan damlalarını fark etmiştim. William önce deliler gibi etrafına bakındı. Kan damlalarını takip ettiğimi farkettiğinde ise o da izleri incelemeye başlamıştı. İzler bizi köşedeki büyük çöp kutusuna götürüyordu. Yaklaşıp çöp kutusunun ağır metal kapağını beraber araladık. En üstte kocaman siyah bir poşet duruyordu. William abanıp içini kurcalamaya başladı. Siyah poşeti çekiştirdiğinde içinden bir el sarktı. Cansız gibiydi. Birbirimize bakakalmıştık. William cesaretini toplayarak poşetin ağzını tamamen araladığında iki büklüm poşete sokulmuş adamın başı ve gövdesi de ortaya çıkmıştı. Şaşkına dönmüş ve ürkmüştüm. Hangi akla hizmet buralara geldim de bu gereksiz işlere bulaştım diye düşünüyordum.

William yardımımla çöp kutusunun içine girdi. Her ne kadar tepkisizliğinden ölü olduğu tahmin etsek de iki büklüm olan adamın şah damarına doğru üç parmağını götürerek nabzını kontrol etti. Ellerini oradan ayırdığında başını hızlı, hızlı iki yana savuruyordu. Etrafına bakındı orada bir cam şişe bularak çöp kutusunun kenarına çarpıp kırdı. Eline aldığı ufak parçayı adamın ağzına doğru götürüp nefesini kontrol etti. Bu hamleden de istediği sonuç çıkmamıştı. Kendi kendine mırıldanır gibi dudaklarını oynatıyordu. Artık öldüğünden emin olduğumuz bu kişiyi beraber dışarıya çıkarttık. Henüz sıcaklığı teninden gitmemiş, rengi üzerinden çekilmemiş ve kurtçuklar herhangi bir parçasına göz dikmemişti, cesedin etrafında üç beş sinek dolanıyordu o kadar. Ağır olduğunu duyduğum ceset kokusundan da henüz haber yoktu. Adam sadece çürük bir meyve kadar kötü kokuyordu. Bu kokuyu da nereden kaptığı aşikardı.

William cesedi incelemeye başlamıştı. Adamı sırt üstü sokağa yatırdı. Vücudunu düzleyip etrafında gezindi. Cesedin karnında tam dört el kurşun yarasından firar eden kan damlaları ilk bakışta göze çarpıyordu. William adamın sol kolunun arka tarafını çevirdi. Adamın bileğinin içinde ateşten halkalarla çevirili bir dövme vardı. Bu dövmeyi daha önceleri bir yerlerde gördüğümden emindim. Ama nerede veya kimde olduğunu çıkartamıyordum o dakikalarda.

İncelemeyi bitirdiğimizde Riley de o sokağa giriş yapmış, adamı görür görmez sorular sormaya başlamıştı. Eğilip yardıma ihtiyacı var mı diye bakmaya kalkıştığında William onu kolundan yakalayıp ayağa kaldırdı.

"Gerek yok ölmüş."

Riley "Nasıl, nasıl?" diye sorarken belli belirsiz bir inilti duyuldu. William, Riley'e eliyle susması gerektiğini söyledi. Yavaş yavaş sese doğru adımlamaya başladı. Onu takip etmek için yürümeye başladığımda Riley'in ellerini vücudumda hissettim, gitmemi istemiyordu. Kollarını iki elimin arasına alarak omuzlarını sıvazlayıp sakin olmasını söyledim ve tekrar William'ı takip etmeye koyuldum. Sokağın sonuna doğru, çöp kutusunun neredeyse hizasında sağ köşeden aşağıya doğru bir merdiven iniyordu. William orayı fark edince doğruca merdivenlerden aşağı indi. Oraya yaklaştığımda William'ın birinin yarasına tampon yaptığını fark etmiştim. Sadece on kadar merdiven sonrası bodrum katı, boş bir dairenin önünde can çekişen bir gençti William kollarını dolduran. Donup kalmıştım. William sessizce:

TOPRAK ADAMLARWhere stories live. Discover now