Bölüm 3

8.6K 103 2
                                    


"Turgut uyarla beni kandırabileceğini mi sanıyorsun kendi yazdıklarından oku" dedi. " sen yanımdayken başka şiire ihtiyaç duymam ben, hayatımın dizelerisin sen" dedim. Biraz durup "çok pisliksin, her gün beni kendine aşık etmekten utanmıyor musun?" dedi. " yoo senden intikamımı alıyorum işte" dedim. Omzuma vurup " ciddençok pisliksin" dedi gülerek. Gülüşünü çok seviyorum. Biraz daha oturup sohbet ettik orada. Sonra kalktık eve gittik. Tost yaptık beraber. Yedikten sonra çıkıp biraz daha yürüdük site etrafında. 13 şubatı 14 şubata bağlayan gecedeydik. Akşam onlarda kalmamı istedi. Kabul ettim. Selçuk'a uğrayıp kıyafetlerimi aldım onlara gittik. Gece yarısına kadar konuştuk, bizden gelecekten vs. sonra sana bir sürprizim var dedi, içerden pikap getirdi. Babasınınmış. Pikap dediğim plak çalar, gramofonun teknolojiği. Ayten alpman, zeki müren, neşe karaböcek, nil Burak, çok şarkı dinledik o gece. Kanepeyi açıp ışıkları kapatıp eskiden kalma gaz lambasını açtık. Babası eski tip bir insan. Romantik bir ortam oldu. Battaniyenin altında oturup birbirimizi izlerken çözüldü dilim. " aklımdan hep sen geçiyorsun, yanında olduğumda bile. Sanki seni görmesem, sesini duymasam dünyam hep karanlık olacak. Senden sonra ne zaman kitap okusam, film izlesem ya da müzik dinlesem senden bir parça arıyorum. Şiire düştüm, senden öğrendiğim aşkı sana yazmaya çalışıyorum. Tüm dünyamın anlamını adına sığdırmaya çalışıyorum. Ne yaptın bana böyle? Aşka bu kadar düşmemem lazımdı, sana bu kadar bağlanmak değil de seni bir gün kaybetme ihtimalimin olması korkutuyor beni. Seni üzme ihtimalim korkutuyor." Elimi yanığına koydum sıcaklığı hissettim kalbim delirdi yine. "hayatımın sonuna kadar birbirimizin olalım, bırakmak istemem seni hiçbir zaman" dedim. Kafa salladı sadece. Yüzüme bakmıyordu. Ateş yüzümü yakıyordu. içimden gelen ateş... ellerim titriyordu, kalbim göğüs kafesime çarpıyordu. Yüzümü yüzüne eğdim. Dudaklarına yaklaşırken gözlerini kapattı, bende kapattım. Yaklaştım ve değdi dudaklarım dudaklarına. Islaktı, tuzluydu, öptüğüm göz yaşıydı, ağlıyordu. Korktum, yanlış bir şey yaptığımı sandım. "ağlıyor musun" dedim. Gülümsemeye çalışıp doğruldu yerinde sus dedi sarıldı bana. Sonra sıcaklığı tekrar dudaklarımda hissettim. Ruhumu dudaklarımdan çekip alıyordu. hayatımdaki unutamadığım tek geceydi belki de. o ruh hali içinde sizi ağlayarak öpen bir kız var. ne nefes alışımı kontrol edebildim, ne kalp atışımı, ne düşüncelerimi ne de kendimi. zamana bıraktık her şeyi, o ana bıraktık, birbirimizin olup tenimizi birbirine karıştırdık. sevişmek güzeldir evet ama aşkla sevişmek o başka bir his, başka bir heyecan işte.

ondan önce uyandım. çıplak omzunu öptüm. saçını okşadım, tekrar tekrar aşık oldum. bir kağıda " uyan ki günüm aysın sevdiğim" yazıp avucuna sıkıştırdım kağıdı, sessizce içeri gidip elimden gelenin en iyisini yapıp tost yaptım, çay demledim. "niye aşık olduğumu anladım" dedi arkamdan. arkanızı dönüp birden güneşle karşılaştığınızı düşünün. sabah serinliği, sıcak bir gülüş, gülen gözler ve meleğiniz. o an orada ölsem üzülmezdim. kahvaltıya sevgilinizin dudaklarıyla başlamak nasıl tarif edilebilir? sanki hayata yeni başlıyor gibiydim. sanki ilk defa dünyaya tüm duygulardan arınmış gibi bakıyordum. aşk nedir derler ya aşk budur işte, dünyayı bambaşka görmek, sanki cenneti dünya da keşfetmiş gibi. ben cenneti keşfetmiştim ve hiçbir şey umurumda değildi benim. beraber kahvaltı yaptık. sonra ilçeye döndük servisle. sanki başka bir yere gelmiş gibiydim şimdi. saha iki gün önce buradaydım ama şimdi bambaşka geliyordu. akşam olacak, o gidecek, ilçe onsuz olacak, ben boğulacaktım. bu kadar sevmek kalbe zararlı. gün boyu saçma saçma fotoğraf çekildik. dolaştık, oturduk, kahve içtik. herkese göre sevgilisi güzel güler. ama o bambaşkaydı benim için. sanki o gülünce dünyada ki tüm ışıklar dudaklarında toplanıyordu. onu gülerken izlemeyi seviyordum, dudaklarının aldığı şekli, gamzelerini, utanmasını. seviyordum. bizim parkımıza o banka gitmiştik yine. artık ne konuşacağımızı, neyden bahsedeceğimizi bilmiyordum. konuşulacak her şeyi konuşmuştuk; çocukluğumuz, hayallerimiz, ailemizi hatta bazen tarihten falan da konuşurduk. hep konuşurduk. şimdi hep dinliyoruz bir şey söylemesek bile. günler devam etti böyle. aynı mutluluklar, arada ufak tartışmalar. her şey güzeldi yine. yine mutluyduk. geçte olsa ders çalışmaya başlamıştık beraber o bana ben ona yardımcı oluyordum. birbirimizle alay ediyorduk bazen. hatta üniversite sınavından sonra beraber tatile gitmeye karar verdik. yer önemli değildi zaten onu sonra kararlaştıracaktık. çoğu kişi sevgili olduğumuzu bilmiyordu. hatta bir gün biri bir yerlere gitmeyi teklif etmişti ona. sevdiğiniz birine başka birinden böyle bir teklif gelse ne yaparsınız? kan beynime sıçradı, sinirlendim, içimden yükselen hiddet duygusuna kapıldım. aslında sakin biriyimdir o da derdi sakinliğini seviyorum diye. o zaman sakin olamadım. aslında ben haklıydım. sevgilim var dediği halde aynı yavşaklıkla davranışlarına devam eden biri kaşınıyordur. ne yaptım? buldum çocuğu. Sevdiğimin ricası gittim konuştum sadece. Tamam birader kusura bakma falan dedi. Sorunu hallettik konuşarak. Gel gör ki üç gün geçmeden tekrar başladı. Bu sefer söz hakkı bırakmadan gittim çocuğun yanına. Kaslı falan değilim ama iriyimdir. "derdin ne birader" dedim. Baktı bana güldü " bi siktir git başımdan" dedi. Çabuk sinirlenen bir insanımdır. Aşırı reaksiyon gösteririm. Birkaç kez psikoloğa gitmiştim hatta stres bozukluğu teşhisi konuldu biraz anti depresan kullanmıştım. Bu durumda o sinir açığa çıktı. Yakasından tutup yere indirdim suratına yumruk indirmeye başladım. 3. yumruğumda biri omzumdan çekti, kenara fırlattı. iki tane çakıp attı beni kafeden. Abisi olduğunu sonradan öğrendim. Adamın mekanında kardeşine daldım, tam benzetemeden bıraktı beni. Eğer stres bozukluğu olan bir tanıdığınız varsa sorabilirsiniz sinir krizine girerse gözü bir şeyi görmez. Benimde görmedi o an ve daha sonra olanlarda. 3 kez tek yakaladım çocuğu. Birinde kaçtı, birinde adam gibi konuşmak istedim, suratıma tükürdü kaçtı. Abisinin kafesine gittim. Adam beni görünce "yine mi sen lan" diye üstüme yürüdü. Bi dur dinle deyip olayı anlattım. Kardeşinin sevgilime yavşamasını, benim gelip konuşmamı, üç gün sonra kardeşinin devam etmesini, ilk kavgadan sonra yine karşılaştığımı ilkinde kaçıp ikincisinde yüzüme tükürdüğünü anlattım adama. " siktirip gidip napıyorsanız yapın ona da bunu söyle" dedi. Çocuğu üçüncü kez yakaladığımda abisinin dediklerini söyledim. Kavgaya başlamadan tamam bir daha aramam mesaj falan atmam dedi. Bıraktım Bu olaylardan sonra aramız bozuldu biraz. 4-5 gün soğuk davrandı bana. Şiirler, çikolatalar, sürprizler, çok az işe yarıyordu. Ne yaptım ettim ama düzelttim aramızı. Özür diledim her şeyi yaptım. Biliyordum kızgın değildi aslında sadece süründürmek istiyordu. Bir ara kağıda " sen olmazsan hiçbir şey eskisi gibi olmaz, yalnızlık bile" yazdım. Bulabileceği bir yere koydum. Beni affettiğini habersiz bir anımda yanağımdan öpünce anladım. Cennet güzeldir ama melek olmadan olmaz. O kavga ettiğim çocuk özgür, şu an beraber iş yaptığım biri. Hayat garip. Bazılarının gideceğine inanmazsın bazılarını bir daha göreceğine inanmazsın. Ama hayat bu senin elinde değil hiçbir şey. Tabi o zaman düşünmedim bunları her şey güzel gidiyordu çünkü.Güzel anılardan biride mart ayının sonlarına doğru oldu. doğum günümde...

Bir Kızı İlk Kez ÖpmekWhere stories live. Discover now