32. BÖLÜM

30.8K 2.2K 85
                                    

Hazırladığım küçük bavulumu son kez kontrol ettikten sonra aşağı inip kendime küçük bir sandviç yapmaya başladım. Gün henüz doğuyordu ve ben hiç uyumamıştım. İşin aslı nelerle karşılacağımızı bilmediğim için hem kendim hem de benimle gelecekler için endişeliydim. Raen'le aramız da bozuktu ve ben her şey normalmiş gibi davranıp uyuyamamıştım.

Sandviçimi yedikten sonra çantamı alıp Usah'a doğru yol aldım. Bludrin'i gördüğümde adımlarımı hızlandırdım.

"Günaydın."

"Doğru, gün aydı fakat kendim için aynı şeyi söyleyemem."

"Uyumadığın belli oluyor."

"Yorucu bir savaştan hemen sonra tekrar harekete geçince dinlenmeye pek vaktim olmadı."

"Tehlike beklemez doğanın kızı. Şu olayları bir atlatalım geldiğimizde doya doya uyursun."

"Tabii geri gelebilirsek." Bakışlarımı bu cümleyi söyleyen tanıdığım sese çevirdim. Raen, sırtında bir çantayla yavaş adımlarla bize doğru yaklaşıyordu. "Söylesene Belinay, yeniden ölmeyi planlıyor musun?"

"Sana da günaydın Raen." diye karşılık verdim. Yutkunup gözlerimi ondan ayırdım ve bize doğru yaklaşan diğerlerine baktım.

"Günaydın ekip!" Tek kaşımı kaldırarak ekipte olmadığını hatırladığım Haglin'e sorarcasına baktım. Haglin tüm dişlerini göstererek gülümserken yanıma geldi ve beni kolunun altına aldı. "Bensiz nereye gideceğini sanıyordun doğanın kızı?"

"Dün akşam el kaldırdığını hatırlamıyorum." diyerek kolunun altından çıktım.

"Çünkü o sıra sizi dinleyemeyecek kadar sarhoştum. Konunun ne olduğunu bilmiyordum. Konuşmaya dair hatırladığım tek şey Bludrin'in çişi geldiği."

"Kaşınıyorsun." dedim uyarıcı bir ses tonuyla. Bludrin, Haglin'e tehditkar bir bakış attı.

"Sanırım hala sarhoşsun Haglin. Nereden geliyor bu samimiyet?"

"Sanırım alkolün içinde yürek vardı." Haglin ensesini kaşıyarak geri çekildi. Bu hareketine istemsizce kıkırdadım.

"İçinde ne olduğunu bilmediğin şeyleri ağzına almamanı tavsiye ederim Haglin. Kötü şeyler olabilir, kendini sakın." Bludrin Haglin'e tepeden bakarak gözlerini devirdi.

"Eğer daha çene çalacaksanız gidip uyuyacağım. Gitmeye karar verdiğinizde uyandırırsınız." Raen'in bu davranışları sinirlerimi bozuyordu.

"Biz şimdi gidiyoruz. Uyumak istiyorsan evinin yolunu biliyorsun."

"Tamam Belinay. Hadi gidelim artık." Raen bana delici bakışlar atarken çatık kaşlarım daha da çatıldı. Ona arkamı dönerek havalandım ve Bludrin'in sırtına oturdum. Herkes ejderhalarının üzerine yerleşirken Bludrin çoktan havalanmıştı.

"Raen'le aranızdaki bu soğuklukta ne? Resmen üşüdüm." Bludrin'in alaycı sesi kafamın içine dolduğunda arkama bakıp Raen'i görmeye çalıştım. Henüz havalanırken kaşları hala çatıktı.

"Onunla böyle olmak beni üzüyor. Ama bu dengesiz tavırları sinirlerimi bozuyor."

"Daha yeni canlandın. Keşke biraz tadını çıkarabilseydiniz." Bludrin'e hayretle baktım.

"Bunu söyleyen sen misin?"

"Senin canın sıkkın olunca istemsizce benim de oluyor."

"Bağ yüzünden." dedim hatırlayarak. Bludrin'le, Güneşin Nefesi'yle bir bağım vardı ve bu gerçekten inanılmazdı. Düşünsenize; tüm ejderhaların atası, herkesin kendisinden korktuğu ve efsaneleri olan bir ejderhayla bağınız var! Hala inanamıyordum.

DRAMEN (Tamamlandı)Where stories live. Discover now