**46.Çok Mantıklı**

5.8K 233 45
                                    

Tableti aldım sonunda ve  görüldüğü üzere sizinle paylaştım hemen. Kendimi çok kötü hissediyorum bölüm atmayı geciktirdiğim için.  Bölüm yazmak sandığımdan daha zor oluyor. Zaten annem de elimden bilgisayarı aldı...  Kafa dünya turunda....

Miray'dan

Bulut'un sırıtarak yanımdan geçip gitmesi üzerine tedirgince okulun revirine girmiştim.

Batıncan yüzünü buruşturarak elindeki buzla uğraşıyordu. Ve inanın bu görüntü çok komikti. Şu anki durduğu pozisyonunu çekip aylarca dediklerimi yaptırabileceğim hakkında tehdit edecek kadar komik...

"Az önce Bul-"

"Vallaha ben bir şey anlatmadım!"

"İyi de zat-"

"Yalan söylüyor! O pis yalancıya mı inanacaksın yani!?"

"Ne anlattın Allah aşkına!?" dedim sinirle bu sefer konuşmamı yarıda kesmesine izin vermeyerek.

"Sana bir şey anlatmadı mı yani o pis?"

Cevap vermek yerine kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Çok bir şey değil canım" dediğinde zaten her şeyi anlatmış olduğunu tahmin edebiliyordum.

"Sakinim."

"Bence de çok sakinsin. Böyle devam et benim canım arkadaşım. Sen dünyada tanıdığım en yumuşak kalpli kankasın. Öyle ki kankana da kıya-"

"Batıncan sus!"

"Ya vallaha çok azıcık anlattım. Birazcık," dedi elleriyle küçücük bir miktar göstererek.

"Senin o sarıya çalan karamel saçlarını alır nazoya batırırım Batıncan. O çok sevdiğin tişörtlerini alır Taylor Swift'in klibindeki gibi paramparça yaparım. Arabanın balatalarını söker benzin yerine annemin sarı bezini tıkarım. Sana yemek yerken bo-"

"Kızım bir yavaş gel ya! Manyadın iyice."

"Senin yanında dolaşmamam gerektiğini biliyordum."

"İçim şişti yemin ederim."

"Defol be! Hâlâ konuşuyor, mal!"

"Alınıyorum ama" dedi dudaklarını büzerek.

"Geber," dedim elinde tuttuğu buzu yüzüne bastırarak. Acı bir şekilde bağırdığında sesi küfreder gibi çıkmıştı.

"Bu ne lan anasını satayım, gelen giden bastırıyor."

"Duvara konuş. Seninle konuşmuyorum ben" diyerek kapıyı yöneldiğimde sırada Batıncan'ın ismimi söylemesiyle birlikte ona 'ne var' dercesine baktım.

"Sanki önemli bir şey vardı ama..." (Burda Bulut'un da onu kıskandıracağını söyleyecekti ama Bulut'un yumruğu işe yaramış gibi unuttu yavrucağız 😁.)

"Ne gibi?"

"Mal mısın kızım? Hatırlasam söylerdim zaten."

"O zaman ne diye mal gibi durduruyorsun beni gerizekalı?"

"Öf tamam defol git." Gözlerimi devirip kapıdan çıkacağım sırada "Ha bu arada" diye tekrar sesini işittiğimde bıkkınca baktım bu sefer ona. "Arabama sakın zarar vereyim deme."

"Çok da tın," diyerek sonunda çıkabilmiştim revirden.

Bir insan bu kadar mal olabilir miydi ya? Ben Batıncan'ı böyle tanımamıştım halbuki. Bir saniye ya. Orda duracağız işte. Bir kere kimse Arda'nın mallığını geçemez tamam mı?

DAĞ AYISIWhere stories live. Discover now