Merhem /Meryem

181 21 3
                                    

Selam ! güzel kokulular ... Umarım iyisinizdir ve hayatınızda her şey iyi gidiyordur. Eğer gitmiyorsa da zor biliyorum ama umursamamaya çalışın. Olur da karamsarlığa düşerseniz de burada sizi hiçbir nedeni olmadan karşılıksız seven,mutlu olmanızı isteyen bir ben olduğunu hatırlayın. Benim için mutlu olun ! Benim için gülümseyin olur mu ? Bununda zor olduğunu biliyorum ama onca zaman bir şeyler paylaştık. Benim hatırıma bunu deneyin... Buraya son yazışlarımdan biri olacak sanırım bu satırlar. Final bölümü hazır ama 16 Kasımın ilk saatlerinde şafak vakti onu sizlere sunacağım. Sonrasında bir kaç özel bölüm yazmayı düşünüyorum ama benim için son yazılardan biri de bunlar.Sizi haberdar etmek istedim ve boş yere haberdar etmek istemediğimden aşağıya karaladığım kısa bir şeyi de bırakıp veda etmek istiyorum. Uzun süreli vedamıza kadar kendinize iyi bakın ha ! Vallahi çok melankoliğim özel günüm falan da değil ki... doğuştan sanırım bu duygusallık.... Neyse ben daha fazla duygusala bağlamadan gideyim en iyisi.

Gitmeden hayali sayacımızıda başlatıyorum....

Büyük son'a son 9 gün....

Hepimizin ruhlarının ortak hastalığının belki bazılarınıza göre iyi bazılarınıza göre kötü sonuna son 9 gün....

İyileşmemize ya da sonsuza dek hastalıklı ruhlar olarak ebediyetimizi sürdürmemize son 9...

8
7
6
5
...
...
**
İçimde yaşattığım her şeyi güzel elleri olan biri öldürdü.
**
bir balık gibi denizinden çıkarılan bedenim, gerildikçe geriliyor kimseyi andırmayan bir adamın kuş bakışı çarmıhında. ellerimde bir ölümün soğukluğu ve sökük bir ceketin son dikişiyim. mecburum bir şeylere tutunmaya. anlam veremediğim bir şekilde ve anlamlandıramadığım bir hayatın içerisindeyken, hiçbir şey rayında gitmiyor. ve ben direksiyon hakimiyetini yitiren bir şöför oluyorum bu düzende. bir deniz oluyorum ve kendime ait bir gemi bulamıyorum. ya da; kimsenin beklemediği bir gemi oluyorum ve üstelik kendime ait bir denizim bile yok. yaradılışımın bir parçasına dikiyorum kendimi. böyle çaresiz bir haldeyim. aslında iyi değilim. ve iyi değilken iyi bir kalbe de sahip değilim. mayın tarlalarında elleri arkasında yürüyen bir kadın kadar, yalnızlığı ve boş vermişliği almışım yanıma. gözlerimi kapattıktan sonra kalbimin kapakları açılıyor ve ben bir türlü sizler gibi bu dengeyi sağlayamıyorum. sizler; uyurken uzaklaşıyorsanız bu dünyadan, ben kaçarken her şeyden bu yangına daha fazla yaklaşıyorum. kodesi andıran beyin odalarımın kasvetli havasından sıyrılıp hep bir sigara yaktığımda, ruhumun her gün bu dumanı takip ettiğini anlıyorum. savaş kentlerinde ip atlayan çocuklar gibi, iki saniye havada durma mutluluğunu yaşıyorum. ama özgürlüğüme kast eden mermilerin eşliğinde, inişimin nasıl olacağını hiçbir zaman kestiremiyorum. içimde çıkmaz sokaklar bir bir dizilmiş, savaş kentlerindeki ölü insanlar gibi. ve levhalarında bir adamın adı yazıyor, hiç duymadığım bir dilde. her daim şu dünya denilen mezarlığa doğru uzanan bir yolda gidiyorum. tanrı'nın üzerime tutacağı bir el feneri bile yok. ne kadar dışarıdan bakıldığı kadar hayatta kaldığıma dair izler versem de, bir hayat değil benim yaşadığım. düpedüz çatlak bir bedenin içinde yaşıyorum. kıçı kırık bir teknenin batmaması için direniyorum. ve hayatta kalmam mutluluk verici gibi bir şey gözükse bile, her sabah kalktığımda güneş, aşamıyor bir dağ gibi şu gözlerime inen perdeleri. ve siz; yanılıyorsunuz. hayatta kalanların, yok olanlardan bir farkı yok. bazılarınızın elleri daha uzun ve ışıklarını yakabiliyorlar hepsi bu. ve siz; her zaman ki yaşantınızdan uzak, yıldızlara paralel, bir geceyi yenme duygusu içerisinde aynı yolu bilmem kaç defa yürüye durdunuz. yolun sonu aynı. görün, yanılmayın. yolu değiştirmek yerine, yolun kenarlarında ki çöpleri temizleyin. bir çiçeğin, yaşam kaynağında karşılaşın kendinizle ve becerebildiğiniz hayatları yaşayın. ben; sadece hayatla karşı karşıyayım. ve hayata karşı hiçbir zaman ayaklarım yere sağlam basmıyor. hayat; beş harften ibaret gözükse bile, tüm alfabeyi içinde barındırıyor. siz yine de korkmayın yalnızlığımın karanlığından. zaten her insan yalnız değil midir, gözleri gibi, bedeni de kapalıyken?

imkansızı şimdi ben mi seçtim, dur diyemediğim kalbim mi? şimdi herhangi bir şeye kavuşmak, kaderin elinde mi? yoksa kader diye adlandırdığınız senaryoyu yazanın elinde mi? ben her gece boka batarken, siz gülüşlerinizi hayatın görmediğiniz yanlış yüzlerine savurun. ben İsa gibi; inandığım gerçekler uğruna çarmıha da gerilirim. şehrin gardını yıkar gibi, duvarları da yumruklarım. yumruklarım; düşüncelerim kadar sert olsaydı eğer, bir barikatta dövüşür gibi kazanırdım her şeyi. ben; anasonun, suyu kazandığı gibi, adaletli kazanmak istedim. ama şimdi, bir harf gibi ellerimden kaçıp giden bedenime söyleyin; yaralarıma, merhem mi iyi gelecektir, yoksa meryem mi?

ben;
iyi ve kötülerin birbirine karışmadığı iki farklı suyun sınırıyım
aynı yaranın, iki farklı merhemiyim
hafızasını yeniden kazanmış hasta gibiyim
bir kelebeğin benimle yaşlanır mısın sorusuna inanmış gibiyim
ben;
tanrı katından kendini aşağıya atan o kişiyim
hayyam'ın şarabı ve adem'in ısırdığı o elmayım.

**
[İMZA]
Sena Ahsen Subakan.

Var Mısın İddiaya ?(Bitti)Where stories live. Discover now