8.Kimse Peşimden Gelmesin

139 16 32
                                    

Can'la, Berk'le ve Ahmet'le olan tüm fotoğraflardan oluşan bir desteydi bu. Otoparkta Can'a sarıldığım resimler. Berk'le müzik dinlediğimiz resimler ve Ahmet'le olan resimler vardı. Ve işin daha da garibi Bir çok resim Arkadaşların bizim odamızda kaldığı gün çekilmişti. Resimde hepimiz vardık ama biri bu fotoğrafları çekmişti. Resimlerden en sonda kine baktığımda gerçekten şok olmuştum. Can sabah arkamda durmuş ve bana "Günaydın." derken ki resimdi bu! Can üstsüzdü ve birbirimize bakıyorduk. Fotoğrafa bakan bir kişi bizim bu fotoğraf çekildikten sonra öpüştüğümüzü söyleyebilirdi. 

Fotoğrafları sinirle yanıma koyup kutunun içine baktım ters şekilde konulmuş bir fotoğraf daha vardı ve arkasında, 

"Bir nefes kadar yakınındayım..!" yazıyordu. Resmi çevirdiğimde gördüklerim ise gerçekten endişelenmem gerektiğinin bir belirtisiydi! Uyurken çekilmiş bir fotoğrafımdı bu! 

Kutudan çıkan her şeyi  tekrar kutuya koyup telefonumu elime aldım. Hepsine ayrı ayrı mesaj atamayacağım için Berk, Can, Ahmet, Melis, Selin, Yaren ve benim olduğum bir grup kurdum ve direk mesaj attım.

"Acil durum! Hem de çok acil! Benimle okulun yanındaki kafede buluşun!" yazdım. " Hava soğumaya başlamıştı bu yüzden üzerime ince bir mont alıp odadan çıkım. Ardından aklıma odanın her hangi bir yerinde kamera olma olasılığı geldi ve tekrar odaya döndüm. Çantamdan kutuyu çıkarıp fotoğrafların çekildiği açılara baktım ve fotoğrafların bir kaçının yüksek bir yerden çekildiğini fark ettim. Biraz daha inceledikten sonra Perde tarafından çekildiğini anladım. Fotoğrafları yatağımın üzerine bırakıp Selin'in yatağına çıktım. Ve gerçekten de düşündüğüm şey oldu. Kornişlerin en sonuna sıkıştırılmış ve haala kayıtta olan küçük bir kamera buldum. Daha önce bunlardan bir kaç tane görmüştüm. Uzaktan bağlantı kurabilen cinsten bir kameraydı bu!

Biraz daha bakındığımda Selinin dolabının köşesinde de bir kamera buldum. Kameraları alıp kapattıktan sonra kutuya koydum ve dediğim kafeye gittim. Yol boyunca neden buluşacağımızla ilgili olan sorulara üstü kapalı cevaplar verdim.

Kafede boş masa ararken Ahmet, Melisa ve Berk'in bulunduğu masayı gördüm. Yanlarına gidip oturmadan önce masanın üzerinde olan telefonlarını topladım ve garsona verdim. Adam önce telefonları görünce boş gözlerle bana baktı ardından adama çevreci bir kız edasıyla,

"Çok fazla radyasyon yayıyorlar. Bu yüzden biz kafeden gidene kadar sizde durabilirler mi?" deyince kabul edip kafenin arkasına götürdü. Tekrar masaya gidip boş sandalyeye oturdum. 

"Telefonları neden aldın?" diye sordu Ahmet. 

Sorusunu cevapsız bırakıp çantamdaki kutuyu çıkardım. Melisa kutuyu görünce,

"Aaa bana mı aldın?" dedi ellerini çırparak. 

"Pandama yaptıklarından sonra bir de sana hediye almamı mı bekliyorsun!" diye bağırdım. Melisa şaşkın gözlerle bana bakarken kafeye Can, Yaren ve Selin geldi. Onların telefonunu da garsona verip derin bir nefes aldım.

"Bu gün bana bu kutuyu getiren sizden biri mi?"  Kimseden ses çıkmamıştı. Soruyu tekrarlama gereği duydum.

"Bu gün bana bu kutuyu getiren sizden biri mi? Bu kötü bir şakaysa artık sonlanması gerek." Kimseden ses çıkmıyordu. 

"Ne var ki kutuda?" dedi yaren. Kutunun kapağını açıp resimleri önlerine dizdim. Berk, Can'la olan resimleri gördükçe sinirden köpürüyordu. Notları da önlerine koydum.

"Bu manyaklığı kim yapmış?" dedi Selin fotoğraflara bakarken. 

"Bilmiyorum ama aynı manyak birde bize bunları bırakmış." dedim kameraları masaya koyup. Ahmet kameralardan birini eline alıp incelemeye başladı. 

İçimdeki PandaWhere stories live. Discover now