9.ARKADAŞLARINI İYİ TERCİH ET!

65 11 1
                                    

Sinirle etrafıma bakıyorum. Ama kimse yok. Mesaj gönderen kişiye hızlıca "Kimsin?" yazıp gönderiyorum. Cevabın gelmesi uzun sürmüyor.

"belki çok yakınında biriyim. belki de kilometrelerCe uzağında. belki tek kişiyim. belki de bir çok kişi. ama emin ol nefesinde bile varım." Korkum artmıştı. Ne yapacağımdan emin değildim. Berk'i arayamazdım. Peki ya Can?

Ben ne yapacağımı düşünürken ikinci mesaj geldi. "yAtağın çok rahatmış ve bu pandalar da oldukça sevimli." hızlı adımlarla merdivenleri çıktım. Odamın önüne geldiğimde kapı açıktı. Yavaş ve tedirgin adımlarla içeri girdim. Her şey yerindeydi. Ama sonra kafamı sola çevirdiğimde!

Gördüğüm manzara korkunçtu. Biri duvarıma bıçak saplamıştı! Altında da ingilizce bir not vardı.

"A mistake will end your whole life. It goes, you stay. KISSES*"

İngilizcemin iyi olmamasına rağmen bunun tehdit mesajı olduğunu anlamıştım. Notu çekip bıçağın altından çıkardığımda arkasında da bir notun olduğunu gördüm.

"Make friends good preferences!" Ne yazdığını tam olarak bilmiyordum. Cebimdeki telefonu çıkarıp Can'a mesaj attım.

"Sana ihtiyacım var." Bir kaç dakika sonra cevap geldi.

"Şu an işim var. Çok önemli bir konu değilse sonra uğrarım." Sinirle telefona bakıp kamerayı açtım. Duvardaki bıçağın resmini çekip altına "Hiç önemli bir konu değil yaa. Merak etme canım sen. En fazla ölürüm. 😇 " yazıp gönderdim.
Can gördü ama cevap vermedi. Ben kalabilecek yer düşünüp aklımı toplamaya çalışırken birden Can camı tıklattı. Korkuyla yerimde sıçrayıp ayağa kalktım. Camı açıp Can'ın içeri girmesine yardımcı oldum. Sessizce teşekkür edip duvara doğru gitti. Bir kaç saniye bıçağa baktıktan sonra sertçe çekip olduğu yerden çıkardı. Elinde bıçakla bana dönüp,

"Başka bir şey var mıydı odada?" diye sordu. Cebimdeki kağıdı çıkarıp ona uzattım. Önce uzun olan notu aksanlı İngilizcesiyle okuyup ardından da Türkçesini söyledi.

"Bir hata tüm hayatını sona erdirecek. Başlıyoruz." sonra da elindeki kağıdın arkasını çevirip yine aynı şekilde o yazıyı da okuyup anlamam için tercüme etti.

"Arkadaşlarını iyi tercih et." Yazılanlardan hiç bir şey anlamamıştım. Can eşyalarımı alıp bana döndü,

"Gidiyoruz." Nereye gittiğimizi söylemeden odadan çıktı. Onu takip edip ben de ardından çıktım. Can arabasına eşyalarımı doldurup binmem için kapımı açtı. İkimiz de bindikten sonra dakikalarca konuşmadan arabayı sürdü. Sonunda bir otelin önünde durduk. Vale'ye anahtarları verip yürümeye başladı. Ben de bir kuyruk gibi onu takip ettim. Otele girip danışma bölümüne gittik. Can'ın geldiğini gören kadın kısa kollu gömleğinin bir düğmesini daha açtı. Uzun çakma sarı saçları ve kırmızı rujları yetmez gibi bir de gömleğinin açık üç düğmesinden dışarı çıkan memeleri ile bizi selamladı.

Kafasıyla aynı büyüklükte olan memelerini masanın üzerine koyup bize iyice yaklaştı. Can da dirseklerini masaya koyup kadına yaklaştı.

"Hoş geldiniz Can bey." dedi kadın.

"Hoş bulduk Ayça." dedi Can. Kadın göz ucuyla bana bakıp,

"Bu hanım kim?" diye sordu. Can bana dönüp elini omzuma attı ve,

"Bir arkadaşım. Artık buralarda olacak." dedi. Ayça aldığı cevaptan mutlu olmayarak geri çekildi ve Can'a,

"Amcanız müsait." dedi. Kadına teşekkür edip yanından ayrıldık. Bir odanın önüne geldiğimizde Can içeri girdi ve birkaç dakika sonra elinde anahtarlarla geri çıktı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 21, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

İçimdeki PandaWhere stories live. Discover now