7. Bölüm- DUDAK KENARI MEZARLIĞI

4.7K 435 212
                                    

BÖLÜM YEDİ

"ZEHRİN ŞİFASI"

#DORİS DAY- I'M BEGİNNİNG TO MİSS YOU
#CEM ADRİAN-KAR
#DUMAN-SENİN GİBİ

Kar taneleri, usulca iniyordu yeryüzüne. Birbirlerini itmeden ve birbirlerine sürtmeden sakin ve tek sıra halinde.

Her bir kar tanesini bir melek indiriyordu gökyüzünden, yeryüzüne.

Pencerenin önünde birleşip bir tümsek oluşturmuşlardı. Gülümsedim, fakat neşeden ırak bir tebessümdü bu. İçimdeki burukluk beni huzursuz ediyordu. İlk karı onunla görmeyi dilemiştim. Onunlaydım fakat sadece gören bendim. Yattığım yatakta rahatsızca kımıldandım ve başımı kaldıracak gücü kendimde buldum.

Pencere kenarında, solumdaki yatakta yatıyordu. Ben uyandığım hâlde, o neden hâlâ uyuyordu? Sancılarım başlayınca tekrar kafamı koydum yastığa.

Dr. Andaç yaptığımız kazayı öğrenince deliye döndü. Ona uymamam gerektiğini, iyileştiğimizde bize akıllanmamız için bir ders vereceğinden bahsedip duruyordu.

Hemen iyileşip daktilomun başına dönmeliydim. Geçirdiğimiz kaza hakkında kitaba kurgu yazmak için sabırsızlanıp duruyordum. Odanın kapısı açılınca gelenin hemşire olduğunu bildiğimden dönme zahmetinde bulunmadım. "Geçmiş olsun, kızıl..." kafamı çevirince, burukça gülümseyen Aykut'la karşılaşmayı beklemiyordum. Daha önce görmediğim biçimde samimi görünüyordu.

"Teşekkür ederim..." kafasını aşağı yukarı salladı ve Kamer'e ilişti gözleri. Halâ uyuduğunu anladığında bir şey demeden arkasını döndü ve çaresizce adımlarını ilerletti kapıya doğru.

Çıktı ve kapattı.

Sonra kapı yine açıldı ve kapandı.

Bu sefer gelen, Dr. Andaç'tı. "Nasıl hissediyorsun şuan?" gülümserken çıkan yanak çukurları dikkatimi çekti. Bembeyaz dişleriyle beraber gülüşünün ne kadar güzel olduğunu fark ettim o an. Yaşlı biri değildi. En fazla beş yaş büyük duruyordu benden. Burukça gülümsedim ve sorusuna belki de verilebilecek en dürüst cevabı verdim.

"Hissetmiyorum..." kaşları havalandı, şaşırdığı mimiklerinden anlaşılıyordu. "Kendimi hissetmiyorum..." o an onun da yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. "Bu konuyu kapatmış değilim yazar hanım, biliyorsun. O da uyandığı zaman, cezanızı beraber ödeyeceksiniz," dedi şakayla karışık bir kızgınlıkla.

"Ne cezası ödeyeceğiz, doktor?" alayla kaynayan bir okyanus dolusu su gibi gelmişti sorusu.

"Uyandın demek..." diye mırıldandım. Acaba Dr. Andaç'ın bana, 'yazar hanım' dediğini duymuş muydu? Stresten midem yanmaya başladı hemen. "Kaç saattir uyuyorum?" dedi beni umursamadan Andaç'a yönelen bakışlarıyla. "3 gün, 7 saat," afalladığını anladım ifadesinden.

"Oldu mu o kadar ya..." diye mırıldandı. Onunla bu kadar rahat konuşması beni şaşırtıyordu. Bizimle aynı yaşlarda olsa bile, sonuçta onun doktoruydu. Dr. Andaç bir şey demeden son kez kontrollerimizi yaptırıp yarın sabah taburcu olabileceğimizi söyledi ve bizi yalnız bıraktı.

Gözleri pencerenin dışında oynayan filme takıldı.

"Kar yağıyor..." diye mırıldandı ve gülümsedi. Sanırım onun için özel bir anlamı vardı.

KİRPİK UÇLARIMDAKİ YABANCI (+18) #Wattys2024 (OLAYLAR DÜZENLENİYOR.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin