Özel - "04"

2.2K 199 21
                                    


"Deniz Asel Bozok, yaraların seni güzelleştiriyor."

Hayallerine adım adım ulaşan insanlar, zorluklarla attıkları her bir adımın değerini çok iyi bilirler. Attıkları adımlar onlar için bir parça altından daha değerlidir. Çünkü onlar geriye döndüklerinde defalarca düşüp kalkmalarını görürler. Yılmadıkları zorluklarla bir kez daha gurur duyarlar. Deniz Asel Bozok'un annesi ve babasının izinden attığı adımlar onu ilk hayaline getirmişti. Okulun bahçesine attığı ilk adımda boğazına bir düğüm oturmuştu. Öğrenci kimliğini aldığında kendiyle ilk defa gurur duyduğu anı yaşamıştı. Okulun sınırlarına girdiğinde başını hafifçe kaldırıp, gökyüzüne her baktığında ona gülümsediklerini biliyordu. Adım adım hayallerine ve onların hayallerine gidiyordu. Haftalardır okula her geldiğinde boş anlarında binaların içini geziniyordu. Duvarların her birine dokunarak, tüm okulu adımlayarak onları hissediyordu.

Sınıfın ortasında tahtanın önünde durmuş ders anlatan amcasını izlerken derin bir nefes aldı. Salih Tekin'in dikkatini çekmiş olacak ki kısa bir anlığına amcası ile göz göze geldi. Gözlerini amcasından ayırıp bileğindeki saate baktığı sırada Salih Tekin'in "Bugünlük bu kadar yeter," dediğini duydu. Başını kaldırıp amcasına gülümsedi. Amcası kürsünün üzerindeki kitaplarını almadan önce Deniz'e eliyle yanına gelmesi için işaret yaptı. Deniz hızla defterini çantasına atıp ayağa kalktı. Diğer öğrencilerin arasından hızlı adımlarla geçerek amcasının yanına ulaştı.

Huysuz bir sesle "Sen yine gece uyumadın mı?" diyerek gözlerini Deniz'e çevirdi.

Deniz amcasıyla beraber adımlayarak sınıftan çıkarken "Gece gayet iyi uyudum," dedi. "Ama ara vermeden ders anlattığın için biraz dikkatim dağılmış olabilir."

"Aklın bir karış havada," dedi Salih Tekin. "Ali de bu yüzden okulunu uzattı."

Deniz, dedesi ile kardeş olan ve yaşlandıkça daha da huysuzlaşan amcasına uzun uzun baktı. "Ali'yi dersten bırakan senmişsin."

Salih Tekin, bu sözlerden rahatsız olarak omuzlarını silkti. Odasının kapısını açmadan önce "Hak etseydi geçerdi," diye söylendi. Odasına birkaç adım attıktan sonra kapıyı hızla ardından kapattı. Deniz amcasının bu garip tavrına anlam verememişti. Odanın kapısına bir süre daha baktıktan sonra adımlarını bahçeye yöneltti.

Binadan dışarıya adımını atar atmaz, yine o ağacı gördü. Gülümseyerek ağacın altındaki banka doğru yürümeye başladı. Dedesine ilk gün bu ağacın ne zamandan beri burada olduğunu sormuştu. Dedesinin cevabını bilmediği sorunun cevabını Salih Tekin vermişti. "Asel ve Ali'nin masalı aslında ilk olarak bu ağacın altında başladı," demişti. İşte o andan beri Deniz Asel, nefes almak için her seferinde burada buluyordu. Ara sıra Ali yanına gelip onu sinirlendirmediği zamanlarda burası Deniz için 'huzur' demekti. Banka oturup geriye doğru yaslandı. Çantasını kucağına alarak içinden sigara paketini çıkardı. Bir dal çıkarıp dudaklarının arasına aldığı sırada "Bana da çıkar," diyen Ali'nin sesiyle irkildi. Elindeki paketten bir dal çıkarıp yanına oturan Ali'ye uzattı. Ali sigarasını alırken Deniz de dudaklarının arasında unuttuğu sigarasını tutuşturdu.

Ali derin bir nefesle sigarasının dumanını ciğerlerine doldururken "Yeni sınıf arkadaşlarını sevmiş gibisin," diye mırıldandı.

"Yine laf mı vuruyorsun bana?" Deniz ona ters bir bakış atmayı ihmal etmedi.

"Durum tespiti yapıyorum."

Deniz sigarasını ağır ağır içtikten sonra "Yine ne derdin var senin?" diye sordu. Ali'nin sessiz kalması Deniz'i daha fazla sinirlendiriyordu. Ali her zaman ortaya bir laf atar sonra da geriye çekilir Deniz'e ise sinirinden çıldırmak kalırdı. Yüksek sesle "Ali," diye bağırdı. Bağırdığı an bu durumdan kendisi rahatsız olarak etrafına bakındı. Bu sefer sakin bir şekilde "Ali," dedi. "Ne derdin varsa benimle açık konuş. Beni sinirlendirmekten zevk aldığını düşünmeye başlayacağım."

Solumdaki Devrim [Tamamlandı]Where stories live. Discover now