1.Bölüm: Gecenin sürprizi

512 61 359
                                    

  İzmir.. Aşktır,hayattır,eğitimdir, doğmaktır.. Ölmektir...
Hepsi bu kadardır değil mi?
      İnsanların düzen için tasarladığı bir icat vardır ki hiç durmadan devam eder: Zaman. Zaman, öyle bir koşuşturma yaşıyor ki içinde; Hiç kimse farketmiyor! Her şey onun kadranlarındaki sayılarla belli oluyor. Kendini unutturup, ne zaman yaşlandığımızı hiç bir şekilde belli etmiyordu.Her zaman yaptığı gibi, hep devam ediyor durmuyordu. Herşey zincirleme gidiyordu. Tıpkı o gün de olayların gerçekleştiği gibi..

   Saat 01.00 olmuştu. Yeni avukatlar, Eda ve
Çağrı, Kordon'da adımlıyorlardı. Söze Eda başladı: "Aşkım biz daha ne zamana kadar böyle gizli buluşacağız?"
"Haklısın, dedi Çağrı. Sizinkiler hâlâ Diyarbakır'da mı, bir görüşelim diye aradım!."
Eda elleriyle ağzını kapatıp, bir çocuk gibi:
"Ne!Aşşkım benim!" diye Çağrı'nın boynuna atlar..
Çağrı, gülerek: "Dur, deli kız, dur dur.. Annemlere söyleyeli bir hafta oldu.."

    O sırada Eda'nın annesi aradı. Telefonda tartışan Eda, bir anda telefonu kapatıp canı sıkılmışa benziyordu. Çağrı: "N'oldu? Kötü bir şey mi var yoksa?"
Az önceki çocuk gibi sevinen Eda'nın yerine bambaşka bir Eda gelmişti. Öfkesinden gözleri kapkara kesilmişti: "Sen,kız istemeye gelme! Çünkü bizimkilerin eski kafaları ile olmayacak bu iş.." dedi ve banka oturdu.
Çağrı, dikkatli gözlerle Eda'yı izledi. Yanına oturdu: "Ne düşünüyorsun peki?"

    Ege'nin maviliğini izlerken birden başını Çağrı'ya çevirdi: "Kaçırsana beni?"
"Ne?? Aklını mı yitirdin sen!. Ne konuştun annenle?"
Nefretinden yüzü kararmış Eda, kızaran gözlerinden akan yaşlarla Çağrı'ya bakarak:
"Beni bir köy ağası ile evlendirecekler! Koskoca avukat oldum. Çağdaş bir ülkede yaşıyoruz ama hâlâ mal gibi alınıp satılmamızı düşünen yobaz aileler var!Hayvan mıyız biz, Alınıp satılacak?"

  Eda'nın öfke dolu bağırışları, etrafta oturan insanların dikkatini de çekmişti. Çağrı, Eda'nın elinden tuttu: "Tamam, aşkım! Ben ve devrimci kardeşlerimiz bizimle birlikte iken, kimse kimseyi alıp satamaz! Senin gönlün olmadan bu olmaz. Baban geldiğinde de anlatırız, olur biter."

   Eda'nın ofisine gelmişlerdi. Çağrı'nın  boynuna ellerini dolayan Eda, çocuksu tavırla: "Biz de kalsak bu gece, olur mu.. Kendimi hiç iyi hissetmiyorum.. Lütfeeen, nooluur?"
Eda'nın gözyaşları ile akan sürmesi yanaklarını karartmıştı. Çağrı, Eda'nın gözlerindeki çocuksu buğulanmayı gördükten sonra: "İyi hadi, tamam..."

Eve girecekleri anda turkuaz renkli kanlı bir kurdele kapı tokmağında bağlı duruyordu: "Bu ne Eda, sen asar mısın böyle süs.."
Eda, tokmakta asılı duran kurdeleyi şaşkınlıkla inceledikten sonra: "Saçmalama aşkım, neden böyle şey asayım? Eda alaylı bir cümleyle,belki faşistler asmış olabilir!"
Çağrı, sitem ederek: "Ya kızım, böyle bir durumda nasıl şaka yaparsın, anlamam ki.. Yarın ilk işim, polisi aramak olacak!"
Eda, onu duymak istemez gibi: "Ben çay koydum, sen de bir şeyler alsana! Çerez, ıvır zıvır.."

Çağrı'nın canı sıkılmıştı. Sızlanarak: "Tamam da şarap, bira gibi bir şey yok mu? Ne o öyle, varoşlar gibi.."
Çağrı'nın nazı üzerine mutfaktan gelen Eda, dudağına buse kondurarak: "Hadi bir şeyler al gel, devamı biraz sonra olsun.."
"Peki, hemen geliyorum!"

Eda odasında pijamasını giyip birşey izlemek için televizyon açar. Derken mutfakta bir ses duyar gider bir şey yoktur. İçeri tekrar gider...

BUZ MAVİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin