Bölüm 2 | 17 Numara

322K 16.8K 52.1K
                                    

Hellö! İkinci bölüme devam etmeden önce bu bölümde kan, vahşet gibi rahatsız edebilecek unsurların olduğunu söylemeliyim. Çok ayrıntılı olmamakla birlikte rahatsız olabileceklerin bunu göze alarak okumalarını tavsiye ederim. Katilleri anlatan bir kitap olduğunu lütfen unutmayın🖤

Medya: Asır Karahanlı

Model: Thomas Hilaire

Satır aralarına yorumlarınızı bırakmayı ve yıldızı parlatmayı unutmayın. Desteğiniz için şimdiden teşekkür ederim🎈

İyi okumalar💫

BÖLÜM 2

17 NUMARA

Uzun süren otobüs yolculuklarından pek hazzetmezdim ama bu uzun yolculuğu uyuyarak geçirmek keyifliydi. Fakat bir anda oturduğum yerden savrulup, kafamı önümdeki koltuğa çarptığımda daldığım tatlı ve derin uykudan uyandım.

Çarpmanın etkisiyle kaşımdan şakaklarıma doğru uzanan ve beni bütünüyle etkisi altına alan ağrı, kaşlarımı çatmama neden oldu. Sağ dirseğimi ve belimi de koltuğun arasına düşerken koltuğa çarpmıştım. Asgari düzeydeki huzurum çabucak beni terk etmiş; yerini, içimdeki öfke dolu şeytana bırakıvermişti.

Koltuğa geri oturabildiğimde elimi, ağrının yayıldığı kaşıma uzattım ve parmak ucumla kaşıma dokundum. Sıcak kan parmak uçlarıma bulaştı, kaşım yarılmıştı.

Sinirle birkaç küfür mırıldandım. Şoförün aniden fren yapmasının sebebini öğrenmek için can atıyordum. Bu konuda yalnız olduğumu da sanmıyordum çünkü otobüsün içinden inlemeler, küfürler ve yakarışlar yükseliyordu.

Sağ tarafımdan ağlama ve hıçkırık seslerinin yükseldiğini duyduğumda, parmağımı kaşımdan çekip kafamı o tarafa çevirdim. Hemen yan tarafımdaki koltuğun cam kenarında orta yaşlı, kumral bir kadın oturuyordu ve deli gibi ağlıyordu. Sanırım olanlar onu çok korkutmuştu, öleceğini falan düşünmüş olmalıydı çünkü bu denli şiddetli ağlaması hiç normal değildi. Yanında herhangi biri de yoktu ki onun için endişelenmiş olsun.

İyi ki otobüste hiç çocuk yoktu. Yolcular genel olarak ya benim yaşlarımdaydı ya da orta yaşlıydı. En fazla yirmi kişiydik ve bu, içinde bulunduğumuz durumu daha az korkunç kılıyordu.

Trendeki kalabalığı ve yer bulamadığımı düşününce otobüsteki insan sayısı gülünç geldi. Otobüs yolculuklarından nefret ettiğimden olsa gerek, aklı başında bir insanın tren varken otobüsle seyahat etmesini kendimce garip buluyordum. Bu yüzden buradaki yolcuların da benim gibi trende yer bulamadıklarını varsayıyor ve sayımızın az olmasını buna bağlıyordum.

Gözlerimi kadının olduğu taraftaki cama doğru çevirdim ve bir göl gördüm. Benim olduğum tarafta ise yalnızca dağ vardı. Nerede olduğumuzu bilmiyordum ama çok ıssız bir yere benziyordu.

Saat gecenin üçüydü ve havanın aydınlanmasına daha çok zaman vardı. Nefesimi bıkkınlıkla dışarı bırakarak ayağa kalktım. Otobüs dakikalardır hareket etmiyordu ve şoförden de ses seda yoktu. Birilerinin onu uyarması gerekiyor gibi hissediyordum. Gecenin bir yarısı, böyle ıssız bir yerde durmak gerilmeme sebep oldu.

Arka taraftan ağlama sesleri duydum ve kafamı o tarafa çevirdim. İnsanlar koltukların üzerinden çaresiz ve korkak bakışlar atıyorlardı.

Bu korkunun yersiz olduğuna kendimi inandırmak üzere dudaklarıma sahte bir gülümseme yerleştirip ön tarafa döndüm. Ön taraftakileri görünce yüzümdeki gülümseme o kadar hızlı silindi ki korku, herkes gibi benim de bedenimi ele geçirdi. Ön camda gördüğüm şey, bu dünyadaki en tehlikeli varlıktı.

17 NUMARA | KİTAP OLDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin