İyi okumalar... 😍😍😍
Aral'ın ağzından ,
Kokteyl'in girişinde durmuş Giray'ın gelmesini bekliyordum. En nefret ettiğim şey bekletilmekti ve Giray piçi hala ortada yoktu. Cebimden çıkardığım telefonla onu ararken "Ağabey kusura bakma ya bizimkileri biliyorsun işte." Diyen sesiyle sert nefes verdim. Hiç mi değişmezlerdi ?
"İçeri geçeyim mi ben ne zamana gelirsiniz ?" Diye sordum. "Geldik bile." Demesiyle otelin önünde arabasını durdurdu. Kapıdan çıkanlarla onlara doğru ilerleyip selam verdim ve beraber içeriye yönelirken Giray'ın "Hala sinirli misin Mehmet Amca'ya ?" Diye sormasıyla ona kaşlarımı çatarak baktım.
Evet sinirliyim. Bu kadar basit bir hata nasıl şirkete bedel olabildi ona sinirliyim. Birkaç şirkete daha sahiptik ama ben o şirketi seviyordum çünkü ilk kurduğumuz işyeriydi. Üstelik mafya babasına aitti şimdi ! "Sinirliyim. " Diye konuştum kıravatımı düzeltirken.
"Sakin ol. Birde Burak biraz geç kalacakmış. Oğuz'da yemek olduğunu duyunca hemen damlamış. Bilirsin her zaman açtır it." Dedi gülerek. Onunla beraber gülerken kapıdan girmiştik.
Giray tek çocuktu. Ailesini çok severdim ve liseden beri arkadaştık hatta kardeşim gibidir. Gözüm kapalı güvenirim ama arada piçliği tutuyordu işte. Oğuz'sa çocukluk arkadaşım. Aç köpek gibi dolaşır ortalıkta, doyduğunu hiçbir zaman görmedim ama oda iyidir ve her ne kadar söylememi istemesede içimizde en duygusalı odur. Belki de ailesini küçük yaşta kaybetmesindendir bu duygusallığı emin değilim. Burak'da bizim bülbülümüz, şerefsizin çok iyi sesi var. Zaten üniversitenin müzik bölümünde. Bense onların arasında daha ağır kalıyordum.
Etrafa bakarken konuşma yapılan tarafa doğru yöneldik Giray'la. Biraz ileride beline kadar açık elbiseyle duran Çisil'i görmemle yine tepem attı. Ona doğru hızla ilerlerken "Bu kılık ne kızım ?" Diye konuştum ama sesim bağırmışım gibi çıktı. Bir dakika ya ben Çisil'e sesimi fazla yükseltmem ki ?
Giray'a dönüp bakınca onun bağırdığını anladım. Kaşlarımı çatıp "Ne bağırıyorsun lan kardeşime ?" Diye bağırdım bu kez. Kemküm ederken onu es geçip "Bu ne kılık lan ! Ben sana bu elbiseyi giymek yok demedim mi ?" Diye sordum kısık ama sert çıkan sesimle üzerine yürüyerek. "Ağabey karışmasana bana artık, istediğimi giyinirim. Sanane ?" Diye konuşunca kulağına eğilip "Bekle sen eve gidince görüşeceğiz." Dedim tıslayarak.
Bir taraflarını açmakta neyin nesi ? Bu kızları hiç anlamıyorum. Birde korkmasına rağmen karşı çıkıyor. Giray'a dönünce Çisil'e kaşlarını çatarak baktığını gördüğümde aslında sevindim. Kız kardeşi gibi koruyordu onu. Gözüm kapalı güvendiğim bir sebebim de buydu zaten.
Geçen birkaç dakikanın ardından kapıdan Kenan Bey'in , pardon mafya babasının girmesiyle gözlerim dilsizi aradı. İlk karşılaştığımız andan beri ona dilsiz diyordum. Çok durgun bir kızdı ve az konuşuyordu. Ona bakınca ne düşündüğünü anlayamıyordum, masum duruyordu ama kesinlikle masum değildi. Arabamı çizdiği gün çok sinirlenmiştim. Onun yerinde başka bir kız olsaydı çoktan cezasını çekerdi ama ona bir şey yapmamıştım.
O değişik bir kızdı daha çok farklı. Parlak mavi gözleri insanı kendine çekiyordu. Kırılgan bir kızdı bunu ona ilk baktığımda fark etmiştim. Bu yüzden Buket ona zarar vermek istediğini söylediğinde karşı çıkmış ve tehdit etmiştim. İlginç olan tarafıysa bir kız için ilk defa bir kızı tehdit etmiştim hemde hayatıyla. Öyle ki pişman bile olmamıştım.
İçeriye üniversitedeki kızıl arkadaşıyla girmesiyle bakışlarımı üzerine çevirdim. İşte bir kız böyle giyinmeli diye düşünürken dümdüz siyah elbisesiyle bile gözleri üzerine çekmişti. Güzel kızdı ve doğaldı. Her şeyiyle... Bu zamana kadar sevgilisi olmuş mudur diye düşünürken oturmak için arkasını dönmesiyle "Siktir ! Birinizde düzgün giyinin amına koyayım ya !" Diye yakındım sinirle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARATAN | UÇURUM
Teen FictionUçurumun köhne yerinde kendine sır bellediği olayın onu çıkmaza soktuğu bir adam ile annesinin ölümüyle kendisini girdabın içinde bulan bir kızın hikâyesi.... | Siz hiç iki rengin cümbüşüne vuruldunuz mu ? Mavinin ve yeşilin tonlarına, hissettirdik...