~Başlangıç~

104 11 5
                                    


Merhaba arkadaşlar . Aslında  bu hikayeyi bilgisayardan yazmaya başlamıştım, sonra wattpadi keşvettim ve hikayemi buradan yazmaya karar verdim. Umarım beğenirsiniz iyi okumalar..♥♥:-)

"...Sıkılırsan güneşten,
Gece oluruz erkenden
Sen istersen..."
Kulaklarımda Son Feci Bisiklet'in şarkısı yankılanırken, kendimi yavaşça yatağıma bıraktım. Bugün okulda oldukça yorulmuştum. Yorulduğumda böyle müzik dinlerim. Müzik dinlemek ve söylemek beni rahatlatıyor. Aslında ben hep müzik dinlerim. Müzik... benim yaşam kaynağım.
Bu arada ben Ay. Evet sadece Ay 16 yaşındayım. Periler ülkesinde yaşıyorum. Biz periler, öyle hikayede anlattıkları gibi küçük, kanatlı yaratıklar değiliz Normal insanlar gibiyiz. Ama bir farkımız var. Güçlerimiz... Periler ülkesinde herkesin bir gücü var;ateş, su, görünmezlik. Ama benim bir sorunum var. Hala güçlerimi keşvedemedim. Sınıfımdaki, okulumdaki herkes güçlerini keşvetti. Bu çok utanç verici bir durum. Herkesin arasında tek kalmak. Güçlerimi keşvetmek için o kadar fazla şey yaptım ki. Kitaplar okudum, internette tonlarca arama yaptım. Ama hiç birinin bir faydası olmadı. Daha 17 yaşıma kadar zamanım var aslında. Perilerin güçlerini kazandıkları son yaş 17'dir. Ve ben sadece 2 hafta sonra 17 yaşıma giriyorum.  2 hafta daha zamanım olabilir ama bu çok geç. Neredeyse bir vampir olduğumu düşüneceğim.
Vampir demişken bizim ülkemizin hemen yanındaki ülke  Vampirler'in ülkesi var. Ama biz vampirlerle düşmanız. Aslında çok eskiden bir dostluğumuz varmış. Sonra Elena adında bir kız yüzünden savaş çıkmış. Savaşın nedenini bilmiyorum. Çünkü hiç kimse söylemiyor. İnternette bile bunula ilgili hiçbir bilgi yok. Yani bayağı esrarengiz bir olay. Bilmeyen sadece ben de değilim. Hiç bir arkadaşım bilmiyor. Annem babam biliyor mu bilmiyorum ama sorduğum zaman çelişkili cevaplar veriyorlar ve geçiştiriyorlar. Bence sakladıkları birşeyler var. Ama şu an kafamı bu düşüncelerle yormak istemiyorum. Zaten çok yorgunum. O yüzden bunları düşünme işini sonraya bırakıyorum.
Kafamdaki bütün düşüncelerden arındım ve yatağımdan kalktım. O sırada şarkının hala çaldığını fark ettim ve kapattım. Hemen sonra "Hadi tatlım yemeğe" dedi annem. Tatlım demesinden çok hoşlandığım için yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim. Odamdaki banyoya girip, elimi yüzümü yıkadım. Kapıyı açıp odamın biraz önündeki merdivenlerden aşağı indim. Hemen burnuma mis gibi yemek kokuları geldi. Bu güzel kokuların hangi yemeklere ait olduğunu görmek için direk mutfağa geçtim. Annemin karıştırdığı mercimek çorbasını ve yanındaki geniş tabakta duran brokoliyi gördüm. İçimdeki her düşünceyi dışıma vurarak "Yine döktürmüşsün Güneş'im" dedim annemin yanağına küçük bir öpücük kondurarak. Annemde bana döndü ve beni alnımdan öptü. Anem beni öperken gözlerimi kapattım. Çünkü annem bunu yaparken huzuru bütün kalbimle hissediyorum. Ben bunları düşünürken annem "Hadi geç sofraya yavrucum" dedi yüzündeki tebessümüyle. Bende "tamam annecim" dedim.  Brokolinin olduğu tabağı alıp oturma odasının tam ortasında bulunan yemek masasına dogru yöneldim, elimdeki tabağı masaya yerleştirdim ve kendi yerime geçtim. Annemde ben oturduktan yaklaşık bir dakika sonra elinde çotbayla beraber geldi. O da çorbayı masaya bırakıp yerine geçti. Babam aklıma geldiğinde annem "Babam yok mu?" dedim meraklı gözlerle. Annem de "Bugün işi uzayacakmış" dedi. Ben de kafamı tamam anlamında aşağı yukarı salladım. Aslında annem ve babam son birkaç aydır bana çok tedirgin bakıyor ve çok tedirgin konuşuyorlardı. Ama annem bugün garip bir şekilde neşeli ve rahat konuşuyor. Tabi ben de bu durumdan şikayetçi değilim ama düşündürücü.
  Çok acıktığım aklıma geldiğinde tabağıma biraz çorba alıp içmeye başladım. Çorbamı  hızla bitirdim, çünkü çok güzel olmuştu. Çorbam biter bitmez brokoliden de biraz alıp yedim. Yemeğimi bitirdikten sonra tabağımı alıp mutfağa bıraktım.  Elimi ağzımı yıkama işlemini de mutfakta halledip annemin yanına döndüm. O da son kalan brokolisini yiyordu. Kollarımla arkasından sarıp "Ellerine sağlık Güneş'im çok güzel olmuş" dedim. Anneme hep Güneş'im derim çünkü annemin ismi Güneş ve beni  aydınlatan insan o.
  Annem de söylediğime karşılık "Afiyet olsun bitanem" dedi. Bende kollarımı annemden ayırıp yüzüne dönüp gülümsedim. Sonra merdivenlere yönelip yukarı çıkmaya başladım. Tam merdivenlerin ortasındayken annem "Hemen yatıyor musun kızım? Saat erken." dedi. Bende ona dönüp "Bugün çok yoruldum annecim erken yatıcam." dedim. Annem de "Peki yavrum, iyi geceler" diyerek karşılık verdi. Bende "İyi geceler" dedim ve odama çıktım. Kapıyı ve ışığı kapattıktan sonra zar zor görebildiğim, çalışma masamın üzerinde duran telefonumu aldım ve yatağıma girdim. Saate baktığımda 20.47'yi gösteriyordu. Normale göre erken bir saat uyumak için ama benim okulum 07.30'da başlıyor.  O yüzden erken kalkıyorum.
Telefonumda son olarak saati kurduktan sonra kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Başlangıç olduğu için biraz kısa yazdım ama hoşunuza gider umarım:)

☆KENDİNİ KEŞFET☆Where stories live. Discover now