14 • Mezarıma Geri Dönüyorum

10.9K 1.5K 130
                                    

Multimedya: Skillet | Feel Invincible

Keyifli okumalar...

Tony'i uyanması için dürttüm ama o homurdanıp kaldığı yerden uyumaya devam etti. Dün bana kan yemini verdikten sonra hemen hemen hiç konuşmamıştık, sonra da uyuyakalmıştık. İçimdeki rahatsız edici his onun yemininden sonra neredeyse kaybolmuştu ki birden daha kötü düşünceler içimde peyda olmuştu. Ne olursa olsun benimle kalacağına artık emindim ama ya sırf bunu kan yemini yüzünden yapacak duruma gelirse ne olacaktı? Buna şüphesiz göz yumamaz, kan yeminini bozar ve onu azat ederdim. Yine en baştaki durumuma geri dönmüştüm.

Tony'i tekrar dürtüp uyanması için sarstım. Hayatında bu kadar uyumuş muydu acaba? Tek gözünü açıp bana baktı ve kolunu uzatıp beni yanına çekip sarıldı. "En önemli yerinde uyandırmak zorunda mıydın?" diye mırıldandı. "Tam da güzel bir kız tavlayıp yatağa atıyordum."

Kolunun altından çıkıp doğruldum. "Bilinçaltındaki fantezi dünyanı öğrenmek istemiyorum Tony." dedim. "Acıktım. Çantalar nerede?"

"Dolapta." dedi yan dönüp uyumaya devam ederek.

Ayağa kalkıp dolabın kapağını açtım. Dolapta benim odamın aksine çeşit çeşit kıyafetler vardı. Aslında düşününce hem Julian'ın hem de Tony'nin normal bir odası varken benim odam bir tımarhane hücresine benziyordu.

"Çifte standart." dedim. "Bana verilen odada buradakilerin hiçbiri yok."

"Çünkü senin odan normal bir oda değil." dedi boğuk bir sesle Tony. "Orası kısmen bir işkence odası. Seni zapt etmek için oraya kapattık."

Başımı ona çevirdiğimde hala aynı pozisyonda uykuyla uyanıklık arası bir yerdeydi. "İçim nasıl rahatladı anlatamam."

Yere eğilip kıyafet yığınını kenara ittim ve çantalardan birini kendime çektim. İçini açtığımda çok az kan şişesi kaldığını gördüm. Diğerini çektiğimde onda da sadece iki şişe vardı. Sanırım gerçekten stoklarımızı hoyratça kullanmıştık ve şimdi Valeria'dan da kan isteyemezdik.

Bu durumda sanırım biraz daha açlığa sabredebilirdim. Çantaları yerine koyup dolabı kapattım. Tony gözlerini açmadan "Doydun mu kan emici?" diye sordu.

"Kesinlikle." dedim neşeli bir sesle. O tekrar sessizliğe gömülüp uykusuna kaldığı yerden devam ederken bende onu rahat bırakıp odasından çıktım. Akşama buradan gideceksek ne kadar dinlenirse yararınaydı.

Normal zamanlarında buradaki insanların nelerle uğraştığını merak ederek bir süre etrafı gezip açlığımı unutmayı denedim ama etrafımdaki insanlardan yayılan kan kokusu bana hiçte yardımcı olmuyordu. Çoğu insan parti verilen yerde oturup sohbet ederken birazı diğerlerine mutfakta yiyecek bir şeyler hazırlıyordu. Silahlarla ilgilenen bir grup ve dışarıdan getirilen eşyaların dezenfektesyonuyla ilgilenen başka bir grup daha görmüştüm. Daha fazla bilgi edinmek istesemde açlığım buna izin verecek gibi değildi. O yüzden en mantıklısı kendi odama yani tımarhane hücresine geri dönmekti.

Koridorda ilerlerken Julian'la karşılaştım. O da beni fark edince bakışlarını bana çevirdi. Tüm söylediklerini yine sineye çekip onunla normal bir selamlaşma konuşması yapacağımı düşünüyorsa yanılıyordu. Ona haddinden fazla sabır göstermiştim ve dahası olmayacaktı.

Gözlerimi ondan çekerken yanından geçtim ama bir kaç saniye sonra adımı seslenirce duraksayıp başımı ona çevirdim ve herhangi bir şey söylemeden ne söyleyeceğini beklemeye başladım

"Valeria..." dedi. "Onu kışkırtmamalıydın." Daha fazlasını yapmadığıma şükretsin.

Bir şey söylemediğimi görünce devam etti. "O insanların değer verdikleri şeyleri ellerinden almayı saplantı haline getirir. Dikkatli ol ve sakın ne sen ne de Anthony'i onun verdiği kanla beslenmesin."

MEZARWhere stories live. Discover now