Özel Bölüm-1

35.4K 2K 642
                                    

Çocuklarımızın ilk zamanlarına flashback yaptığımız, küçük bir geri dönüş. Kitap çıkana, raflara oturup sizi bekleyene kadar size sürekli özel bölüm atacağım, söz veriyorum, takipte kalın. Yeni bölümün şu an gelmemesinin sebebini bir iki gün içerisinde yapacağım duyuruyla açıklayacağım. Size söz verdiğim gibi yeni bölüm gelecek, sadece küçük bir değişiklik olması gerekiyor, hepsini anlatacağım. Duyurulara lütfen tüm keklerim dikkatle baksın. Anne kekiniz sizi çok seviyor ve özledi. Bana instagramdan yazın. Kocaman öpüyorum :*

"Poyraz." diye fısıldadım yatağımda doğrularak. Bağdaş kurmuş oturuyor, kendi yatağında kıpırdamadan uyuyan oğlanın sırtına bakıyordum. Saat sabahın biriydi. "Şşşş." dedim daha yüksek sesle. Oralı olmayı geçtim, hareket bile etmemişti. Sağ tarafıma baktıktan sonra gördüğüm yastığı kaptım ve normalde onun yaptığı gibi, kafasına fırlattım. Onun söyleyişini değiştirerek konuştum. "Öküz oğlan uyan."

Ortalığı ayağa kaldırarak yatağında doğrulduğunda uykulu suratına, birbirine girmiş saçlarına bakarak gülmeye başladım. Kahkaha atarak arkama yaslandığım sırada ona fırlattığım yastığı geri suratıma, isabetli bir atış ile yedim.

"Ne istiyorsun kızım?" dedi bana ölümcül bakışlar atarak.

"Kibar ol biraz cani." dedim ağrıyan suratımı ovuşturarak gülerken.

"Ne istiyorsunuz saygıdeğer hanımefendi?" dedi sahte bir kibarlık ile, sonra alay ederek mavi gözlerini sevimlice kıstı.

"Açım." dedim büyük bir ciddiyetle. "Çok, bayağı açım. Uyuyamıyorum."

"Neye?" diye sordu sonunda gülümsemeye başlarken.

"Yemek gerizekalı." dedim ona bu sefer ben ölümcül bakışlar yollayarak.

"Ne yapayım açsan? Gidip sabah kantinden alsaydın." diye mırıldanıp kendini geri yatağına bıraktı.

Oturduğum yerden kalkıp, onun yanına yürüdüm ve kolunu dürtükledim. "Poyraz." Yine gözlerini kapatmıştı ve şimdi sahte bir şekilde horluyordu. "Kalkmazsan üstüne otururum."

"Bana uyar şahsen." dedi alaycı gülümsemesi dudağının tek tarafına yerleşirken bir gözünü açıp gülerek.

Ona ağzımı kocaman açıp şokla baktıktan sonra, kolundan tutup yataktan aşağı sürüklemeye başladım. Uzun bir çekişmenin ardından, ikimizde halının üstünde oturuyorduk. Poyraz, beni boğmak istiyormuş gibi bakıyordu.

"Ne?!" diye bağırdı. "Ne yapabilirim acıktıysan?!"

Parmaklarımla oynayarak ona sevimli bir bakış attım. "Benimle yemekhaneye gizlice girsene."

Poyraz derin bir nefes alıp gürültüyle bırakarak arkasına yaslandı. "Offff."

-

"Çıt kırıldım bir şeysin ne bu yemek sevdası." diye mırıldandı hızlı hızlı yürürken. Gri eşofmanının altına spor ayakkabılarını arkalarına basmak suretiyle girmiş, koridorda uçarcasına ilerliyordu. Tek bir insan evladı bile, doğal olarak ortalıkta yoktu. Otomatik ışıklar biz ilerledikçe açılıyor, sonra arkamızdan geri sönüyordu. Peşinden koştururken nefes nefese mırıldandım.

"Sensin çıt kırıldım."

Poyraz hızlı yürüyüşünü bırakıp durduğunda ben hızımı alamamış, ondan bir iki metre ileriye gitmiştim. Sonra geri geri yürüyerek karşısına geldim ve kaşlarımı çattım. "Ne?"

"Bileğini getir." diye mırıldanıp bileğimi tek eliyle kavrayarak beni kendisine doğru çekti. Hareketi yüzünden anında yanaklarım kızarmıştı. Kendi bileği ile benimkini yan yana tutup güldü. Bileği benimkinin iki katıydı. Dirseğimize doğru çıkan kısımda ise, benim kolum aşağı yukarı aynı kalınlıkta kalırken, onunki kaslarıyla git gide genişliyordu.

"İyi." dedim alkışlayarak. "Sen kazandın, bravo." Sonra ona burnumu kıvırıp, önüne düşerek yürümeye başladım. Çok değil, üç saniye sonra uzun bacaklarına eşlik eden hızlı yürüyüşü yüzünden önüme geçmişti bile.

Yemekhanenin kapısına geldiğimizde durup, arka taraftaki kameraya kısa bir bakış attım. Dua ediyordum ki kimse izliyor olmasın. Yemekhaneye girmek, kesinlikle, kesinlikle ve kesinlikle, yasaktı. Kapıya takılı olan zincirden sarkan asma kilide bakarken Poyraz nefesini verdi. "Beni bunun için çağırdın değil mi?" dedi hayatından bıkmış bir ifadeyle omzunun üstünden bir bakış atarak. Ellerini eşofmanının cebine sokmuş, direk gibi dikilerek bakıyordu.

"Hı hı." dedim enerjik, neşeli bir sesle. Saçımdaki tel tokayı çıkartıp eline tutuşturdum. Poyraz bana tel tokayla gözümü oymak istiyormuş gibi baktıktan sonra, asma kilidin önünde eğildi. Tek dizini yere koymuş, asma kilide aşağıdan bakıyordu. İki eliyle tel tokayı kilide sokup uğraşmaya başladı. Bir saniye sonra ise, kilit sanki hiç kapanmamış gibi çözülmüştü.

Poyraz'ın önünün dönük olmasını fırsat bilip kendi kendime zafer dansı yaparak fısıldadım. "Yuppigo."

"Salak salak hareket etme." dedi hala bana bakmayarak ayağa kalkıp, kapıdaki zinciri sökerken.

"Abi, nasıl gördün ya?" diye sordum hayret içerisinde ona bakarak. Tüm bu süreç boyunca önüne dönüktü. Poyraz sırıtıp eliyle kapıyı ittirdi ve açtı. Benim için kapıyı tutarken mırıldandı. "Buyurunuz prenses hazretleri." Alaycı sesi, ileride bekleyen ziyafete daldığım için zoruma gitmemişti bile.

Açtığı kapıdan içeri koşturdum. Camdan giren çok az ay ışığı hariç, içeride hiçbir ışık yoktu. Tezgaha bacağımı çarpıp bağırdım. "Sus." diyen Poyraz'ın sesi geldi.

"Sen bir şey görebiliyor musun?" diye sorarken ben, gayet rahatça bulup kapağını açmış olduğu buzdolabından sızan ışıkla baktı bana. Poyraz şahsının gece görüş özelliği de vardı demek ki. Aslında her eve bir tane lazımdı.

Buzdolabına doğru koşturdum. Gözlerim heyecanla büyürken önümde duran çeşit çeşit yemeğe baktım. Ekmeği çıkardıktan sonra, dolapta bulduğum her şeyi içine doldurmaya başladım. Ben afiyetle bir kenarından ısırırken, Poyraz'da dayanamamış, o da kendine bir sandviç hazırlayıp ağzına tıkmaya başlamıştı.

Kapının oradan bir ses geldiğinde, bir anda, ikimizde donduk. Ağzımdaki marul parçası yere düştü. Elinde fenerle, içeri giren kişi, en büyük kabusum gibiydi. 12'lerin tarihçisi. Bir okulda var olabilecek en disiplinli, en tertipli, en sert öğretmendi. Gözümüzü alan fener ışığıyla adım adım yürürken kendi cam gözlükleri korkutucu bir şekilde parlıyordu.

"Çocuklar." diye mırıldandı alnını ovuştururken. Benim suçlu, Poyraz'ın gayet rahat görünen suratına, ellerimizdeki sandviçlere kısa bir bakış attı. Bakışları sert, gözleri ürkünçtü. Sonunda derin bir nefes alıp konuştu. "Bir tane de bana hazırlayın. Çabuk..."

Instagram: eliftorunx
Instagram: devrim.wattpad

DEVRİM- Erkek Lisesinde Tek KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin