«Bölüm 5»

26 4 0
                                    



Yatağımda huzursuzca kıpırdadıktan sonra gözlerimi açtım. Uyuyamıyordum. Uyku tutmuyordu. Elimi yastığın altına sokup telefonumu çıkarttım. Saat 04.43'dü. Yatağa 00.00 girip  03.00 gibi uyduktan sonra 04.30 gibi tekrar uyanmıştım ve yaklaşık 13 dakikadır yatakta bir o yana bir bu yana dönüyordum.

Saat 9.00 gibi evden çıkmam gerekiyordu. Bu gün duruşma günüydü. Bana çarpan kişiyi net bir şekilde tanıma fırsatım olucaktı. Hala aklım almıyordu. Nasıl olurda bir insan başkasına bu kadar benzerdi? Sesi, yüzü, konuşması, duruşu... İnsanlar çift yaratılmıştır der bazıları. Ama nasıl olurda benzediği kişinin nişanlısıyla karşılaşırdı. Odanın kapısı iç ürpertici bir şekilde gıcırdadı. Yattığım yerden doğruldum ve kapının arkasındakini görmeye çalıştım.

"Şey... Ada? Biraz senle uyuyabilir miyim?" dedi kapının arksından çekingen bir şekilde Rüya. Tuttuğum nefesimi geri bırakarak gülümsedim ve yorganın bir ucunu kaldırdım. "Sorman hata, gel bakalım bıcırık." dememle Rüya yorganın altına kıvrıldı. Kollarımı Rüya'nın bedenine sardım. "Ada?" Kollarımın altından kafasını bana doğru çevirdi. "Sence gerçekten o adam abim mi? Yani yaşıyor mu?" Derin bir nefes aldım. Nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum. Rüya'nın saçlarını öptüm. "Bilmiyorum tatlım. Yarın hep birlikte göreceğiz."

§


3 saatlik bir uykuyla adliyeye gitmek ne kadar akıl kârıydı, bilmiyorum. Ben, Rüya, Kumsal ve Kuzey duvara yaslanmış karşı tarafın gelmesini bekliyorduk. İçimde öyle bir his heyecan öyle bir kıpırtı vardı ki o günkü araba kazasında gördüğüm kişinin Ares olduğunu kendime kabul ettirmek için bütün sınırlarımı zorluyor gibiydim. Rüya bıkkınlıkla nefes verdi. "Artık gelmeyi planlıyorlar mı? Davanın başlamasına 10 dakika kaldı ve etrafta hiç kimse yok." Kuzey yaslandığı duvardan ayrıldı. "Bizde farkındayız bıcırık. Ama son âna kadar beklememiz gerekiyor." Hemen karşımızdaki kapı açıldı ve içeriden bir görevli çıktı. "Karşı taraf gelmediği için dava ertelendi daha fazla beklemenize gerek yok iyi, günler." Sabrımın son damlasının da tükendiği noktadaydım. "Yeter artık, o zaman ben eve gidiyorum." Yandaki oturaktan çantamı aldım. Kumsal kolumu tuttu. "Saçmalama, gel arayalım karşı tara-"

Kumsalın konuşması koridordan gelen topuklu ayakkabı sesi ve bir kadının sesiyle kesildi. "Çok afedersiniz geciktik, lütfen kusura bakmayın!" Siyah ceket ve kalem etek giymiş olan genç bir bayan bize doğru koşuyordu. "Gerçekten kusura bakmayın müvekkilim yurtdışından geldiği için biraz geciktik." Kuzey öne çıktı. "Bizlik bir problem yok ama dava ertelendi." Kadın sert bir şekilde alnına vurunca irkildim. "Gerçekten ama gerçekten kusura bakmayın ben halledeceğim." Kadın tam kapıyı açmıştı ki içeriden benim avukatım olan Arda Bey çıktı. Kadın bir anda avukatımla kafa kafaya gelince şaşırdı. "Çok affedersiniz. Ben halledeceğim, izninizle." Hızlıca içeri girdi. Şaşırmış olan Arda Bey ceketini düzeltip yanımıza geldi. "Konuşsunlar bakalım. Dava bu gün yapılmaz ama daha erken bir tarihe çekebilirler." Başımla onayladım. Rüya yaslandığı yerden doğruldu. "Yani boşuna mı bekledik?" Kuzey onun omzundan tutup geriye çekti. "Sen bi bekle bakayım kenarda." Rüya yanaklarını şişirip söndürdü.

Hepimiz kadının çıkmasını beklerken koridorun köşesinden yanında konuşan kişiyi geçiştirerek büyük adımlarla buraya gelen birisi belirdi. Kim olduğunu fark etmemle doğrulmam bir oldu. En yakınımda Kuzey vardı. Daha ben onu dürtükleyip göstermeme kalmadan ondan cevap geldi. "Ben de görüyorum Ada..." Kolunda olan elimi tutup indirdi. Onun da gözleri gelmekte olan kişideydi.

Rüya beni kenara çekip bir adım öne ilerledi. Yüzünden yaşadığı şok çok açık okunabiliyordu. "A-abim... Abim değil mi o?" Rüya'nın kurduğu cümle ile Arda Bey sorarcasına bana döndü. "Abisi derken, Ada Hanım? Benzerlik olmasın..." Onun sorusunu cevapsız bıraktım. O an ilk kez görmüyor olsam bile kendim bile inanmakta zorluk çektim. Benzerlikten fazlası olması gerekiyordu.

Bir insan, aşık olduğu kişiyi bütün hatlarıyla bilir, ezberlerdi. Tek bir ayrıntı bile kaçmazdı gözünden. O ayrıntılara aşık olurdu. Eğer sadece benzeselerdi, içimde bu kıpırtı oluşmazdı. Bize doğru yaklaştıkça daha da netleşti. Burnun hizasında başlayan yay kaşları, hafif uzamış olan parlak saçları, belirgin olamayan çizgilerinin olduğu gözleri, her zaman losyon kokan boynu... Aynıydı. Benzer falan değildi. Birebir tıpatıp aynısıydı. Uzun süredir ona baktığımı fark edince diğerlerini de uyarmak amaçlı boğazımı temizleyip bakışlarımı başka yöne çevirdim.

Yanındaki arkadaşının omzunu tuttu. "Azarlamaya daha sonra devam edersin." Bizi görünce arkadaşını arkada bırakıp yanımıza geldi. "Gecikme için üzgünüm." Kuzey'de bi hareketlilik olduğunu fark ettim. Önce yutkundu, ardından ensesini kaşıyıp konuştu. "Sorun değil." O sırada Kumsal'ın hiç tepki vermediğini fark ettim. Ona döndüğümde en arkada durmuş, ellerini yumruk yapıp geri açıyordu. Gözbebekleri büyümüştü. Diğer eliyle Rüya'yı tutup yanına geçti ve bir elini omuzuna sardı. Bakışlarımı tekrar önüme çevirdim. Göz göze gelince yutkundum. Nedensizce nefes alamıyor, boğazımda bir yumru var gibi hissediyordum. Konuşmaya çalışsam kelimeler dilimin ucunda kalacakmış gibime geliyordu.

Bana bakıp gülümsedi.

"Sizi burada, sağlıklı gördüğüme sevindim. Kaza günü pek iyi değildiniz. Sizi hastaneye götürmek isterdim ama bir anda kaçınca ne yapacağımı bilemedim." Sanki konuşma yetimi kaybetmiştim, onaylarcasına başımı salladım. Arda Bey'e döndü. "Avukatım konuşmaya çalışacak. Yine de sizden de özür dilerim." Arda Bey başıyla onayladı. "Davanın bu gün olmayacağına eminim ama avukatınız da konuşursa öne çekilebilir davanın tarihi."

Konuşmalara odaklanamıyordum, gözlerim onda takılı kalmıştı. Yaptığım tek şey orada boş boş dikilmekti. Arkamdan ayak sesi gelince o yöne döndüm. Kumsal Rüya'yı arkadaki oturaklara götürüyordu. Aniden görmesi onu sarsmış olmalıydı. "Küçük hanım rahatsız mı?" Sesle geri önüme döndüm. Rüya'yı gösteriyordu. Aniden anılarım canlandı. Ares ne zaman Rüya'ya kızsa, imalı bir şeyde bulunsa ya da dalga geçse küçük hanım diye seslenirdi. Derin nefes alıp kendime geldim. "Hayır... Sadece biraz yorgun." Biraz suçluluk duygusuyla konuştu. "Bir de üstüne beklettim tabii sizi." Bakışlarımı kapıya çevirdim. "Önemli değil."

Kapı açılınca toparlandım. Kadın içeriden çıktı. "Davayı en fazla 3 hafta sonraya alabildim. Umarım herkes için uygundur." Bize baktı. Kuzey konuştu. "Bizim için uygun."
Kadın gülümsedi. "O zaman harika. Müvekkillim bir kaç ay daha burada kalacak zaten herhangi bir duruma karşılık." Onun yanına gitti. "Uygun bir günde görüşmek dileği ile." Bizi selamladıktan sonra koridorda ilerlemeye başladı. Gitmeden önce son kez bize bakıp gülümsedi ve arkadaşı ile gözden kayboldu. Kuzey'in Rüya'nın yanına gittiğini fark ettim. Arda Bey ile vedalaştıktan sonra arkamı dönüp yavaşça onlara doğru ilerledim. O an Rüya'nın dolmuş gözleri ile göz göze geldim. Burukça gülümsedim.

Ama benden izinsiz akmaya başlayan göz yaşlarımın farkında değildim.



——————————————————————————-
Ölmedim.

Sadece....

Yazmayı unutmuşum gibi olmuş.

Özür dilerim ama bu bölüm diğer bölümlere göre biraz uzun oldu ve içime sindi gibi. Unutmazsam diğer bölümü de gecikmeden yazmak istiyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 03, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bizden SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin