Garip Gezegen

153 16 20
                                    

"Aah! Bize daha uygun bir yere gelemez miydik? Nerede benim kalorifer demirlerim? İnsanlar çok garip, kalorifer demirleri olmadan nasıl doyuyorlar?"

Yoona, turuncu sıvının içindeki küçük toplara ve yanında duran kapta ki garip şekilli beyaz taneciklere anlam veremeden bakarken Sooyoung'ın sözüne ekledi.

"Gönderilecek başka yer kalmadı sanki."

Sunny, yanında duran garip çantamsı şeyden çıkardığı 2 kalorifer demirini sevinçle Sooyoung'a uzattı.

"Ta daa! Bizim kapsülden birkaç tane kaçırsam sorun olmaz diye düşündüm."

Sooyoung'ın sevinç çığlığı elinden demirlerin alınmasıyla kesilmişti.

"N'apıyorsunuz siz? Zaten kafeye girdiğimizden beri çok dikkat çekiyoruz. Bir de bunu çıkarmayın."

Sooyoung zorla da olsa demirleri Sunny'ye verirken Tiffany 2. belayı açmıştı çoktan. Elinde ki tırnak makasına anlamsızca bakarken diğer yandan garsonun gözüne sokarcasına tutuyordu.

"Pardon, bunu tırnaklarım için verdiler ama çözemedim. Kerpeten yok mu kerpeten?"

Garson şaşkın şaşkın Tiffany'ye bakarken diğer kızlar içinden Tiffany'nin susması için dua ediyordu.

"Kerpeten? Ü-üzgünüm bizde sadece yiyecek şeyler var."

"Yiyecekleriniz de yiyecek olsa bari."

Taeyeon, uykulu gözlerle sıkıcı insanlara bakarken söylendi.

"Dünya'dan çok sıkıldım. Bir an önce yatağıma dönmek istiyorum. Kapsülümü özledim ben!"

Yuri, elinde tuttuğu şeye aşkla bakarken konuştu.

"Öyle deme. İnsancıkların içtiği bu sıvı çok güzel. Biraz bok rengini andırmıyor değil ama bayıldım ben! Bizim orda ejderya kanından başka ne içiyoruz ki?"

Hyoyeon gitmeleri gerektiği için kızları uyarırken Yuri telaşla garsonu çağırdı.

"Heeey! Boynunda fiyonkla gezen garip insancık buraya bakar mısın?"

"Buyrun han- Pardon "Namı Diğer Yurizitakidado Hazretleri" diye seslenmemi istemiştiniz, değil mi?"

"Evet, neyse sorun değil. Bana bu bok re- öhö, yani diyorum ki bana şu sıvıdan getirir misin?"

Garson hızla koşarak 10 bardak kahveyi paket yaparak getirdi. Yuri, insanlar gibi teşekkür ettikten sonra 8 insan dışı varlık lokantayı terketti.

"Ah... Bu sıkıcı yerde ne yapabiliriz ki?"

Seohyun, ilerdeki kocaman tekerlekli kutuyu işaret etti.

"Sanırım o kutuya binmek her insanın yaptığı bir şey. Eğlenceli olmalı."

Hiçbir şeyden memnun olmayan Taeyeon söylenmeye devam etti.

"İyi de bunun nesi eğlenceli?"

"Kızlar! Bu şey bana cevap vermiyor. Az önce bacağım çarptı. Küsmüş olabilir mi? Omo! Canını yaktıysam özür dilerim küçük insan."

Kızların hepsi umursamaz bir tiple, yere çömelmiş bir şekilde küçük çiçekle konuşmaya çalışıp onu okşayan Tiffany'e bakakalmıştı.

Hyoyeon, Tiffany'nin konuşmaya çalıştığı çiçeğin yanına gidip çömeldi. Dikkat ve ciddiyetle çiçeği inceledi.

"Oh Tiffany, sanırım bu şey insan değil."

Tiffany hayal kırıklığıyla çocuk gibi ağlamaya başladı.

"Burada her şey çok garip! Benim küçük bunjilerim bile yok. Nasıl yaşayabilirim ben burada?"

We Don't Belong Here | snsdWhere stories live. Discover now