Gelecek Bölümlerden KESİT

6 4 0
                                    

"Anlat. Anlat ki bu omuzlarındaki yükün hafiflesin. "dedim. Kaşlarını kaldırıp alayla bana baktı. Tamam. İtiraf ediyorum. Şuan ki hali o kadar çekici ki... Bir dakika ben neyi itiraf ediyorum Allah aşkına. Kızın herhali çekiciyken şimdiki haline 'çekici' diye itiraf etmek Duru'ya haksızlıktan başka birşey değil. Tamam. İyice saçmalamaya başladım.

Demin alayla bakan suratı şimdi ciddi bir hal almış kaşları hafif çatılmış. "Tamam" dedi ifadesiz düz çıkan sesiyle. Hayretle suratına baktım. Gerçekten anlatacak mıydı? "Sor." dedi yeniden düz ve umursamaz sesiyle. Peki. Herne kadar bu umursamaz halleri sinirlerimi bozsada böyle bile çekici olmayı başarıyordu. Çekici ve ulaşılmaz.

Elindeki sigaradan bir nefes daha çektikten sonra balkondan gözüken kararmak üzere olan gökyüzüne doğru gözlerini kısıp dumanı dışarı üfledi. Tamam bu hali zaten hiç çekici ve ulaşılmaz(!) değil. Hıh!
" Ya da sorma. Ben en başından anlatayımda rahat et artık."dedi.

Kendini hazırlar gibi bir hali vardı. Ya da ne söyleyeceğini düşünür gibi bir hali vardı. Gerçekten merak ediyordum. Onu bu hale getiren olayı. Ne yaşamıştıda bukadar soğuk bir insan olmuştu.

Sigarasından yeniden bir nefes alıp  dışarı üfledi." Annem ve babam öldükten sonra o çıktı karşıma. Okuldan eve dönerken markete uğrayıp Ülkü'ye çikolata almıştım. O sırada yere düşen cüzdanımdan bihaberdim. Eve geldiğimde farkettim cüzdanımı düşürdüğümü. Zaten içinde kimliğim ve uç beş kuruş olduğu için önemsemedim. Ertesi gün tekrar okuldan eve geldiğide teyzem benim yaşlarımda bir çocukla konuşuyordu. Sonra' ne olduğunu' sorduğumda adının Mert ve bizim mahalleye yeni taşındığını söyledi. Cüzdanımıda dün marketten çıkarken düşürdüğmü arkamdan seslendiğini ama duymadığımı söyledi. Tabi ben ona o kadar dalmış bi haldeydim ki sonradan söylediklerini idrak edebilmiştim. Masmavi gözleri vardı. Denizi ya da gökyüzünü görmedim ben o mavi gözlerde. Ben o gözlerde kendi mavi gözlerde kendi mavi gözlerimi gördüm. Ben ona bakınca kendimi gördüm. Sonra kapılıp gittim . Oda bana. Herşey o kadar güzel gidiyordu ki. Bana eksik yanlarımı unutturuyordu. Annemi, babamı, bakmak zorunda olduğum kardeşimi... "Biraz durdu. Anlattıkları ona acı veriyordu. Bunu on metre öteden anlayabilirdiniz. Yutkundu. Gözlerini yere dikti. Sanki o günleri rekrar yaşıyormuş gibi bakıyordu. " O kadar aşıktık ki gözümüz etraftaki kimseyi görmüyordu. Sadece ikimiz vardık. Sadece o ve ben. Sonra ailesiyle tanıştım. Annesi Semra teyze, babası Orhan amcaydı. Çok iyi insanlardı. Semra teyzeyi annem yerine koydum. Orhan amcayıda babam. Bana gerçekten evlatlarıymışım gibi sevgi gösteriyorlardı. Sonra nişanlandık. O kadar mutluydum ki herşey rüya gibiydi. Ta ki kabusa dönene kadar. Nişanlandıktan bir hafta sonra beraber semra teyzelerle pikniğe gitmiştik. Orhan amca ve Mert mangal yakarken Semra teyze ve bende Ülküyle ilgileniyorduk. Ben daha ne olduğunu anlamadan Orhan amcanın 'Mert' diye bağırışını duydum. Yerde hareketsiz yatıyordu. Bayılmıştı. Sonrası ise tam bir curcunaydı. Semra teyzesini feryatları, ambulansın siren sesi ve Ülkü'nün sanki ne olduğunu anlamış gibi bağıra bağıra ağlaması... "yine durdu. Derin derin nefesler alıyor, ardından yeniden bırakıyordu. Anlatmak onu boğuyordu. Sıkıyordu. Belkide geçmişini yeniden yaşatıyordu ama dayanmaya çalışıyordu.

" Hiçbişey yapamıyordum. Öylece durmuş seyrediyordum. Sedyeye alınıp ambulansa binişini sadece seyrediyordum. Sonra ambulansın sertçe kapanan kapılarıyla kendime geldim. Hastaneye ulaştığımızda doktorlara neyinin olduğunu sorduk. Daha yapılması gereken testler var sonra söyleyeceğiz dediler.  Bekledik. Beklediğimiz iki saat ömrümden giden iki yıla eşitti. Test sonucunda tümörü olduğunu öğrendik. Semra teyze dayanamayıp üzütüden bayılmıştı. Orhan amcada hem ağlıyor hemde Semra teyzeye yardımcı oluyordu. Dayanamadım. Hava almaya ihtiyacım vardı. Hastaneden çıktım. Derin derin nefesler alıp onun o hastane hayatağında beninde tümörle yattığını unutmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım çünkü bu yaptığım hiçbir boka yaramıyordu.'Neden'diye isyan ettim Allah'a sanki çok iyi birşey yapıyormuş gibi. 'Neden bukadar mutluyken bunu bize verdin.' dedim. Dizlerimin üstüne düştüm. Benim gözümden akmayan yaş o akşam Mert için gökyüzünden akıyordu.

Toprak Kokulu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin