Bölüm XXXIV - Karanlık alev

5 0 0
                                    

Kendimi Jeanne'ın yokluğuna alıştırmanın bir yolu yoktu. O artık benim inandığım her şeyin sesi gibiydi. Tanrı ile konuşmuş bu melekten, şüphe ettiğim bir an bile olmadı. Beni bırakmayacaktı.

Bu dünyadan çekip giderken tekrar o güzel ruhu ile döneceğini, ilan etmiş olmalıydı. Onu sevdiğimizi söyledik, tüm çocuklar sevgiden bahsetti. Bu karşılıksız olamazdı ve olmadı. Sevgimiz her şeyi yenecekti.

Oysa Onun çektiği acı başka türlü katlanılmazdı. Alevleri söndüren bizim sevgimizdi. Karanlık olduğunda, tüm alevler karanlık alevler olduğunda, O gökyüzünde bize gülümsüyordu. Alevleri yenmenin yolunu bulmuştuk.

İşte geliyor, Onu görebiliyorum, yanılmam imkânsız. Karanlıkların içinde alevlerin sarıp sarmaladığı ilahi ışık ile geliyor. Bu güzelliğe, bu üstünlüğe söz bulunabilir mi?

"Jeanne beni asla terk etme."

"Şövalye en karanlık anınızda tam yanınızda olacağım", elini uzattı karanlık ve alev eller bu dostun ellerine dokundu.

Karanlık alevin tadı bir başkaydı, hissi insana huzur veriyordu. Acı artık çok gerilerdeydi. Jeanne hepsini aşmış, tekrar bu dünyanın acımasızlıkları ile mücadelemde bana yardım etmişti. Karanlık alevin hissini, tadını vererek, beni ruhundan bir parça ile güçlü kılmıştı.

"Jeanne bu alev..."

"Sonsuza kadar ruhunu tutuşturan alevler şövalye", birden her şey kararmaya başladı. Alevler karanlıktı ve dünya karanlıktı, bir şey söylememe fırsat kalmadan salonu kaplayan alevler... Tek kelime edebildim:

"Jeanne."

JEANNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin