11

385 33 20
                                    

Josh'ın onu bıraktığı yerde giyinmekte olan Tyler, Hozier - Arsonist's Lullaby mırıldanıyordu.

Penyesini üstüne geçirirken birazcık zorlandı. Tekrar denedi ve bu sefer rahatlıkla giyebilmişti. 

Güneş, odada asılı olan perdeler boyunca parlıyordu, Tyler'ı her zamankinden daha enerjik hissettirmişti.Tyler mavi boyalı odaya baktı ve aynaya bantlanmış resimlere gülümsedi. Çoğu, iki yıl önce Josh ve onun çekildiği fotoğraflardı.Düşüncelerini kesintiye uğratan karnının guruldaması oldu, bu onu güldürdü ve mutfaktan yiyecek almaya gitti. Ekmek kızartma makinesine bir dilim yerleştirdi.

Tyler üst dolabı açtı ve oradaki tabağa uzanmayı denedi. Ne yazık ki ulaşamıyordu. Bir kez daha deneyecekti. Zıpladı ve tabağı almayı başardı. 

Fakat birkaç saniye geçmeden tabak Tyler'ın elinden kayarak yere düştü. 

Tyler küçük bir çığlık attı. Josh'ın bunu görünce ne kadar çok üzüleceğini düşünmek istemiyordu.

Gözleri dolmuştu. Yere eğilerek parçaları bir araya getirmeyi denedi. Küçük tabak parçaları ellerini kesiyordu ama Josh'ı üzmemek için devam etti. Tabağı eski haline getirecekti. Daha çok ağlamaya başladı. 

Duş almaya devam eden Josh, Tyler'ın ağladığını duyunca suyu kapattı. Beline bir havlu sardı ve yatak odasında olup olmadığını görmek için gitti.  

Josh mutfağa bakıp Tyler'ı gördüğünde kalbinin kırıldığını hissetti. Tıpkı yerdeki tabak gibi. 

Josh yavaşça Tyler'a seslendi. ''Bebeğim, bana bak.''

Tyler baktı ve Josh'u gördüğünde, onun üzüldüğünü düşünüp sızlandı. Josh üzgündü, fakat Tyler'ın düşündüğü sebeple değil. "Ben özür dilerim! Josh, bekle. Düzeltiyorum baksana."Josh ona doğru koştu ve sevecen gözleriyle Tyler'a baktı. "Bebeğim dur, kendini incitiyorsun. Parçaları yere koy, kanıyorsun."

Josh hala ağlayan Tyler'ın elindekileri bırakmasını sağladı ve onu kucaklayarak tezgahın üstüne oturttu. "Orada kal Tyler, daha fazla incinmeni istemiyorum. Neden ağlıyorsun?''

Tyler konuşmaya çalıştığında dışarıya çıkan tek ses hıçkırıkları oldu. ''Sakince konuş olur mu Tyler, nefes al bebeğim.''

Tyler kazağının kollarıyla gözlerini sildi ve konuştu. ''Ben üzgünüm Josh. Bana kızgınsın. Özür dilerim, düzeltemedim. Bana kızgın olmanı istemiyorum.''

Tyler'ı böyle görmek Josh'ın kalbini kırmıştı. 

Belindeki havluyu düzeltti, Josh Tyler'ı kucaklayıp yerdeki kırıklara basmamaya dikkat ederek yürüdü.

Tyler'ın tabağı düzeltmeye çalışmasının normal olmadığının farkındaydı. Ama Josh Tyler'ı biliyordu. Onu çocuk gibi düşündüren bir kişilik bozukluğuna sahipti. Josh'a sorarsanız bu Tyler'ı çok daha tatlı yapıyordu.

Tyler yüzünü Josh'ın omzuna gömdü ve sessizce ağladı. Josh onu sakinleştirmek için sırtını ovuşturdu, ancak banyoya gittiklerinde hala ağlıyordu."Bebeğim, kafanı yukarı kaldır. Kızgın değilim, seni temizleyeyim tamam mı?" Josh onu lavaboya oturturken Tyler sızlandı. ''Tyler ellerini görmem gerekecek, ellerini bana gösterebilir misin?"Tyler titreyen ellerini uzattı. Josh Tyler'ın ellerini bilekten kavradı ve yaralarını kontrol etti."Ty şimdi büyük bir çocuk olman gerekecek, tamam mı? Kanı temizlemek zorundayım, onlara biraz peroksit koymalıyım. İzin veriyor musun?"

Tyler tekrar sızlandı ve başını iki yana salladı. Josh elini Tyler'ın yanağına koydu. ''Benim yapmama izin vermezsen, hastaneye gitmemiz gerekecek bebeğim.''

Tyler ona izin verip sessizliğe büründü. 

Josh yavaşça kanı sildi ve kesiklerin kötü olmadığını gördü. Yinede emin olmak için Tyler'ın küçük ellerine birazcık peroksit döktü. Bu Tyler'ın canını yakmıştı, sızlandı. "Tamam bebeğim, neredeyse bitti." Daha sonra Josh Tyler'ın kesiklerine zürafalı yara bandı yapıştırdı. Bu Tyler'ı gülümsetti.

Tyler babacığına sarıldı ve onun tatlı dudaklarına bir öpücük kondurdu.

''Tyler ben yemeğini odana götüreceğim ve sen yerken duş almaya devam edeceğim bebeğim? Bu sana uyar mı?''

Tyler onayladıktan sonra yere atlayarak odasına doğru gitti.  


daddy jishwa // joshlerWhere stories live. Discover now