yirmi

3.6K 204 106
                                    

"Özür dileriz, unni."

"Bir daha böyle bir rezillik yapmayacaksınız, anladınız mı?! Ya Dispatch'e yakalansaydınız?!"

"Üf, yakalanmadık işte. Yeter, sabahtan beri kafamızı şişirip duruyorsun!"

"IM NAYEON! Kendine gel!"

"Sana diyorum ki; YETER! Başımızı şişiriyorsun! TAMAM, DEDİK YA!"

Tükürürcesine bağırıp saçlarını savurduktan sonra odasına giden Nayeon'un arkasından 'sıçtın' bakışları atarken çarpan kapının sesiyle hafifçe sıçradım.

"Tanrım, bu kız..."

Menajer abla, ellerini saçlarına geçirmiş bir o yana bir bu yana yürürken sabahtan beri bulanan midem daha fazlasını kaldıramayacağını anladı olsa gerek koşarak lavaboya gittim ve içimde ne varsa –biradan bahsediyorum- çıkardım.

Elimi yüzümü güzelce yıkayıp az da olsa rahatlayan mideme bir şeyler sokmak için mutfağa yürümeye başlamıştım ki menajer "Şirkete gidiyoruz. Kahvaltıyı orada yaparsınız." diyerek tüm hayallerimi suya düşürdü.

Oflayarak arkaya döndüğüm sıra odasından çıkan Nayeon, bana ufak bir bakış atıp banyoya girdi. Bunda bir haller vardı. Kafasına esti diye kendinden yaşça büyük birine saygısızlık yapacak biri değildi çünkü.

Odama girip dolaptan bulduğum siyah şeyleri alelacele üstüme geçirdim ve saçımı dağınık bırakarak banyoya koşturdum.

"Nayeon unni?"

Aldığım cevap küçük bir burun çekişten ibaret olduğundan dolayı kilitlemediğine şaşırdığım kapıyı açtım ve içeri girip klozetin üstüne oturmuş gözyaşı döken ablama baktım. Kapıyı geri kapatıp kilidini çevirirken önüme gelen saçları kulağımın arkasına sıkıştırıp önüne çömeldim ve bileklerini tuttum.

"Neyin var?"

Başka bir burun çekişin peşinden kızaran gözleri beni buldu ve dikeldi.

"Dün," dedi ve pürüzlü çıkan sesini düzeltmek için boğazını temizledi. "Tamamen sarhoş olmadan önce Namjoon'a ondan hoşlandığımı söyledim."

Oturuşumu düzeltip devam etmesini belirten bir ses çıkardığımda bileğinin tekini benden kurtardı ve tuvalet kağıdından bir parça koparıp burnunu silerken devam etti.

"Bildiğini söyledi. Neden bana söylemediğini sorduğumda kardeşi olduğumu, fazlası olamayacağımı söyledi. Nereden onun kardeşi oluyorum ya!? Aynı Joohyun gibi! Yok lidermiş de yok sorumlulukları varmış da, şuan bir ilişkiye hazır değilmiş de! Sanki sen seçiyorsun ilişkiye hazır olup olmadığını! Ya yemin ediyorum o kadar sinirlendim ki! Bir de küçümser gibi konuştu ya! Pislik herif!"

Tükürüklerinden biri suratıma geldiğinde ters bir bakış atıp ayaklandım ve musluğun önüne giderken "Erkekler işte." diye söylendim. Suyu yüzüme çarparken "Aynen aynen." diye beni onayladı ve ayaklanıp saçını toplamaya başladı.

"Bir de olgun gibi davranmaya çalışması yok mu!? Aish, deli ediyor beni. Yumurta suratlı!"

Yaptığı benzetmeye karşı komik bir şekilde gülerken "Ne?" diye sordum ve ona döndüm.

Dudaklarını şapırdatıp cebine uzandı ve telefonunu çıkardı. Birkaç saniye bir şeyler yaptıktan sonra ekranı bana döndürmesiyle kocaman bir kahkaha atmıştım.

Yumurta resminin yanında Namjoon'unki vardı ve gerçekten, yumurtaya da yeşil saç eklersek aynısıydı ya!

"Ya bu ne!" deyip kahkahalarıma devam ederken bana katıldı ve başını iki yana sallayıp hakaretlerini sıralamaya başladı.

Fated♧JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin