bölüm 6

40.9K 1.3K 27
                                    

Uyandığımda serum çoktan bitmiş, hortumu benim kanımla dolmuştu. Hızlıca doğruldum. Serumu kapattım. Yan tarafta pamuk vardı onu aldım. İğnesini yavaşça çıkardım. Aaaahhhhh acıdı. Pamuğu koluma iyice bastırdım. saatime baktım. yediye birkaç dakika kalmış. gelmek üzeredir.

Yavaşça ayağa kalktım. komidinin içinden bir kaç giyecek alıp, lavaboya doğru ilerledim. Hızlı bir şekilde giyinip, yüzümü yıkadım. Yavaş adımlarla lavabodan çıktım. Odaya girdiğimde yavuz'la göz göze geldik. Sandalyesini eski yerine getirmiş oturuyordu. Gözlerini benden kaçırıp karşıdaki duvarı izlemeye başladı. sanırım beni bekliyordu.  Bir an önce konuşmam gerekiyordu.

Gelmesi iyi olmuştu. Zaten geleceğini belirtmişti dün. Yavaş adımlarla yatağa ilerledim. Yatağa, karşısına oturdum. Gözleri bana bakmıyordu. Sabit biyere takılmış gibi, sanki düşüncelere dalmış benden haberi yokmuş gibiydi. Onun o güzel yüzünü incelemeye başladım.

saçlarını kestirmiş, sakal tıraşı da olmuştu. üzerinde beyaz bir bulüz vardı. o kadar yakışmış ki ona, onu böyle saatlerce izleyebilirdim. Ben deliriyorum galiba. yanlızlıktan kafayı yiyorum. Yoksa kim kendisini tutsak eden kişiye bu şekilde hayranlık besler?

Boğazımı temizler gibi yaptım. Dikkatini üzerime çekmek için. sonunda hayran olduğum gözleri gözlerimi buldu. O kadar çok merak ediyordumki bana bakarken ne düşündüğünü. Bunu asla öğrenemeyecektim.

Dikkatimi çeken birşey daha vardı. ne zaman konuşsak, çekip gidiyordu. bazen öfkeyle, bazende öylesine. Ama mutlaka gidiyordu.
Konuşmasını bekledim. bir süre sadece izledi beni ve sonra konuşmaya başladı.

Seni dinliyorum.

Simdi konuş kızım. Ama düzgün konuş. Arkadaşın söz konusu. Onu sinirlendirme. Derin bir nefes alıp, konuşmaya başladım.

Bilmediğim birşey için konuşamam. Baban için üzgünüm ama onu öldürenin yüzünü görmedim, inan bana. Görseydim  konuşurdum burda kalma meraklısı değilim. İstediğin herşeyi yaparım. Yeterki sevdiklerime zarar verme..

Konuşmam bitene kadar gözlerini kırpmadan beni izledi. Cevap verirdiye bir süre bekledim. Sanırım inanmıştı. Çünkü hiçbir tepki göstermiyordu.

Yaklaşık on saniye sonra çekip gidecekti. İçimden saymaya başladım. tam bitiriyordum ki ayağa kalktı. Tam tahmin ettiğim gibi. Kapıya doğru ilerledi. Birşey söylemediğine göre inanmıştı. Bir yalana daha inandırmıştım. yapmak zorundaydım. Gerçeği söyleyemezdim.
Kapıyı açıp çıktı. kapıyı geri kilitledi.

Yinede içimde bir huzursuzluk vardı. ya inanmadıysa? Ya arkadaşıma birşey yaparsa? O zaman ne yaparım ben?  Vicdan azabıyla nasıl yaşarım? Yaşamın bir anlamı kalırmı? hayır hayır inanmıştır inanmasaydı söylerdi. Boşa kendimi kokutmaya gerek yok.

     Komidinin üzerine baktım tepsinin içinde şahane kahvaltı duruyordu. ne zaman kaldırmıştı, boş olan tepsiyle serumu falan çok şaşırdım. Gülerek tepsiyi önüme aldım.   yemeye başladım. Iıııımmmmııııhhh çok tatlı yaaa, uzun zamandır kahvaltı yapmıyordum. çok özlemişim.
Kahvaltım bitince, komidinin üzerine bıraktım tepsiyi.

Yavuz u düşünmeye başladım. Aslında oda haklıydı. Babasıydı sonuçta. Ama bu onun masum insanlara zarar verme yetkisini vermiyordu. Ben suçluydum. Haketmiştim bunları. Ona birşey demiyordum. Ama suçsuz yere zarar görmesini istemem kimsenin..

🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸
Birgün sonra...

     Yine defterimle kalemimi aldım elime. Saatlerce birşeyler karaladım. Burda kaldığım surece yaptığım tasarımlar, servet değerindeydi. Belki satabilirim bunları. belkide burdan hic cikamam bunlarda hicbir işe yaramaz. 

Saat baya ilerlemişti öğleni geçti ve karnım acıkmaya başladı. etrafıma baktığımda köşedeki poşet dikkatimi çekti. Hayır yaaa, alışmıştım dünden beri ev yemeğine. Hastayım ya, ondan bana iyi bakıyordu. Bu bakım sonamı erdi yani. O poşettekileri canım istemiyor.

       Kahvaltı tepsisine baktım, hala yenecek birşeyler kalmış, elimdeki defteri yatağın kenarına bıraktım, yataktan inip lavaboya doğru ilerledim, lavaboya girip işimi halledip, elimi yüzümü yıkadım.

odaya geri döndüm. Yatağa oturdum. tepsiyi önüme aldım. Dünden kalanları yemeye başladım. Bitince tepsiyi tekrar komidinin üzerine bıraktım. Kendimi yatağın başlığına doğru ipip yaslandım.
        Yine eskiler canlanmaya başlamıştı gözümde. Üniversite ikideyken, hayran olduğum bir çocuk vardı. pek kimseyle muhattap olmadığı için, onla konuşmaya cesaret edemedim.

Ama onu uzaktan seyretmek bile bana mutluluk veriyordu. Arkadaşlarım bilmezdi. Onlara hiç söylememiştim. Kızım kimseyi kabul etmiyorsun yanlız öleceksin derlerdi bana. Bilmezlerdiki benim istediğim çok başka birisiydi. Sırf o yüzden kimseyle sevgili olmamıştım.

Onunlada olmamıştım.
  Son senemde okuldan ayrılmıştı. Birdahada izine raslayamamıştım. O gittiğinde aylarca evden çıkmadım. Geceleri sürekli ağlardım. Zor alışmıştım onun yokluğuna. Kendime o kadar çok şaşırdım ki, gidişinden o kadar etkileneceğimi bilemezdim.

   Yine aynı şeyleri yaşamaktan, çok korkuyordum. Yavuz'a gittikte bağlanıyordum. imkânsız yasak, benim için asla olmayacak bir rüya gibi. sadece Yavuz la onun arasındaki benzerlik. ikisinede bakmak bile, bana yetiyor. sanırım imkânsızlara bağlanmayı seviyor benim kalbim.

    Saatlerce düşüncelerle boğuştum saat 19:23 havanın kararması na 37 dakka var. Yataktan inip, ayağa kalktım. Odanın içinde turlar atmaya başladım. Artık hava kararmaya başladı. Yatağa geçip, battaniyeyi üzerime çektim. Seviyordum. ışıkla karanlığın arasındaki savaşı. Bir süre izledim. Herşey görünmez olduğunda gözlerimi kapattıp, uyumaya çalışacaktım. Sonunda karanlık gücünü ortaya koyup, ışıkları yok etmişti...

🌸🌸🌸🌸🌸🌸

  bir türlü uykum gelmiyordu. yatakta dönmekten sıkıldım. saat 00:06 oooooofffff uyuyamıyorum.
    Bir saat daha döndükten sonra, sonunda uykuya daldım...

🌸🌸🌸🌸🌸

Sabah uyandığımda, aşırı terleşmiştim. Sabaha kadar kâbuslar rahat bırakmamıştı. Sürekli Sevda'nın çeşitli şekillerde öldüğünü görmüştüm. Yatakta doğrulup ayaklarımı aşşağa salkıttım. Güzelce bir gerildim. gözlerimi ovalayarak, lavaboya doğru ilerledim.
  Yüzümü yıkayıp, odaya geri döndüm.
   Yatağa doğru ilerleyip, yatağa geçip oturdum. Komidinin üzerinde tepsi yoktu yine poşet vardı. gözlerim poşete sabitlendi. Aslında poşete değil, içindeki gazateye. İçim korkuyla kaplandı. Nefesim kesildi hayır hayır, yapmamıştır değilmi?

O kadarını yapmamıştır? Yüzüme doğru akan ılık ılık yaşları yeni farkediyordum. Ne zaman ağlamaya başladım, bilmiyordum. Ellerim titreyerek gazeteyi aldım. Korkuyordum içine bakmaya. Sesli bir şekilde yutkunup gazeteyi açmaya başladım. ikinci sayfasını çevirince, gördüğüm haberle, gazete elimden düştü..

TUTSAK "Aşkın Esiri" (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin