❄GAMZE❄

505 27 60
                                    

Yaşadığımız olay aklımdan çıkmıyordu. Öğretmenimle el ele tutuştum. Hatırladıkca sanki boğazıma bir ağrı çöküyor gibi fakat kalbim ve midemdeki kelebek mezarlığı canlanıyor gibi. Mantıgım doğruları söylerken kalbim imkansızı haykırıyordu. Zaten kalp hep imkansızı istemez mi? Ama benim ki fazlasıyla imkansız...

Oturduğum koltukta hafif kımıldayarak gözlerimi halıya çevirdim. Halinin ucunda takip eden televizyon ünitesinin hemen yanında bir gitar var. Kahverenginde fazlasıyla güzel duruyor. Küçükken hep bir müzik aleti çakmak isterdim.
Ama hiç cesaret edememiştim. Yine hayellerimi bir kenara bırakıp,artık eve gitmem gerek fakat saat geç olmuştu. Korkut hocaya da diyemezdim ki beni bırakın diye adam gün boyu benle uğraşıp durmuştu. Birde eve bırakmasını isteyemezdim. Karşı koltukta oturan korkut hocaya gözlerimi çevirdim. Elindeki telefonla ilgileniyordu. Acaba hiç söylemeden sesizce çıksam mı? Ama burdan eve çok uzaktı. Kuruyan dudaklarımı yalayıp,konuştum.
"Ben artık gitsem iyi olacak zaten yeterince rahatsızlık verdim" Elindeki telefonu bırakıp,bana baktı. "bırakırım ben seni" deyip ayagiya kalktı. "Gerek yok ben giderim" tuhaf
Tuhaf bana baktı." Kurtlara yem olmazsan git" deyip odadan çıktı.
Bir anda bütün sinirlerim altüst oluyordu.Allahım bu adamın sevgilisine veya yoksa bile gelecekteki sevgilisine sabır versin.(!)Çantamı almak için korkut hocanın odasına girdim. Kahretsin!
Ellerimle yüzümü kapattım.

" Çok,çok  özür dilerim"

deyip arka arka gitmeye başladım. Adamı boxsiri ile gördüm. Rezilligin daniskası. Çok utanç verici. Salak gibi bende odaya niye giriyorsam.

"Ben bilmiyordum gerçekten özür dilerim"

ellerim hala yüzümde arka arka gidiyordum. Tam arkamı dönüp bu rezil andan kurtulmak isterken burnumu kapıya çaktım."Ahh!burnum" Ellerimi yüzümden çekip,burnumu okşadım.Yanımda hissetiğim gülme sesi ile acıdan kapanmış gözlerimi açtım. Gülerek bana bakıyordu. Üzerini giyinmişti,siyah bir tişört altına geçirdiği kot pantolonu ile yine farklı duruyordu. Şuan bütün acımı bütün yaşamsal faliyetlerimi yitirmiş gibi o sakalları arasındaki çıkıntıya odaklanmış gibi bakıyordum. O sakalları arasında gamzesine büyülenmiş gibi bakıyordum. Gülümsemesin bu kadar beni yerle eksen edeceğini tahmin etmiyordum.
Bir insana bu kadar gülmek yakışamaz. Babama dan sonra gülmek eylemi benim için gerçekleşmesi saçma gelen bir duygu haline gelmişti. Lakin şuan salak gibi sırıtmamdaki sebep neydi? Uzun süre ikimizde dakikalarca birbirimiz yüzünü incelemiştik.

Şuan yaptığın şeyin hem yasak hem günah olduğunun farkında mısın? Senin onun yüzüne değil gözlerine bakman dahi yasak bu ne cüret? O senden kaç yaş büyük biliyor musun? O senden daha iyilerine laik bunu biliyor musun? Üstelik sen onun sadece BASİT bir ogrencisin bence bunları bilsen iyi olur...

Yeter! Birisi şu beynimin içerisinde ki sesi sustursun. Dolmuş gözlerimi korkut hocadan çevirip,gözlerimi sıkıca kapatim. Sol yanağımdan akan göz yaşı korkut hocanın elinin üzerine düştü. Yerimden hızla haraket edip,çantamı alıp çıkarken sertçe koluna çarptım. Merdivenleri hızlı hızlı inmeye başladım. Artık nefes alacak halde değildim sert dış kapısını açıp,kendimi dışarıya atıp, derin derin nefes almaya başladım. Beynimin bana oynadığı bu büyük oyundan nasıl bu kadar etkilenmiştim? Ben böyle birisi değilim...

siyah arabasınına kalcami yasladım. Tek bir sokak lambasının aydinlatigi kapının önünde yere bakıyordum. Işığın altında büyük bir gölge oluştu. Gölgesindede mükemmeldi....

Gölgeden ne yaptığını anlayabiliyordum. Önce parmaklarını
Saçlarından özensizce geçirip,elini cebine attı. Ve sonra o gölge bana git gide yaklaştı. Korkut hoca telefonda birisi ile konuşuyordu. Arabasının kilidini açmasıyla o tuhaf ses çıktı. Ve öndeki ışıklar yanıp,söndü. Gözlerimin içerine baktı. Ruh hali ne kadar çabuk değişiyordu. Daha yeni ilk defa gördüğüm gulumsemesinden toz parçası dahi kalmayıp,yerini her zamanki çatık kaşları almıştı. "Gecsene" dercesine arabanın içini gözleriyle gösterdiği. Ikiletmeden dediğini yaptım. Bir an önce eve gidip,pijamalarımı giyip kafama yorganımı çekip,nefessiz kalana kadar çıkmak istemiyordum. Yol boyu telefonuyla konuştu. Aynı zamanda da tarif ettiğim evin yolunu
Dinliyordu. Evin sokağına girdigim zaman elindeki telefonu bıraktı.
"Burası!" Diyerek beyaz evin önünü gösterdim. Arabasını yavaşlatarak durdurdu. Yüzüne bakamadım...
"Teşekkür ederim" diyerek arabadan indim. Hiç bir şey demedi....

Her Şey Seninle Güzel  -ÖĞRETMENİM-Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon