❄KAZA❄

522 26 83
                                    

CeeReeN_07
Bu bölümü sana ithaf ediyorum.
Geçenki bölüm de soruyu ilk bilen
Cerendi...

Medya "Korkut hoca"

Son ders zilinin çalması ile eşyalarımı toparlayıp, kütüphanenin yolunu tuttum. Kütüphanenin önünde korkut hocayı bekledim. Bir iki dakika sonra karşıdan hızlı adımları ile bana yaklaştı. Icerisi tozdan görünmez haldeydi. Masaların üzerinde kitaplar onlarda aynı şekilde toz içindeydiler Korkut hoca elini masaya sürtmesi ile sinirle homurdandi. "Şuranın haline bak"
Pencereye yaklaşıp içeriye biraz hava
Girsin diye açtım. Bu dağınık yeri nasıl toparlayacaktık ki "Bir an önce başlasak iyi olacak" diye ceketini çıkarttı. Beyaz gömleğinin kol düğmelerini çözüp dizlerine kadar katladı. Bende çantamı bir kenara bıraktım. "Önce şu kitapları dizmekle başlayalım" dedi. Korkut hoca bir kenardan kitapları inceleyerek dizmeye başladı.

....

Yaklaşık bir saatir burada kitaplarla ilgileniyorduk. Son kitabına rafa koyacakken önceden okuduğum bir kitap olduğunu fark edince içerisindeki çok begendigim kelimeler
Gezindi. Hafiften sesli okudum.

Sana şiirler yazmak istiyorum ama ne yazarsam benden önce yazılmış gibi hissediyorum.
Sonra sana bakıyorum ve diyorum ki,
Benden önce tüm sözlerin üstünü çiz,
Hepsi senden önce sıradan insanların seni görmeden uydurdukları safsatalardı.

Arkamda hissetiğim boynumdan kulağıma doğru çizilen bir nefes Deniz kokan bir nefes...

Seni koklamayan ne bilsin ki cennet kokan yâri?
Seni benim gözümle görmeyen ne bilsin ki yokluğunda yaşayan kabir azabını?
Hepsi benim seni görmeden koklamadan önce yazılmış söylenmiş sözlerdi....

Devamını o getirdi. Kulağımda hissetiğim nefesi saçlarımın arasın da gezinmeye başladı. Ve bir noktada durdu. Derince bir nefes çekti...

Dünyanın en kokusu ne deseler hiç şüphesiz DENİZ derdim.

Aslında birazda istanbul gibi, bazen
Her şeyi içine alabilecek kadar hırçınca esen dalgaları,Bazen ise insanın baktığı zaman hayallere kapiltigi rengi, bazen ise sifiri karanlık üzerindeki yakomozla cam gibi.. Sabah bütün istanbulu o kokusu
Deniz kokusu ile doldurmasına ne demeli?

Istanbul gibisin bayım! Aşka doymayan istanbul! Ya senin sevgini çok görürse...

Belkide bu şekilde saatlerce durabilirim unuturum bütün gerçekleri unuturum bütün acimasizliklari belki biraz huzur ne bende yaşarım. Ama beynimin içerisinde kırmızı ışık gibi yanıp sönen o kelime her şeye engel oluyor.
YASAK...

Önünde hızlıca çekildim. O kadar çok yorulmuştum ki uykumda gelmişti ve ayrıca açtım. "Hocam çoğu şey bitti zaten artık gitsek mi?" Gözlerini bana çevirdi. "Gidelim" diyerek ceketini aldı bende çantamı aldım ben önde o arkada kapıya doğru ilerliyorduk. Elimi kapıya attığımda açılmadı. Bir kaç kere daha denedim ama yine açılmadı "Bu ka-"arka mı donmemle iki çift simsiyah gözle göz göze geldim. Aramızda milim ler vardı. Burunlarimiz ucu birbirine değiyordu. Biraz daha yaklaşsam dudaklarimiz buluşacaktı. Yüzüm alev misali yanıyordu. Hiç bu kadar yakından gözlerine bakmamıştım.
Çekinerek geriye ilerledim.Boğazımı temizleyip konuştum. "Şe-Şey kapı açılmıyor" Birde kekeledim mi? Önüme gelip kapıyı açmayı denedi ama açılmadı."Burda kaldık!"
Gözlerimi arıyarak baktım."ne?"
"Evet burda kaldık" bir orda bir burda volta atmaya başladım. "Annem çok merak eder ve kızar"
"Ara de!" Tuhaf tuhaf korkut hocaya baktım. "Ne diyeyim anne biz edebiyat hocamla kütüphanede kaldık. Haberin olsun mu diyeyim?"
"Aynen öyle keçi!"
Kapını önüne gelerek sertce vurmaya başladım. Ama duyan yok!!!
Sinirle çıkan sesimle konuştum.
"Ya ben burda kalmak istemiyorum ya!"
"Keçilik yapmada otur suraya!"

Her Şey Seninle Güzel  -ÖĞRETMENİM-Where stories live. Discover now