Çalkantı

Uzun bir süre Paris'te yaşadım. Aslında Amerikalıydım ama Paris içimi neşeyle dolduruyordu. Bu yüzden neredeyse  dört senedir oradaydım. İnsanlarına alışmıştım. Hep birbirine gülümseyen yüzler, pahalı parfüm kokan kadınlar, sokak şarkıcıları ve erkeklerin komik çapkınlıkları.

Bunları ne kadar sevsem de asıl nedenim işimdi. Mücevher Tasarımcısı olarak Paris'te mükemmel bir başarı yakalamıştım. Ailemin zengin olması ve beni desteklemesi yükselmemi daha da kolaylaştırmıştı, tabi ki. Babam ultra zengin iş adamlarındandı ve annemde arkasında ki güçlü kadındı. Yirmi yaşında bu işe merak saldığımda, tamamen arkamda olduklarını söylediler ve gerçekten de öyle oldu. Eğitimler aldım ve çizimlerimi güçlendirdim. Bir buçuk sene sonra, küçük bir koleksiyon tasarladım ve satışa sundum. Amerika'da fazla rağbet görmese de Paris'te adım çok duyulmuştu. Bunun nedeni, Paris'te ki kadınların daha çok gösteriş meraklısı olmasıydı. Bazı kadınlar yeni tasarımcıları havada kapıyordu. Bana da birisinin özel tasarımcısı olmam için teklif gelmişti ama reddetmiştim. Hedefim daha büyüktü.

Bir süre Paris'e yerleştim. Belki de işin anahtarı buydu. Tasarımcılar Paris'te üne kavuşur, Amerikalılar Paris'te rağbet gören mücevher için kapışırdı.

İlk iki sene fazla yükselmediysem de, gerçekten iyi işlere imza atmıştım. Müşterilerim kapıda bekliyor, aklından geçen şeyleri bana anlatıyorlardı. Bense onların hayalini gerçeğe çeviriyordum. 

Anladım ki bu şekilde yükselsem de asla en iyilerin arasına giremezdim. Bu yüzden işi bıraktım ve bir sene hiç durmadan yeni mucevherler tasarladım. Ateşle suyun, siyahla beyazın zıtlıklarını işledim. Bunun gibi bir sürü özel şeyler yaptım ve sergi açtım. Günden güne daha fazla kişi gelirken, doğru yolda olduğumu biliyordum.

Ve, şimdi. Dünyaca en ünlü Tasarımcılardan olan Laura Waller'ım. 

Ve en iyilerden olduktan sonraki hedefimi gerçekleştirmek için Amerika'ya geri dönüyorum. Geliyorum, Mücevher Prensi. Geliyorum, Henry McHallery.

Seni tahtından etmek ve Mücevher Prensesi olmak için geliyorum. Umarım kıçın tahta fazla alışmamıştır, Prens.