0.1 ~ Hediye🎁

7.9K 349 141
                                    

Biraz uzun bir önsöz olacak ama okursanız sevinirim. Bu textingi yazmaya başladığımda sanırım lise ikideydim. Lise üçe kadar falan yazdım yanlış hatırlamıyorsam. Çok acemiydim yolun başındaydım. Bu yüzden bir sürü hatam var. En büyük hatam ise bir final yazmamam yarım bırakmam. Kuzenlerimin ve aradan geçen zamana rağmen gelen yorumların hatırına kitabı yeniden ele almaya karar verdim. Temelini bozmadan üzerinden düzeltmeler yaparak güzel bir son yazacağım. Umarım yeniden güzelce okur ve bu yarım kalan hikayeyi beraber tamamlarız. 

İyi okumalar <3

Medya: Ed Sheeran - Thinking Out Loud

***********************************************************************************************

Okulun başlamasının üzerinden üç hafta geçmişti ve her gün okula uçarak gelen ben, bu sabah kafamı toparlayamıyordum. Evet, evet, yanlış duymadınız. Okula uçarak geliyorum. Sizin de böyle güzel böyle manyak arkadaşlarınız olsa siz de okuldan kaçmazsınız. Ya da belki kaçarsınız da sadece ben böyle tuhafımdır. Zaten ben ne zaman normal oldum ki?

"Kızım uyanamadın mı sen, bu ne hal?"

Zehra'nın kızıl saçlarını savura savura çemkirmesi üzerine dikkatimi ona verdim.

"Zehra bi' dur gülüm ya. Zaten sabah Kibariye'nin 'kaynana' şarkısıyla harmanlanmışım. Ağzıma dolandı şarkı. Ben de ağzıma dolayacak başka şarkı arıyorum."

Omzumdan düşen gri şalımı hızlıca geriye attım ve arkadaş grubumla kıyafet kontrolü için aşağı inmeye başladım.

"Yine mi servisçinizin şarkılarıyla beynin sulandı? Sancak söyle, Sancak. İyi gelir."

Zehra'nın yine Sancak damarı tutmuştu anlaşılan.

Yavaş yavaş kendime gelirken bahçede sıra olmuş, rahat-hazır oldan sonra sırayla içeri geçmeye başlamıştık. Yaklaşık on öğretmenin kontrolünden geçtikten sonra sınıfa varmıştık. Öğrenci değildik de sanki mal kaçıran serserilerdik. Ne gerek vardı bu kadar sıkı denetime anlayamıyorum. Her zaman ki gıybetlerimizle yürürken önüme bakmıyor, ayaklarımın ezberlediği yolu yürümesine izin veriyordum. Sıramın önüne geldiğimde Eda'nın sesini duydum.

"Kız yine mi hediye aldınız Alina'ya?"

Bu ne saçmalıyor dercesine bakarken yanında Nurdan ile sırama doğru yürümeye başladılar. Bu nasıl bir tepkiydi? Sanki bana her gün hediye alınıyordu. Altı üstü geçen gün kızlar kutlayamadığımız doğum günüm için ufak bir hediye almışlardı.

Onların bu tepkisine şaşırmayı bırakıp ben de merakla sırama döndüğümde kahverengi tahta masanın üzerinde siyah, üzerinde beyaz puantiyeler olan küçük kare bir kutu gördüm. Meraklı birkaç kız çaktırmadan(!) sıramızın çevresinde dolanırken ben direk gözlerimi bizim kızlara diktim.

"Kim aldı bunu?"

Gözlerim hepsinin üzerinde dolaşırken yüzlerindeki şaşkın ifade beni de şaşırttı.

"Ben paramı sana hediye almaya mı harcayacağım? Aç da bakalım kim almış, ne almış?"

Meral'in haklı isyanı ile kendime gelsem de yine de bu kutunun bizim kızlardan birine ait olduğunu biliyordum. Onlardan başka kim niye bana hediye alsındı ki?

Kutunun tam tamına benim oturduğum kısma koyulmasına rağmen sırayı paylaştığım Senem'e döndüm.

"Madem bu kutuyu siz almadınız, o zaman bu kutu sana ait Senem." 

"Ben ne alaka oğlum? Senin sırana koymuşlar işte."

"Kızım bana kim hediye alır gözünü seveyim. Biri beni trollüyor işte. Ben açmam bu kutuyu."

Yanımda duran Eda hevesle öne atıldı.

"Ben açarım."

Omuzlarımı silkip sırama oturdum ve Eda'nın kutuyu açmasını bekledim. Açılan kapağın ardından gözüme siyah bir kulaklık gözüktü. Kulaklık!

"Bu sefer eminim. Sizden biri aldı. Üç haftadır her dakika başı bozulan kulaklığımla dert yandım size. Hanginiz aldı bunu?"

Kendimce o kadar haklıydım ki. Kulaklık diye ağlanıp durduğumu bir onlar biliyordu. 

"Ya biz almadık diyorum. Nesini anlamıyorsun kızım? Ay, kim aldı acaba!"

Yerinde heyecanla zıplayan Zehra'ya gözlerimi devirip tekrar kutuya bakmaya başladım. Bunlar yine bana her zaman ki şakalarından yapıyorlardı ama bu sefer uğraşamayacaktım.

"Peki, öyle olsun." diyerek kutumu sıranın alt gözüne koyup telefonumu çıkardım ve interneti açtım. Onlarla hediyeyi kendilerinin aldığını itiraf etmeden konuşmayacaktım onlarla.

İnternetimin açılmasıyla gelen bildirimlerden gereksizleri eliyordum ki whatsapp'tan gelen bildirimlere tıkladığımda bilmediğim bir numaradan gelen mesajı açıp okumaya başladım.

054* *** ****: Umarım hediyemi beğenirsin. Kutudaki mp3'deki şarkılar benden sana hediye olsun. Bir çoğunu biliyorsun, bir kısmı ise hiç duymadığın şarkılar. Şarkıları duyup duymaman önemli değil, önemli olan o şarkıların, sana hiç duymadığın, duyamadığın hislerimi anlatacak olmaları.

054* *** ****: Dipnot: Şarkıları hemen dinlemeye başlama olur mu? Önce sana sunmak istediğim bir teklifim var. Tabi beni engellemezsen 😌

Bay Bilinmeyen #TextingWhere stories live. Discover now