0.7

4.5K 261 62
                                    

"Annene mi anlattın?"

"E yuh!"

Kızların, olayları anneme söylemem konusunda verdiği tepkilere gülmeden edemedim.

"Ya siz benim annemi bilmiyor musunuz? "

"Haklı. Kadın bizden biri." dedi Zehra.

"Ama mesajları okutmadım. O da okuyacağım diye tutturmadı zaten. Siz de okumadınız ya lan. Sıra olmadan başlayın bari."

Dememle Senem'in elimden telefonu kapması bir oldu. Onlar hızlı hızlı mesajları okurken ben de biraz etrafa bakındım. Kim olabilirdi? Sürekli yakınımda olan birisi olmalıydı. Ama o zaman farketmez miydim? Anlamaz mıydım bana ilgisi olduğunu? Bu sonuca varmak beni mesajların sahibine karşı güvensiz duruma getiriyordu. Gerçekten dalga geçmek isteyen biri olabilir miydi?

Ama neden benimle dalga geçsinler ya da benimle dalga geçmek için neden bu kadar efor sarf etsinler ki? Bu işte bir bit yeniği var sanki ama hadi neyse. Bugünlük bu konuda düşünmek yeter. Beyin hücrelerime de yazık artık. Kime güveneceğini bilemediğinden herkesi yüzlerce güven testine tutuyor e haliyle yoruluyordu nacizane beynim.

Sıraya girmemizi söyleyen zil tüm okulda yankılanırken Senem elindeki telefonu, "Vay be," diyerek bana uzattı. "Seni de everecez sonunda."

"Yuh be," dedim sıra olmak için ön bahçeye adımlarken. "Daha çocuğu görmedik, tanımadık. Siz de beni satmaya meraklıymışsınız. "

"Şaka yapıyorum be. Ben seni öyle hemen verir miyim iki güzel laf söyledi diye?"

"Aferin. Sahip çıkın bana. Bak sonra ne olduğu belirsiz kurtlar üşüşüyor başıma."

Lafım üzerine gülüşmeye başlayan arkadaşlarıma eşlik ederken bir yandan da gözlerimi etrafta gezindirmekten de geri durmuyordum. Kimsin sen Bay Bilinmeyen?

Bay Bilinmeyen #TextingWhere stories live. Discover now