Tufan SAMYELİ geri dönüyor

11.8K 468 35
                                    

Medya: Gamze ve Ayaz

Arkadaşlar yanımızda olan herkese çok teşekkür ederiz. Varlıklarının her zerresini hissettirenler var. Onlara gerçekten çok teşekkür ederiz

Keyifli okumalar:):):)))

Rüzgar'dan...

Elimin altında Yavuz... Karşımda babam... Kendime gelmek istiyorrum fakat mümkün olmuyordu. Daha geçen hafta toprağa verdiğim babam. Şimdi karşımdaydı. Nasıl olur bu demiyorum. Çünkü 18 yaşımda da olsam nice şeyler görmüştüm.

Yavuz'u depomuza götürürlerken bile hareket edemedim. Şimdi babam bana bakıyordu. Ve... Arkasında Arel... Evet mafya olmak için küçüktüm ama salak değildim. Babam bize herkese oyun oynamıştı. Ve anladığım kadarıyla Arel'lerle işbirliği yapmıştı ama neden?

" Sen, sen nasıl böyle bir şey yaparsın? Ha?! Hiç mi bizi düşünmedin " diye bağırdığımda

" Kızım bir sakin ol. Sana her şeyi anlatacağız " dediğinde kaşlarımı çattım

" Neyi anlatacaksın? Bize nasıl oyun oynadığını mı? Tam bir hafta boyunca nasıl tükendiğimizi mi? Yoksa geride bıraktığın iki çocuğunu mu? Ha?! Hangisi?! "

diye bağırmama devam ederken koluma dokunan elle refleks olarak  ve sinirlenerek kolumu çektim ardından beni tutan kişiye yumruğumu geçirdim. Tabi bunun Arel olduğunu tahmin edemezdim ama o bu yumruğu fazlasıyla haketmişti. Bir hafta boyunca gözümün içine baka baka alay eder gibi acımı paylaşmıştı (!). Yazık gerçekten yazık. İkinci defa daua güvenimi kırdığı için onu alkışlamak istiyordum. Hoş o bundan da anlamaz ya... Neyse...

" depoya gidelim her şeyi anlatacağım " dediğinde çatık kaşlarım ve ben bulunduğumuz ortamı terk ettik.

Depoya geldiğimizde Sare ÇİSE halâ yerindeydi. Yalnız yanına Kaya ÇİSE de eklenmişti. Korumalara dönüp

" Nasıl etkisiz hâle getirdiniz ÇİSE'yi? " diye sorduğumda Kerem; - benim ve babamın sağ kolu olur kendisi -

" Siz ' güvenlik önlemlerini on kat artırın ' deyince dediğinizin iki katını getirdim. Bazıları yabancı. E hâl böyle olunca Kaya ÇİSE' yi  ve yanında getirdiği adamları kolayca etkisiz hâle getirebildik" dediğinde

" Güzel bır kıyağı hakettiniz. Yarın aslanları topla " dedim.

" Tamam Rüzgar Hanım " dedi ve yerine geçti. Gözlerim babamı bulduğunda bana gururla bakıyordu. Başka zaman olsa bu bakışları mutlu olmama neden olurdu ama şimdi... Kalbim çok kırıktı.

Babam rehinelere dönüp

" Kimin için çalışıyorsunuz? " diye soğukkanlılıkla konuşunca hiçbirinden ses çıkmadı. Zaten beklemezdim de. Üstüme örtülen mont ile kafamı Arel'e çevirdim. Güya beni düşünüyordu. Ama bunlara karnım bayâ bayâ toktu. Babam

" Kerem! Kaya ÇİSE'nin oğlunu getirin!" dediğinde Sare ve Kaya aynı anda

" Hayır!" diye bağırdılar. Kerem ise sadece babama bakıyordu.

" Evet Kaya, ya bu işin arkasında hangi kendini bilmez it yatıyorsa söyle ya da oğlunun cesedi buraya getirilir " dediğinde

" Bilmiyorum. Yemin ederim bilmiyorum! Ben sadece Yavuz'un seni öldürteceğini biliyordum. Yemin başka bilgim yok ne olur ona bir şey yapmayın, " dedi. Doğruyu söylüyordu. Babam da bunu anlamış olacak ki

" Tamam Kerem. Şimdilik bir yere gitmene gerek yok. " dedi ve Kaya'yı rahatlatmış oldu.

" Evet Yavuz ya açıkla ya da ben başlayayım" dediğinde; Yavuz

" Ben ÇİSE değilim SAMYELİ! Beni tehditlerinle korkutamazsın! " dedi ve nefretle babama bakmaya devam etti. Babam sakin adamdı ama yeterki damarına basmaya görsün kıyamet koparırdı. Ama daha sinirlenmemişti bunu hissediyordum.

" İlhan! " diye bağırınca koşarak yanına geldi. İlhan bizim hackerimizdi. Bu yüzden kim ne yapmış, nerede, kiminle, ne zaman her şeyi bulup babama bildirirdi.

İlhan elindeki bilgisayarla babamın emrini bekliyordu.

" Sence İlhan kim Yavuz? Daha doğrusu sence ne yapacak? " dediğinde Yavuz

" Sen git gide inine çekilmiş aslana dönmüşsün. Ne oldu? Dişi aslanın hakimiyeti eline mi aldı?" deyip pis pis güldü. Bu adam o kadar namusuzdu ki başkasının namusuna dil uzatan cinstendi. Bu sözlerinin üzerine babam okkalı bir yumruğu suratına geçirdi. Durmadı. Bu sefer de sandalyeyi alıp kafasına vurup parçaladı. Tabi Yavuz buna dayanmadı ve bayıldı. Konuşturmayı sonraya erteledi ve eve gitmek için arabaya bindi.

Sinirliydim. Madem şu itleri konuşturamıyorduk o zaman ben de sinirimi - bana kalsa Yavuz'u çok güzel öttürürüm- kafes dövüşlerinde çıkarırdım. Bunun için Hakan'ı aradım

" Hakan, neredesin? " dediğimde

" Yeraltındayım. Ne oldu? ' dedi.

" Bana birkaç dövüş ayarla " dediğimde

" Bir de değil birkaç? Kızım kime sinirlendin gene? " dediğinde

" Sonra Hakan sonra " dedim ve kapattım.

Gazı kökleyerek bizimkilerin arabasını solladım ve  arabayı direkt YERALTI KAFESİ' ne sürdüm. Hazırlandıktan sonra tam Hakan'ın yanına gidiyordum ki birisi beni durdurana kadar. Karşımda Arel'i görünce kaşlarımı çattım.

" Kafesi benimle yapacaksın SAMYELİ " dedi. Hadi ya! Sanırım dayak yemek hobisi olmuş. Hiçbir zaman ayağıma gelenleri geri çevirmediğim gibi şimdi de çevirmeyecektim.

" Tamam. Zaten onca yaptıklarından sonra kafes şart oldu. " dedim ve ringe yürümeye başladım. Arel'le yerimizi aldıktan ve hazır olduktan sonra dövüşmeye başladık. Ona çok sinirliydim. Canı yansın istiyordum. Benim canımı nasıl yaktıysa o da yansın istiyordum. Yumruk atıyormuş gibi yapıp tekmeyi karın boşluğuna geçirdim. Bu hareketimi beklemese de yine de çok hızlı toparlandı ve atağa geçti. Ben her atak yapışımda beni durduruyor ama o hiç saldırmıyordu. Sadece beni engellemeye çalışıyordu.

" Ne yaptığını zannediyorsun?! Adam gibi dövüşeceksen dövüş ya da siktir git! " dedim.

" Küfür etmen beni çok etkiliyor. Çok seksi oluyorsun" dedi. Ne dediğinin farkında mıydı? Bunca şeye rağmen halâ nasıl onu sevebiliyordum aklım almıyordu.

" Sapıklaşma" dedim ve tekrar yumruk hamlesi yaptım. Elimi tuttu ve ters çevirip elimi sırtıma beni de kendisine yasladı.

" Sen böyle asi kısrak gibi salınınca seni öpesim geliyor " dedi ve beni herkesin içinde öptü. Bu duyduğum alkış tufanı mıydı? Neden gözlerimi açamıyordum. Yavaşça benden ayrıldı ve

" Bu planı yapmak çok zordu ama mecburduk. Büyük düşman ortaya çıkana kadar. Baban da annenin hamile olduğunu öğrenince planı umuramadı ve plan da bozuldu." dediğinde

" Ne yani babam çocuğu olacağını öğrendiği için mi? Ah inanamıyorum" dedim ve kollarınım arasından çıktım. Babama bir kez daha kırıldım. Ne yani benim hiç mi değerim yoktu?...

SEVGİLİ ÖĞRETMENİMWhere stories live. Discover now