166.Bölüm

8.2K 777 43
                                    


Ned Normanın ve diğerlerinin defalarca teşekkürünü aldıktan sonra bulut şehrinden ayrıldı, Kan Şehrine doğru hareket ederken yüzünde bir gülümseme vardı, her şeye rağmen yıllar sonra onun için en değerli kişiyi görecekti. 

Kan Şehrine yaklaşırken havayı bir duman kapladı, Nedin ifadesi bir anda değişti ve bütün hızıyla hareket etmeye başladı, diğerleri aynı hızda onu takip ederken hepsi durumun farkındaydı. Havada ki duman bir yangından yükseliyordu ve yangın Kan Şehrine doğru yoğunlaşıyordu. 

Ned ve diğerleri anında Kan Şehrinin yandığını fark etmişti ve bir kaç kilometre ileriye bile giden bu derece yoğun bir duman kesinlikle basit bir yıkımı anlatmıyordu. Ned ve diğerleri kısa süre sonra Kan Şehrinin içine girdiklerinde Ned 9.Seviye Rüzgar Büyüsü kullanarak bütün dumanı dağıttı ve duman dağıldıktan sonra Kan Şehrinin silüeti ortaya çıktı, Nedin gözleri dehşetle açıldı.

Yüz binlerce insan, ev ve her şey tamamen yok olmuştu, her yer kömürleşmiş cesetler ve kalıntılarla doluydu. Nedin gözleri tek bir noktaya odaklandı. Uzakta duran Kan Malikanesinin olduğu noktaya doğru hareket etti, Kan Sömüreni çekmiş ve saldırıya hazırlanmıştı. Kan Malikanesinin önüne geldiğinde dehşeti daha da büyüdü, yerde yüzlerce Kan Klanının cübbesini taşıyan kişi vardı. Ned hepsine bakarken kalbinin sızladığını hissetti, Kan Klanı saldırı almıştı ve herkes ölmüştü. Ned klanın içine hızla daldı, kapının hemen yanında yıllarca klanın kahyalığını yapmış kişinin iki parçaya ayrılmış cesedi vardı. Ned onu gördüğü anda gözleri doldu, bir defa daha ölüm onun sevdiklerini yakalamıştı.

Hemen aklına büyük babası geldi, bir adım daha gittikten sonra duvarda ki görüntü ile neredeyse aklını kaybediyordu. Klanın emektar hizmetçisi acımasızca duvara çivilenmişti. Bağırsakları deşilmiş gözleri oyulmuştu, Ned ona bakarken kusma dürtüsünü zor zaptetti, tanıdığı birisinin böyle öldürülmesi kalbini ezip geçmişti. 

Ned telaşla Büyük Babasının odasına koştu, Bir anda bedeni taş kesildi, olduğu yerde dona kaldı, büyük babası yerde duruyordu, sırtına bir kılıç saplanmış uzun sakalları kanla ıslanmıştı. Cübbesinin üstünde ki Kan Klanı sembolü kılıçla delinmişti fakat asıl dehşet verici olan büyük babasının ölmek üzere olması değil onun başında duran kişiydi.

'Baba...' dedi Ned titrek bir sesle, 35 yaşlarında bir adam Yip Kanın önünde acımasız bir ifadeyle duruyordu, gözlerinde merhametten eser yoktu, yüzünde keyif alan bir gülümseme vardı.

'Demek sonunda geldin.' dedi tıslayan bir sesle, sesinde en ufak bir samimiyet belirtisi yoktu.

Yip başını yavaşça Nede doğru çevirirken,

'Kaç Ned, Kaç.' diyebildi.

'KES SESİNİ!' dediği anda Nedin babası kılıcı sırtından çektiği anda kendi öz babasının başına sapladı, Yip Kanın başı bir anda param parça oldu, Ned gördüğü sahne ile bir anda ayaklarının bağı çözüldü. 

Büyük Babası ölmüştü, Önce Nina ve Şimdi büyük babası ölmüştü üstelik hepsi kendi öz babası tarafından öldürülmüştü. Ned bu acıya katlanmakta zorlanıyordu, 

'Küçük Ned, demek sonunda bu yaşlı ihtiyarı görmeye geldin ha. Geç kaldın!' dedi acımasız bir ifade ile,

Ned sadece tek bir cümle söyleyebilmiş ti ,

'Neden ? Neden Annemi ve büyük babamı öldürdün. Onlar senin karın ve baban değil miydi ? Neden kendi kanından olanları katlediyorsun?'

Babasının gözleri keskinleşti ve kısıldı, sanki oğluna değil en büyük düşmanına bakıyor gibiydi. 

'Aile mi ? Kan bağı mı ? Bunların hiç birisinin önemi yok. Aptal HAN Kan benim yerime seni seçti, Kan Klanında sadece güçlü iradeye sahip olanın sen olduğunu mu sandın ? Hayır o kişi bendim! Han önce beni seçmek istedi fakat sonra beni red etti, beni aşağıladı ve küçük gördü. Sonra ne yaptı ? Gidip o gücü sana verdi fakat şikayet etmeyeceğim. O böyle yapmasaydı ben asla Hırsız Yeteneğine sahip olduğumu keşfedemezdim. Şimdi onun 100.000 Yaşında ulaştığı noktaya ben ulaştım. Önce Kan Klanını ayaklarım altında ezeceğim ve sonra kendi ismimi verdiğim klanımı kuracağım.' dedi. Gözlerinde ki vahşi canavar bakışları Nedin bakarken içinin param parça olmasına sebep oluyordu. Kan Kudretinin söylediği şeylerin ne kadar doğru olduğunu anladı. Babası ölmüş ve yerine bam başka birisi gelmişti. 

'Annem ve Büyük Babamı bu yüzden mi öldürdün ? Han seni değil de beni seçti diye mi ?'

Ned öfkeli bir tonda sordu,

'O piç kurusu önce bana güç vereceğini söyledi sonra da yeterli İrademin olmadığını ve Klanı yüceltmeyeceğimi söyleyerek geri çevirdi. Annen e gelince, Helenin hiç bir değeri yoktu, onunla ilk günden beri evlenmemin tek amacı o büyük klanının sınırsız kaynaklarından faydalana bilmekti ve başarılı da oldum. Heleni Hanı diriltmek için yol aratırken bende klanından defalarca destek alarak güçlendim ve Aziz olduktan sonra HIRSIZ yeteneğini uyandırdım. Helen benden şüphelenene başlayana kadar her şey yolundaydı. Klanından gelen kişiler benim tarafımdan öldürülüp güçleri alınmaya başlayınca Helen bir gariplik olduğunu anladı ve bende ona Hanın mührünü bozma yöntemini bulması için ip uçları bırakarak dikkatini dağıttım fakat o yine de beni keşfetti, eğer onu yok etmeseydim klanı beni öldürecekti . Ama ben başarılı oldum ve gün geldiğinde klanını da yok edip güçlerini alacağım!.

 Yip'e gelince, hayatı boyunca zayıf birisi olarak yaşadı, en az eski klan lideri Jako kadar merhametli ve saftı. Jako klan hazinesi Kan Kudretini Daryusa vererek klanı zayıflattı ve Yip de zayıflığı ile çöküşe sürükledi. Kan Klanı artık yok olmak zorunda ki küllerinden yeniden dirile bilsin. Han bunu yapma görevini sana verdi fakat bunu yapacak olan benim. Klanı yok edecek ve kendi klanımı kuracağım! SEN İSE BENİM ELLERİMDE ÖLECEKSİN!

AMA ÖNCE SÖYLE BASTON NERDE!'

Ned babasının anlattıkları ile dehşete kapılmıştı, bir insanın kendi ailesine bu kadar acımasız olabileceğini düşünmemişti fakat her şeyin doğru olduğunu kendi gözleriyle görmüş,kulaklarıyla duymuştu. Babasının karşı konulamaz baskısı üstüne çökmüştü hareket edemiyor hatta neredeyse nefes bile alamıyordu. Hizmetçilerinin durumu ise ondan farklı değildi.

'BİR DEFA DAHA SORACAĞIM YİPİN BASTONU NEREDE ?'

'Baston mu ?' dedi Ned zorlukla, Büyük babasını öldürmüş olmasına rağmen hala onun hatırasını istiyordu.

'Baston nerede ? Söyle yoksa arkadaşlarını öldürmeye başlarım!'

'BİLMİYORUM!'

'BİLMİYOR MUSUN ? YALAN SÖYLÜYORSUN.! O BASTON HANIN MÜHRÜNÜ BOZMAK İÇİN GEREKLİ METARYALLERDEN BİRİSİ ONU YOK ETMEDİĞİM SÜRECE ASLA TAM ANLAMIYLA BAŞARILI OLAMAM.'

Ned bir defa daha şok oldu, Büyük Babasının onu eğitime yollamak için sattığı bastonun aslında böyle bir şey olmasını beklemiyordu.

'DEMEK SÖYLEMEYECEKSİN! O ZAMAN HÜKÜMDAR OLMANIN BİR FAYDASINI SANA ANLATIYIM! İSTEDİĞİM ZAMAN ZİHNİNDE Kİ HER ŞEYİ SÖKÜP ALABİLİRİM. ZATEN SENİ ÖLDÜRECEKTİM BU YÜZDEN BÖYLE ÖLMEN DAHA FAYDALI OLUR VE SENDEN SONRA DA O VELETLERİ ÖLDÜRECEĞİM!' dedi. Bir adım ileriye attığı anda bakışları döndü, büyük bir güç patlaması hissetti ve yüzü çirkinleşti,

'LANET OLSUN BENİ BULDULAR!' dedi. Nedin yüzüne baktı ve ,

'Bir süre daha yaşamana izin vereceğim ama mutlaka geri dönüp o bastonun yerini zihninden alacağım.' dedi. Ardından Yip Kanın başına sapladığı kılıcı çektiği gibi yok oldu, Ned baskıdan aynı anda kurtuldu ve derin bir nefes aldı, ardından büyük babasına doğru emekleyerek gitti, 

'BÜYÜK BABA!' dedi fakat Yipin başı çoktan parçalanmış ve nefesi kesilmişti. Çoktan öldüğü anlaşılıyordu. Ned göz yaşlarına boğulmak üzereyken kendisini tuttu,

'AĞLAMAYACAĞIM! ARTIK AĞLAMAYACAĞIM. ACIN KALBİMİ PARAM PARÇA ETSE DE BABAM ANNEMİ VE SENİ ÖLDÜRMÜŞ OLSA DA AĞLAMAYACAĞIM. BU GÜNDEN SONRA İNTİKAMINIZ İÇİN YAŞAYACAK VE İNTİKAMINIZI ALANA KADAR DURMAYACAĞIM!' dedi öfkeli bir tonda.

Nedin bedeni öfkeyle titriyordu, babasının yaptıkları bedenine sığmıyor taşıyordu ve o anda bir ses zihninde çınladı.

'NED!' Ned hemen başını çevirdi fakat etrafında kimse yoktu,

'KİMSİN!'

'BEN KURUCU ATAN HAN KAN! MALİKANENİN DOĞU KANADINDA BÜYÜ FORMASYONLARIYLA GİZLENMİŞ BİR SIĞINAK VAR. ORAYI BUL!' 

ASDWhere stories live. Discover now