2- R-GUAN

361 52 32
                                    

Asım Kanoğlu Roni tam da dükkanın kapısına kilit vurmak üzereyken girdi içeri. Üzerine tam oturmuş takım elbisesi ve içine giydiği dik yakalı gömleğiyle her zamanki gibi göz alıcıydı.

Arkasında fedaisi Cengiz ve gerekli zamanlarda pis işleri için kullandığı 3 adamı daha vardı.

Roni 'ye "Bize masa aç." dedi düzgün bir telaffuzla.

Roni kime itiraz edip kimi buyur edeceğini bilecek kadar akıllı ve canını seven bir adamdı.

"Buyur Beyim." dedi abartılı hareketlerle ve eğilerek en güzel masasını gösterdi. "Her zamankinden değil mi?"

Asım sadece baş sallamakla yetindi. Adamları kendi siparişlerini verirken üzerinde bayrak kabartması olan telefonuna gömülmüştü bile.

Henüz 29 yaşında olmasına rağmen bulaşmadığı suç kalmamıştı Asım'ın.

Dönemin siyasi bağlantıları güçlü bir mafyasının yanında girmişti bu hayata. Sokakta 1 e alıp 10 a verdiği mendilleri satarken ,yağmurdan sakınmak için sığındığı bir köşede beklediği sırada önünde siyah upuzun bir araba durmuştu.

Hemen koşup mendil ister misiniz diye sormuştu içini göremediği cama doğru. Ön taraftaki siyah cam gıcırdayarak yarıya kadar açılmış ve ardından 3 işareti yapan bir el uzanmıştı ona doğru.

Asım vermeden önce ;kuru yer kalmamasına rağmen faydası olacakmış gibi üzerine silmişti ıslak mendilleri.

Yüzünü görememişti onları alan kişinin ama arabanın çok pahalı olduğu belliydi. Belki adam ona büyük bir para verir ,üstü kalsın derdi. Çok az da olsa öyle insanlar çıkıyordu karşısına. Beklenti ile dururken camın tıpkı açıldığı gibi gıcırdayarak kapanması ile şaşırmıştı Asım.

O fazladan para hayalleri kurarken adamlar ona hiç bir şey vermeden uzaklaşıyordu. Öfkeyle bağırmıştı arkalarından. Sokakta öğrendiği tüm küfürleri duymayacaklarını bilse de sıralamış ardından hırsını alamayıp onu dolandırmaya kalan insanlarla dolu o siyah uzun arabayı kovalamaya başlamıştı.

Sabahtan beri ağzına doğru dürüst bir şey girmemişti .Yağmur hiç dinmeyecekmiş gibi yağıyordu ve Asım hakkının peşinden koşuyordu küçük bedenine büyük gelen büyük nefretiyle.

Araba bir ara yavaşlar gibi olduğunda önce parasını vereceklerini umarak sevinmiş ardından başını derde soktuğunu fark edip duraksamıştı. Kaçmayı kendine yediremeyecek kadar cesurdu ancak yeni bir hamle yapmaya yeltenmeyecek kadar da akıllı.

Siyah araba usul usul geri geldi ve tam da Asım'ın önünde durdu o gün. Bu kez açılan arka camdı. İri üzerinde kalın tüyler bulunan bir el uzandı dışarı. Parmaklarının arasında erguvan rengi bir kart ve Asım'ın 1 hafta çalışmamasını sağlayacak miktarda para vardı.

Asım ona uzatılanları aldı. Aynı anda ağlayan bir kadın sesi duydu arabadan. Cam yeniden kapandığında heyecandan ve soğuktan dişleri birbirine vurur haldeydi. Araba gözden kaybolduğunda bile orada dikilmeye devam etti.

Özhan Sungur yazıyordu erguvan rengi kartın üstünde. Bir de telefon numarası.Ne iş yaptığı ya da kim olduğuna dair başka bir işaret yoktu. Üzerine düşen damlaları ceketinin iç tarafına sildi ve kartı cebine yerleştirip sığınağına gitti.

Evi yoktu Asım'ın. Bildiği kadarıyla kimsesi de. Belleğindeki ilk anılar sonradan kimsesizler yurdu olduğunu öğrendiği kalabalık koğuşlardan oluşan geniş ve soğuk salonda kardeşleri ile birlikte uyuduğu gecelere dairdi.

Çok sorusu olmuştu Asım'ın. Neden belli saatlerde yemek yemek zorunda olduğundan ,neden dışarı çıkamadığına dair bir sürü soru.İnsanlar onun her şeye burnunu sokan arsız bir çocuk olduğunu söylerdi.

ZİNCİRSİZWhere stories live. Discover now