4-AVUKAT

314 40 22
                                    

Multi Manus Baba

Ekin annesinden hep nefret etmişti. Kadının onu bir evlattan ziyade başarmak zorunda olduğu bir iş, varoluşunun tamamlanmasına yarayan bir tür halka gibi gördüğünü anladığı günden beri şah damarına saplanmış bir iğne gibi yanında taşıyordu bu nefreti.

Bir insan tarafından hiç sevilmemeyi ,yüreğe atılan habis bir tohumun nasıl büyüyüp her yere kök salan zehirli bir sarmaşığa evrildiğini çok erken öğrenmişti bu sayede.

"Ben senin içinden çıktım." demek isterdi ona.Bir de neden onu hiç sevmediğini sormak..

Eğer söylemesine izin verecek kadar gözlerine baksa bunları demeyi gerçekten çok isterdi. Ne var ki kadın onunla doğrudan konuşmaya bile tenezzül etmezdi.

Öldüğü gün Ekin baş ucundaydı elini tutmasa da. Son anda söylenecek bir kaç güzel söz ya da bir köşede okumasını istediği bir mektup olur diye bekliyordu.Ekin belki bu sayede anlardı yıllardır neden hiç kimse gibi hissettiğini.

Neden ona hiç gülümsemediğini, neden gerekmedikçe onu görmediğini...Neden bakıcılarla büyüdüğünü anlardı en azından. Bilerek ve isteyerek neden yalnızlaştırıldığını anlardı işte.

Ancak ona dair tüm hayalleri gibi bu da boşa çıktı ve kadın Ekin'e sadece katmer katmer büyümeye devam eden insanoğlunun belki de en saf en kirlenmemiş duygusunu,nefretini bırakıp gitti.

'Şeytan dölü' demişti bir keresinde ona. Minik bir fısıltıydı sesi ;ancak duymuştu Ekin. Maddeyi tinden ayıracak kadar ermemişti o zamanlar.. Uzun yıllar inandı annesinden duyduğuna.

Kendinden ürktü.Karanlıktan sakındı. Kim olduğunu sorguladı durmaksızın. Kör bir kuyuda gölgesiyle güreş tuttu.

Her gece odasının duvarlarında dans eden canavarların çıplak ağaç dallarının gölgesi olduğunu keşfettiği gün büyüdü. Çok geçmeden isimlerini öğrendi ona sunulan şeylerin.

Annelerin gerçekte böyle olmadığını gördü. Kıyas yaptı,şaşırdı, üzüldü, inkar etti,sorguladı,kabullendi nihayet.

Önce okulunu taşıttı uzağa,daha sonra evini en sona da tüm hayatını. 27 yaşında annesi ölene dek tıpkı ondan istendiği gibi tek başına yaşadı. Yaşamına girip çıkan erkekler olsa da kendi başınaydı.

Çalışmaya gereksinim duymayacak kadar varlıklıydı ;yine de şimdi sebebini hatırlamadığı bir nedenle avukat olmuştu.

İyiydi işinde. Olmadık davalar, mide bulandıran müşteri portföyü...Kısa sürede kendi alanında ün yaptı Ekin. Kimsenin almadığı dosyaları alıyor cüzamlı taifesinden; kaçınılanlan, uzak durulan müvekkillerle iş tutuyordu.

Hamili kart yakınıydı 29 yaşına geldiği zaman. Grotesk ruhunu boydan boya kaplamış cehennem çiçeklerine inat gülümseyen, güzelliğinin en çok da dişiliğinin farkında genç bir kadındı o.

Yüksek topuklar, bakır kızılı gür saçlar ve beyaz ince yüzünü küstahça ikiye bölen dolgun dudaklar...

Hayatın bahşettiği ve esirgediği şeyler arasında bir yerdeydi mutluluğu.

Arabasını ,kutu gibi karşı karşıya sıralanmış evlerin bittiği sokak köşesinde aniden beliren ,toprak zeminli bir otoparka bırakırken inmeden önce son kez aynaya baktı.

Mat bakır rujunu tazeleyip göz altına kaymış rimelini düzeltti ve arabadan indi.
Esrarengiz bir yangınla yok olmuş tarihi ahşap binanın kalıntıları ve sonrasında aniden sahiplenilen boş arsa...

Ekin bu hikayeyi iyi bikirdi, içinde yaşayan yaşlılarla birlikte yakılan Cumbalı ev çöplüğüydü bu semt. Gerçek ve mecaz anlamda mezarlikti.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 13, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ZİNCİRSİZWhere stories live. Discover now