29.BOLUM

1.8K 73 29
                                    

Höllö

ELVİNİN AĞZINDAN (Ece mi yazsam Elvin mi bilemedim. Bi süre daha elvinle idare edelim)

Hava çoktan kararmıştı. Hala yürüyordum. Nereye gittiğimi bilmeden sahilde öylece yürüyordum..

Gece yarısına çok az kalmıştı ve önümde uzun bir gece vardı.ne yapacağımı bilmiyordum.. Keşke bu karnımdaki çıkıp elimden tutabilseydi.

Ya da Dilay burda olsaydı..
Ama o benimle gelmemişti. O kaçamamıştı. Orada kalmayı tercih etmişti.

Yanımda olan birine ihtiyacım vardı..herşey güzel olacak diye kandıran değil de
Kötü günlerde de yanında olacağım diyen birisi.

Elimden tutup ayağa kaldıracak birisi..
Ama Bu halimle bana kim inanırdı ki?

Acaba mektubu okumuş muydu?
Açıkçası umrumda değildi..

Yada umrumdaydı. Yanlış hatırlanmak istemiyordum..
İnşallah okurdu.gerisini ben hallederdim.
Hayır! Sanırım edemem.. Bi bok yapabildiğim yok.. kimsem yok kalacak biryerim yok beş kuruş param yok. Hicbirseyim yok...

Sadece kirlenmiş bedenim ve onun izlerini taşıyan bir bebek var...
Onu da zaten yarın halledeceğim.

Tabi yarına sağ kalırsam...

Ben iyice düşüncelere dalmışken telefonum çaldı.
Elime aldığımda burağın aradığını gördüm.

Bir süre ekrana baktım.. Sonra da aramayı reddettim..
Açmamı mi bekliyordu.. o biraz zordu işte..

Sonra tekrar aradı.
Tekrar ve tekrar... Sonra telefon bir süre sustu. Ve selin aradı.. belkide selinin telefonundan Burak aramıştır..

Oda bir süre aradı..
Tekrar ve tekrar.. Bir defa daha aradığında ellerim istemsizce telefonun yeşil yanına gitti. Önce tereddüt ettim. Fakat başka çarem yoktu. Açtım telefonu..

Selinin sesi geldi önce.
"Açtı" diyordu muhtemelen buraga.

Sonra.bir süre sessizlik oldu. Ve burağın

"Kardeşim" diyen sesini duydum. Sonra derin bir nefes çekti içine. Ve onu tekrar edermişçesine ben de havayı içime çektim.. Birkaç gün önce olsa bu kelimeyi söylediği an boynuna sarılabilirdim. Tabi bunun için yanımda olması gerekiyordu.. bana asırlar gibi gelen birkaç saniyenin ardından "nerdesin" dedi..

Kelimeleri aradım. Cevap vermeliydim. Ama söyleyecek tek bir kelimem olmadığını anlayınca telefonu kapattım..

Nerde olduğumu bilmeye hakkı yoktu. Ben altına yattığım adamın yanına gelmek için çıkmıştım ya o evden..

Hava çok soğuktu.. Ve çok üşümüstüm. O an sinirle çıktığım için mont almamıştım. Üzerimde sadece kazak vardı.. Altına da siyah kot giymiştim.. Ve şuan donuyordum. En yapmamam gereken yerde atar yapmıştım...kendi kendime güldüm.. Salaktım işte...

Tekrar telefonum çalınca cebimden çıkardım.. yine Burak arıyordu... Ve ben yine açmadım.. Herşeyi unutsam. Bana söylediği herşeyi silsem bile bana tiksinç birşeymişim gibi bakmasını unutamazdim..
Ben ona nasıl abi diyecektim..
Peki o..benim yüzüme nasıl bakmayı planlıyordu.
Ben..onun yüzüne nasıl bakacaktım...
~~~~~~~~~~~~~~~~~
Gözlerimi açtığımda banktaydım... geceyi bir şekilde geçirmiştim...
Gün doğana kadar denizi izlemiştim.. ne kadar huzur veriyordu...
Sonra da göz kapaklarım benden bağımsız kapanmaya başlamıştı.. ne kadar direnirsem direneyim karşısında yenileceğimi anladığımda kapatmıştım gözlerimi.

Birşeyim çalınmış mi diye kontrol ettim. Şaşırtıcı bir şekilde bütün eşyalarımı yerindeydi. Yani telefonum..

Genelde dışarıda yatan insanların donuna kadar çaldıklarını duymuştum.
Demek ki bu konuda şanslıydim...

ZORAKİ EVLİLİK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin