8. Bölüm

8.3K 621 36
                                    

  Black'in sırtında ne kadar hızlı gitsekte ormanda bulunan her canlıyı görüyor onları hissediyordum. Sanki ufacık da olsa onlarla da aramda bağ vardı. Arkama doğru baktığımda bizimkilerinde kurtların sırtında ilerlediğini gördüm. "Arkadaşların iyiler merak etme. Ormanın efendisinin bağlı olduğu kişi bizler için önemli. Onun için önemli olan şeyler de öyle." "Ormanın efendisi ruhuma bağlı olan ejderha mı?" "Evet o bu ormandaki tüm canlıların efendisi. Ormanda olan herşeyi hisseder." "Peki dünyada bulunan tek ejderha o mu?" "Hayır. Bildiğimiz kadarıyla başka bir yerde ejderhalar soyu devam ediyor. Ancak insanların hırsları yüzünden yaşadıkları yerden ayrılamıyorlar." "Anlıyorum."

  Bir süre daha yolumuza devam ettikten sonra bi mağaranın önüne gelmiştik. "Ormanın efendisinin bulunduğu mağara burası. İçeri tek girmek zorundasın." "Arkadaşlarım?" "Onlar burda beklesinler. Merak etme bizler de burada olacağız." Kafamı sallayarak arkadaşlarımın gelmesini bekledim. En azından durumu onlara anlatmalıydım. Bir süre sonra onlar da gelince konuşmaya başladım. "Benim mağaraya tek girmem gerekiyor. Sizler burada beklemelisiniz. Kurtlar yanınızda duracak." "Dikkat et kendine" diyen Luke'a baş işaretiyle onay verdim.

  Mağaranın içine doğru adımlamaya başladım. Adım attıkça içimdeki enerjinin kuvvetlendiğini hissediyordum. Birkaç adım ileride bir çift parlayan, simsiyah gözler gördüm. İlk başta irkilsem de bunun ejderha olduğunu anlayarak olduğum yerde beklemeye başladım. O da birkaç adım atarak yanıma geldi. Gördüğüm görüntüyle adeta büyülenmiştim. Kalın zırh gibi derisi, upuzun kuyruğu, sipsiyah gözleri ile kurtlara ihtişamlı dediğime pişman olmuştum.

  İç güdülerim ile elimi ejderhaya doğru uzattım. O da kafasını eğerek avucuma yasladı. "Hoşgeldin mühürlüm. Uzun yıllardır bu mağarada seni bekliyorum." "H..hoşbuldum." Bu konuşmasında geçen iki seferde olduğu gibi canım acımamıştı. "Bağımızı tamamlamamız gerekiyor. Bunun için senden istediğim avucunda bir kesik açman. Kanına göz yaşımı karıştırarak avucunu alnıma bastırman. Bu biraz acı verici olacak." dediklerini onaylayarak yanımda bulunan bıçaklarla avucumda bir kesik açtım. Elimi ileri doğru uzatarak göz yaşını bekledim. Avucuma düşen kocaman gözyaşıyla elimi alnına doğur bastırdım. İçimde hissettiğim ince sızı çoğalarak canımı daha çok yakıyordu. En son attığım çığlıklarla yere düştüğümü hissettim.

  Hissettiğim sıcaklıkla gözlerimi yavaşça araladım. Biraz ileride yanan ateşe gözüm kayarken üzerimde hissettiğim gölgeyle kafamı kaldırdım. Ejderhanın kanadının altında uzanmış yatıyordum. "Ah o nasıl bir acıydı!" Ejderhanın gülme sesini işitince önce şaşırdım daha sonra kendimi toplayarak ayağa kalktım ve karşısına geçtim. "Ne kadar süre oldu ben bayılalı? Arkadaşlarım nerede merak etmişlerdir?" "Endişelenme mühürlüm. Arkadaşların şu köşede yatıyorlar. Çektiğin acıya dayanamayarak bayıldın. Şu an hava kararmış durumda. Geceyi burada geçirin." Dediklerini onayladım ve yüzüne bakmaya devam ettim. İçimde ona karşı inanılmaz bir güven ve sevgi vardı. Aynı zamanda kendimi daha güçlü hissediyor ve ormanda yaşanan şeyleri öncekinden daha rahat ve daha fazla algılıyordum. "Kurduğumuz bağ seni de beni de daha çok güçlendirdi. Birbirimizin düşüncelerini duyabilir hissedebiliriz. Ben bu ormanın ve ejderhaların efendisi Thorn. Bağımız tamamlandığı için ismimi kullanabiliyorum."

  "Anlıyorum. Birşey sormak istiyorum. Sen niye diğer ejderhaların yanında değilsin?" "Sana ne kadar yakın olursam o kadar güçlü oluyordum. Ejderhaların yaşadığı diyar bi hayli uzakta. Orada güçsüz düşüyordum. Ancak bundan sonra böyle birşey yaşanmayacağı için oraya gidebilirim. Gelmek ister misin?" Aslında bende gitmek diğer ejderhaları da görmek istiyordum ancak arkadaşlarımı da merak etmeden duramıyordum. "Arkadaşlarını merak etme. Onlar burada güvende." Thorn'un dediklerini kafamda tarttıktan sonra onayladım. "Sırtıma bin." Dediğini yaparak sırtına bindim ve mağaradan çıktık.

   Bir süre sonra havada süzülerek uçmaya devam ediyorduk. Tüm orman aşağıda, gözlerimizin önündeydi. Aşağıda kurtların avlandığı, ceylanın aslandan kaçmaya çalışırken atan kalbini herşeyi hissediyordum. Bu muhteşem bir duyguydu.

  Thorn'un sırtında ne kadar süre geçti bilmiyorum ama ileride havada süzülen büyük bir toprak parçası dikkatimi çekti. Bizde biraz daha uçtuktan sonra toprak parçasının üzerine indik. Thorn'un sırtından aşağı inip çevreme bakındığımda yüzden fazla ejderhanın yattığını gördüm. Birden hepsi ayaklanmaya başlayınca irkilsem de hepsinin bizim için ayağa kalktığında kalbimin derinliklerinde hissettim.

  Thorn ile olan bağımız kadar olmasa da onlarla da içinde bağ olduğunu hissediyordum. Bunun sebebi büyük ihtimalle onların efendisi ile olan bağımdan kaynaklanıyordu. İlgimi çeken başka bir şey ise boy boy ejderha olmakla birlikte hiç biri Thorn kafar devasa değildi. Aklımdan geçenleri Thorn da okumuş olacak ki konuşmaya başladı. "Burada bir çok çeşit ejderha var. Hepsinin boyları kendi özelliklerine göre değişiyor." Ejderhaların arasında ilerlemeye devam ederken birden ayaklarımın dibinde zıplayan bir şey hissettim. Eğilip baktığımda avucum kara bile olmayan küçücük bir ejderha vardı. "Bu minlight türünden bir ejderha ve seninle konuşmak aynı zamanda özel bir bağ kurmak istiyor. Bağ kurmak için bir damla kanını alnına dokundurman yeterli olacaktır." Bu küçük ejderha öle bende bağ kurmak istediğim için bir damla kanı alnına dokundurdum. Hissettiğim ince bir sızıdan sonra içimde onun varlığını daha net hissediyordum. Avucuma alarak yükseldim ve konuşmasını dinledim. "Size bağlanmak benim için bir onurdur. İsmim Dassy. Minlight ejderhalarının temsilcisiyim." "Tanıştığıma memnun oldum Dassy." Dediğimde omzuma doğru uçtu. Dassy orada dururken biz mühürlümle ejderhaların arasında dolaşmaya devam ediyorduk.

  Gerçekten inanılmaz bir diyardı. Biraz daha dolaştıktan sonra Thorn konuşmaya başladı. "Aşağıda hava aydınlanmaya başladı. Arkadaşların uyanmadan yanında olmak istersin. O yüzden yola çıkalım. Dassy artık sürekli yanında bulunacak. O yüzden o da bizimle geliyor." Dediklerini onaylayarak Thorn'un sırtına bindim. Dassy omzundan inerek yanımızda uçmaya başlamıştı. Gördüklerim benim için inanılmaz şeylerken hissettiklerim mükemmeldi.

ELEMENTLER AKADEMİSİWhere stories live. Discover now