9. Bölüm

8K 583 67
                                    

Bir süre daha uçtuktan sonra mağarayı fark ettim. Sanırım mağaranın önünde gördüğüm karaltılar arkadaşlarım ve kurtlardı.

Mağaranın önünde indiğimizde bizimkilerin hayranlıkla Thorn, Dassy ve bana baktıklarını fark ettim. Dassy başımın etrafında bir süre daha uçuşarak omzuma kondu.

"Çok havalıydın." Bunu diyen Luke'a kocaman bir gülümseme gönderdim. Ondan da aynı gülümsemeyi alınca kalbimin daha hızlı attığını farkettim. Ondan hoşlanıyordum ama onun beni arkadaştan fazlası olarak görmediğini de düşünüyordum.

Gözlerim Luke'un biraz gerisinde el ele tutuşan Karl ve Amy'ye kaydı. Sanırım onlar çoktan sevgili olmuşlardı. Yakışıyorlardı da. O sırada zihnimde Thorn'un sesini duydum. "Arkadaşlarının hepsi saf bir güven ve sevgiyle sana bağlılar. Bence Luke da seni seviyor." Gözlerimi kocaman açarak mühürlüme döndüm. "Ya! Ne saçmalıyorsun?" Bunu dedikten sonra kızaran yüzümü eğdim ve kirpiklerimin altından Luke'a baktım. Acaba gerçekten o da beni seviyor olabilir miydi? Ben bunu düşünürken Thorn ve Dassy'nin gülme sesini işitince daha çok utandım. İçimden onlara kızmayın ihmal de etmiyordum.

"Siz yine birbirinizle konuşmaya başladınız sanırım. Yoksa Tiffany'nin bu kadar süre sessiz kalması mümkün değil." Bunu diyen Amy'e kaşlarımı çatarak bakarken herkesten gelen gülme sesi beni iyice utandırmıştı.

Thorn'un sesiyle bu durumdan hemen sıyrıldım ve onu dinlemeye başladım. "Sizlerle konuşmak istediğim birşey var. Arkadaşlarına da anlatmalıyım. Bu yüzden büyü gücünü kullanarak burda bulunan her canlı ile aramızda iletişim yolu kurmanı istiyorum." "Bunu yapabilir miyim?" "Senin hayal gücüne bağlı."

Thorn'un dediklerini kafamda tarttıktan sonra herkesin zihnini birbiriyle bağlayan ipler olduğunu düşündüm. Bunu yaparken gözlerimi kapatmış olmalıyım ki açınca herkesin sakınca birbirlerine ve başlarının arasında bulunan iplere baktım. Ben bunu ne kadar mecazen düşünmüş olsam da büyü gücüm kabul etmemiş galiba.

Onların bu haline gülerken Thorn'un ve Dassy'nin de gülme sesini işittim. Amy'nin çığlığını duyunca bu sesleri işitenin tek kendim olmadığını da anlamış oldum. "O da neydi öyle. Kimden çıktı o ses?" Thorn'un sesiyle hepsi gözlerini kocaman açarak ona döndü.

"Tiffany'den zihin bağı kurmasını istedim. Bu sayede size söylemek istediklerimi rahatlıkla söyleyebilirim. Öncelikle Tiffany şu an ne kadar farkında olmasa da güçlerini en üst düzeyde gelişmiş durumda. Bunların içine kullandığı silahlar da dahil. Aramızdaki bağ sayesinde. Sizlerde Tiffany'nin yanında yer alacağınız için sizlerinde kendini geliştirmesi gerekiyor. Bunun içinde sizleri seçen ejderhalarla bağ kurmanızı öneriyorum. Ancak getirdikleri sorumlulukları da almalısınız. Bağ kurduğunuz ejderha ile birbirinizin acısını, duygularını, herşeyini hissedeceksiniz. O yüzden ilk başta size sormak istiyorum. Bunları kabul ediyor musunuz?"

  Thorn'un kurduğu cümlelerden sonra umutla arkadaşlarıma baktım. Hepsinin yüzünde onaylayan ve heyacnli bakışlar görünce Thorn'a döndüm. "Hepinizin yüzünde onaylayan ifadeyi görüyorum. O yüzden sıradaki soruna gelelim. Yakın zamanda savaş olucak. Sizlerin de bu savaşta en önde yer almanız gerekiyor. Çünkü savaş Tiffany'yi karşı tarafa geçirmek için olucak."

  "Karşı taraf?"

   "Kötülük."

   "Çok saçma. Tabiki kötülüğün yanında yer almam."

   "İşte asıl sorunumuz burada başlıyor. Senin içinin iyilik ile dolu olduğunu biliyor ve görüyorum ancak bilmediğin bir şey var ki bu senin için çok önemli bi durum. Karşı tarafın yani kötülüğün başındaki kişi baban John. Aynı zamanda Amy hem seni hem Tiffany'yi ilgilendiren bir konu da Zoey John'un yardımcısı, sağ kolu."

  Thorn'un söyledikleri ile bir iki adım geriledim ve arkamda duran kişiye çarptım. Gözlerim dolu dolu kafamı geriye attığımda çarptığım kişinin Luke olduğunu gördüm. Gözlerindeki şefkat kendimi daha iyi hissetmemi sağlasada kendimi ihanete uğramış gibi hissetmekten alıkoyamıyordum.

  Luke beni kendine doğru çevirerek ellerini belime sardı ve sarıldı. Bi taraftan saçlarımı okşarken bir yandan da kulağıma teselli edici sözler fısıldıyordu. Kafamı Amy'e doğru çevirdiğimde o da Karl'a sarılmış duruyordu. Biliyordum o da şok olmuştu ama benimki kadar yoğun hissetmiyordu. Sonuçta Zoey arkadaşımız olsa da çok da sıkı arkadaş değildik. Ama babamın durumu beni mahvetmişti.

  "Üzme kendini. Ben yanındayım."

   "Üzüldüğüm beni annemi yani bizi terk ettikten sonra niçin beni almak istiyor?"

    Sorduğum sorunun cevabı Thorn'a geldi. "Evrendeki en güçlü canlı sensin mühürlüm. Sen kimin tarafında olursan o daha üstün olucak. Unutma sen ne tarafta olursan ol ben yanındayım."

   "Unutma bizler de senin yanındayız. Özellikle ben senin yanından bir adım bile uzağa gitmeyi düşünmüyorum." Bunu diyen Luke ile alınlarımız birbirimize yaslamış gözlerimizin içine bakıyorduk. Sanki gördüğü en değerli şey benmişim gibi bakıyordu. Parmak uçlarımda biraz yükselerek dudağının kenarına ufak bir öpücük kondurdum. "Teşekkür ederim."

   Burnumu öptükten sonra başımı göğsüne yaslayarak saçlarıma bir öpücük daha kondurdu. O sırada Amy ve Karl'ın sesini duydum.
  
    "Unutma bizler de yanındayız. Sen benim kardeşim gibisin."

   "Bizde ne kadar yeni tanışmış olsak da benim içinde değerlisin. Hem Amy için değerli olan benim içinde öyledir. Biz yanındayız." Diyerek Amy'e göz kırpan Karl ile daha iyi hissetmiş ve yüzümde ufak bir tebessüm hissetmiştim.

   Omzuma konan Dassy o ufacık başını yanağıma sürterek "Bende senin yanındayım." Dedi. Onun bu sevimli haline kıkırdayarak Luke'a daha sıkı sarıldım ve çevremdekilere kocaman bir gülücük attım. İyi ki varlardı.

ELEMENTLER AKADEMİSİWhere stories live. Discover now