2. Bölüm ►

194 5 2
                                    

Çarptığım çocuk dünyanın en yakışıklı çocuğu değildi. Çarptığım çocuk dünyanın en kaslı çocuğu değildi. Çarptığım çocuk dünyanın en seksi çocuğu da değildi. Bu çocuk kimdi, neyin nesiydi bilemiyorum fakat kalbimde ritmi bozuk çarpıntılara neden olmuştu.

''Ah, özür dilerim...Şey...II...Ben... Gerçekten çok çok üzgünüm...kulaklık vardı.ıı...görmemişim,çok dikkatsizim gerçekten fazlasıyla affedersiniz bayım!'' Bayım mı?! Ne saçmalamıştım ben öyle?! Lanet olsun. 

Çocuk acelesi varmışçasına, ''Önemli değil.'' dedi. Soğuk ve buz kesmiş ses tonuyla. Ardından koşarak yanımdan uzaklaştı. Aslında ben sadece özür dilemek istemiştim. Neden bu şekilde soğuk konuşmuştu? Soğuk,sert,aceleci,soğukkanlı. Daha sayabilirdim. Aslında biraz da seksi.

Arkamı dönüp çocuğun gittiği yöne doğru baktım. Hala koşuyordu ve hala gözden kaybolmamıştı. Arkasından koşmaya başladım. Evet,evet. Bunu yapıyordum. Neden yaptığımı bilemiyordum fakat sanki o bir mıknatıstı ve bende metalden yapılma bir cisimdim. Beni kendine doğru öylesine çeken bir güç oluşmuştu resmen. Arkasından koşmaya devam ediyordum. Aradaki mesafeyi aralıklı tutmaya bakıyordum,fark etmesini istemezdim. En azından gideceği yere kadar...

Baya koştu,bende arkasından koştum. Nefes nefese kalmıştım. Nefes alıp verişimi duymaması için ağzımı ellerimle kapattım. Ayağım kuma girip çıktıkça düşecek gibi oluyordum. Yeltelendim, daha sonra çocuğun durduğunu fark ettim. Arkasında durdum. Bir an arkasını döndü ve beni görünce korktu ''aa!'' diye bir ses çıkardı. Soğukkanlı şekilde. Ardından bağırdı, ''Senin burada ne işin var!'' . Ne diyeceğimi bilemiyordum çünkü burada ne işimin olduğunu bende bilmiyordum. ''Şey, sadece seni merak etmiştim.'' diye bir şeyler geveledim. Ne diyordum ben?! ''Beni mi merak etmiştin?'' dedi çocuk. Biraz önceki sert sesinin yerini daha yumuşak tonlu bir ses almıştı sanki. Ya da ben öyle duymuştum. ''Evet.'' dedim. Başımı öne eğdim, gerçekten fazlasıyla utanmıştım. Bunu yapmamalıydım. Salak gibi çocuğun arkasından koştum, geri zekalı gibi. Çocuk ummadığım şekilde gülümsedi. Ah, gülümsedi derken; gülümsemesi de mükemmeldi bu arada. ''Ben Dylan. Ya sen?'' dedi. Hiç beklemiyordum açıkçası bunu demesini. ''Ben de Amy.'' dedim, hafiften gülümseyerek. ''Yeni misin burada, daha önce görmemiştim seni.'' dedi. ''Ah evet, büyük annemin yazlığına geldim tatil için.'' dedim. ''Ne güzel. Mutlu musun?'' diye sordu. neden böyle sorduğunu anlayamamıştım. Yani, garip bir soruydu. 'mutlu musun' da neyin nesiydi? Ne diyecektim ki şimdi? . ''Nasıl yani?'' dedim, ''ne anladıysan.'' dedi. Çok şifreli ve gizemli konuşuyordu. ''Mutluyum sayılır. Sadece çok yalnızım.'' dedim. İçimden geçen de buydu zaten. Ondan bir talep beklediğimden söylememiştim bunu. ''Ben de.'' dedi. ''Burada ne arıyorsun sen?'' dedim. ''Birini ziyarete geldim'' dedi, etrafa bakındığımda buranın ufak bir mezarlık olduğunu fark ettim. O kadar koşmuştum, anca fark ediyordum. ''Kim?'' diye sordum, yanında durduğu mezarın başında ''Violance Mallet'' yazıyordu. Sustu, öylece boş boş baktı. Tek bir noktaya bakışlarını saplamıştı. Anlamıyordum, acaba ölen kişi onun neyiydi? ''Söyleyebilirsin bana Dylan. Aramızda kalacağına yemin ederim.'' dedim. Çünkü meraktan çatlayacaktım! ''Sevgilimdi.'' dedi soluk bir ses tonuyla. Soluk,boğuk,ifadesiz. ''Nasıl oldu?'' diye sordum tekrar. ''Araba kazasında öldü.O ve ailesi.'' dedi. Ağlamıyordu, ama içinden ağlıyor gibi bir ifadesi vardı. Gerçekten üzülmüştüm. Canı çok yanıyor olmalıydı. ''Ne diyeceğimi ve seni nasıl teselli edebileceğimi bilmiyorum fakat gerçekten üzüldüğümü bil Dylan'' dedim, içtenlikle. Ağlamadı. Ama gözleri nemlenmişti. Nemlenen gözlerini kolunu sürterek sildi ve çömeldiği yerden ayağa kalktı. Bende kalktım. ''Her neyse.'' dedi. HER NEYSE. Daha sonra birisinin ''Dylan'' diye seslendiğini duydum. Fazla şiddetliydi bu ses. Dylan bunu duyunca telaşlandı ve ''Sonra görüşürüz Amy.'' diyerek koşup gitti. Ne olduğunu hala anlayamamıştım. Ama şuan için bildiğim tek şey vardı. Bu çocuk gizemli bir çocuktu ve ben bunun peşini bırakmayacaktım. Çünkü bu kadar normal ve benim tipim olmayan insan sürüsünün içinde, kanımın en çok ısındığı insan Dylan olmuştu. Onun sorunu her neyse, çözecektim. 

Ruh EşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin