4. Bölüm ►

196 7 1
                                    

Dylan'ın, yavaşça kolumu dürtüp ''Uyan Amy'' demesiyle gözlerimi açtım. Hala o büyük ağacın gövdesinin dibindeydik. Dylan çoktan kalkmıştı. ''Saat kaçtır acaba?'' diye sordum endişelenerek. ''Dokuz olmalı.'' dedi Dylan. ''Büyük annem beni merak etmiştir.'' dedim. ''Ah, çok güzel uyuyordun seni uyandırmak istemedim.'' dedi Dylan gülümseyerek. Gülümsedim, ''Artık gitsek mi?'' dedim. 

Geldiğimiz yoldan geri dönerek Dylan'ın evinin önüne geldik. Dylan yine çatıdaki merdivenden tırmanarak odasına gitti. Gitmeden önce, ''Kızmazlar mı?'' diye sordum. ''Akşam gittiğimi fark etmemişlerdir bile.'' dedi gözlerini devirerek. ''Anladım, neyse daha sonra görüşürüz.'' dedim. Tam gidiyordum, arkamdan seslendi. ''Öğleden sonra saat üç gibi sahilde buluşalım mı?'' dedi. ''Tamam, dondurmacının önünde buluşuruz!'' dedim gülümseyerek. Göz kırptı ve içeri girdi. Ah, bir erkeğin göz kırpması çok tatlı oluyordu. Hele Dylan, daha tatlı oluyordu. Ben de yürümeye devam ettim. Neyse ki Dylan bana nereden gideceğimi tarif etmişti. Biraz koştum ve eve vardım.

Büyük annem daha uyanmamıştı anlaşılan. Balkon kapısından sessizce içeri girerek büyük annemin odasına gittim. Hala uyuyordu. Onu dürttüm, ''Büyük anne..Büyük anne!'' dedim usulca. Uyandı, beni görünce şaşırmıştı. Yerinde doğruldu ve bana sarıldı. ''Ah, Tanrıya şükür Amy neredeydin!'' dedi. Gerçekten onu korkutmuştum sanırım. ''Bir arkadaş edindim, daha sonra eve dönecekken yolu kaybettim. Telefonumun da şarjı bitmişti. Arkadaşımla bir ağacın gövdesinin dibinde uyumuşuz.'' dedim gülümseyerek. ''Arkadaş edindiğine çok sevindim Amy, ama bir daha beni korkutmamaya dikkat et olur mu?'' dedi büyük annem, gülümsedi. ''Tamam tamam!'' dedim bende güldüm ve odama çıktım.

Ağacın dibinde oturduğumuz için üstüm başım toz içinde kalmıştı. Ama dün geceye değerdi. Üzerime daha iyi bir şeyler giyip, büyük anneme haber vererek tekrar evden çıktım. Öğlene kadar koşsam iyi olurdu. 

Sahile gittim ve yavaş yavaş koşmaya başladım. Etraf henüz sakindi, yavaş yavaş insanlar gelmeye başlıyorlardı. Sabah denizini sevenler, sabah kumunu sevenler, sabah güneşini sevenler... Bir süre koştum ve yoruldum, biraz dinlenmek için iskeleye gittim. Burası bana ayrı bir huzur veriyordu. Kayalıklara vuran dalgaların sesi, hafiften yüzüme vuran güneş ve etraftaki neşeli insanlar. Hepsi mutluluk sebebimdi. Yazı seviyordum. İskeledeki banklardan birisine oturdum, az sonra yanıma bir grup arkadaş geldi. Bunlar da kimdi böyle? Hippi tipinde, paspal giyimli üç-dört kişiydiler. Kızlı erkekli. İçlerinden rasta saçları omuzlarına kadar gelen, kirli sakallı ve vücudunun görünen çeşitli yerlerinde dövmesi olan bir çocuk ''Selam güzellik'' dedi bana bakarak. Şaşırmıştım, ''Pardon, tanışıyor muyuz?'' dedim hafif gülümseyerek. ''Burada birilerinin konuşması için tanışıyor olmalarına gerek yok dostum!'' dedi, kızıl saçlı kız. ''ah peki o zaman. merhaba.'' dedim. ''Ama istersen tanışırız?'' dedi az önceki çocuk. ''Öyleyse ben Amy.'' dedim, elimi uzattım. Hepsiyle tek tek tokalaştık. Garipti. ''Sıkılıyoruz ve yeni birileriyle tanışmak istedik! Grubumuza katılmaya ne dersin?'' dedi az önce ki kızıl kız. ''Ah, gerçekten şeker insanlarsınız fakat bilirsiniz işte..Ben sizin gibi değilim..Yani..tarz bakımından.'' diye bir şeyler geveledim. Doğrusu da buydu çünkü. ''Bak dostum, bizim grubumuza katılman için bizim gibi olmana gerek yok. Jordan'a bir bak, hippiye benzer yanı var mı?'' dedi kızıl kız, yanında duran normal giyimli cool çocuğu göstererek. Daha sonra çocuk, ''Peki ya Andrea? Baksana, o hippi mi?'' dedi içlerinden bir kızı göstererek. Evet, herkes farklı farklıydı. ''Ah, haklısınız. Öyleyse artık birlikte takılabiliriz.'' dedim gülümseyerek. Nedenini bilmiyordum fakat dediğim gibi, burada onca saçma insan varken bazı insanlar bana yakınlık hissettiriyordu ve bu insanlar da onlardan biri gibi gelmişti. O yüzden arkadaş olabilirdim. Hepsi teker teker isimlerini söylediler. Jordan,Andrea,Nick,Alice. ''Ee gençler nereye akıyoruz bakalım?'' dedi Jordan. Herkes bir şeyler söyledi ve daha sonra öylesine yürümeye başladık. Nereye gittiğimizi bilmiyordum fakat umarım güzel bir yere gidiyoruzdur. 

Ruh EşimWhere stories live. Discover now