Bölüm 10

66 5 0
                                    

Onun kibar hareketinden dolayı teşekkür etmek istiyordum. Sonuçta benim yüzümden tüm gece üşüyüp iki büklüm yatmıştı. Cesaretimi toplayıp savaşa " Teşekkür ederim" dedim.  Anlamamışcasına kafasını salladı.  Bende" dün gece üzerimi örttüğün için" dedim.  Bir an duraksayıp yine sinirli bi yüz ifadesi takındı. Ve " haa şu mesele . Senin yüzünden tüm gece dondum. Herşey senin saçma sapan düşüncelerin yüzünden " dedi.  O an ondan 'önemli değil' gibi bi cevap beklerken o yine kabaca konuşup aramızda gerginlik yaratmayı başarmıştı.  Onun bu kaba halleri beni sinirlendirmeye başlamıştı. Artık susmak yerine cevap vericektim. Ve"  örtmeseydin çeketini o zaman. ben mi dedim gel ört üzerimi diye ?" Dedim.  Benden bu cevabı  beklemiyordu . Tabi biraz  şaşırmıştı.  Yaklaşık 5 dakika cevap veremedikten sonra " tamam o zaman gece boyunca üzerin açık kalsaydı sonra hastalansaydın  bir de hastalığınla mı  uğraşsaydım?" Dedi. Herzaman zeytinyağı gibi üste çıkmayı başarıyordu. Birden  Ayağa kalıp " hadi gidelim artık" dedi. Yine yol bulma operasyonumuz başlıyordu. O önden ben arkadan yürüyorduk.  Ayağım acıdığı için hızlı  yürüyemiyordum. Yavaş yavaş adımlarla ilerliyordum.  Savaşsa hızlı hızlı önden gidiyordu.  Arada bi " daha hızlı " diye ikaz etmeyi ihmal etmiyordu. O ne kadar ikaz etsede ayağımda ki yarayla hızlı yürümem imkansızdı.  Beklemediğim bi anda savaşın hızla yanıma  yaklaştığını fark ettim.  Yanıma geldiğinde " seni beklersek akşama kadar evi bulamayız "
Dedi. Ve bi anda beni kucağına aldı. Ne kadar "bırak beni ben kendim yürürüm "desemde  bırakmamaya niyetliydi.  Onun kollarındayken hızlanan kalp atışlarım bi türlü durmak bilmiyordu.  O anda en büyük korkum kalp atışlarımın hızını fark etmesiydi . Nefesimi tutmaya çalışıyordum. Ama bu da işe yaramıyordu. En sonunda kendimi rahat bırakıp  düşünmemeye karar verdim. Ama savaşın "  bu kalp atışlarının  hızının sebebi ne?" Demesiyle rahatlama planım yerle bir oldu. Ne diyeceğimi  bilmeyerek yüzümün kızarmasına engel olamadım. Sadece sustum çünkü vereceğim bi cevabım yoktu. Bende henüz kalp atışlarımın  bi anda hızlanmasının  sebebini bulabilmiş  değildim. Sessizce savaşın kucağında ki  yolculuğuma devam ettim.  Sessizliği bozan yine savaş oldu. Ayağı bir anda bi dala takıldı ve sendelemeye başladı. Yere  düşeceğimiz belliydi. Gözlerimi kapatıp ani bi düşüşe hazırlandım. Ve saniyeler sonra sırtımda  hissettiğim acıyla düştüğümü anladım. Gözlerimi açtığımda savaş üzerimdeydi. Bu şekilde  düşmemiz en son isteyeceğim şey olsa da olmuştu işte. Çok fazla yakınımdaydı. Aramızda sadece  santimler vardı.  Hatta her an burnu burnuma  değebilirdi. Sabırsızlıkla onun üzerimden kalkmasını beklerken bana daha fazla yaklaştığını fark ettim.Kendine engel olamıyormuş gibi bi hali vardı. Tam beni öpeceği sırada onu engelleyen yine ben oldum. Onu omuzlarından iterek kendine gelmesini sağladım. Kafasını iki yana sallayıp " ne yapıyorum ben?" Dercesine yüzüme Baktı. O anki yaşadığım anın şokuyla bende sadece onun tepkisini izliyordum. Sadece" Özür dilerim.  Ben..." dedi ve cümlesini daha fazla ilerletemedi.  Ben yarım kalan cümleden çok özür kelimesine takılmıştım.  İlk kez benden Özür diliyordu. Bi kaç dakika ikimizde sessiz kaldıktan sonra savaş  hadi devam edelim yaklaşmış olmalıyız " dedi. Biraz daha yürüdükten  sonra nihayet evi bulduk . Içeri girdiğimizde herkez bize tuhaf tuhaf bakıyordu.  Çünkü ikimizde perişan haldeydik. Elimiz   yüzümüz kir içindeydi ve savaş atletleydi.  " Noldu size?  "  diye ilk soru soran kişi  sevim abla  oldu.  Savaşta cevap olarak " sonra konuşuruz . Önce bi kendimize gelelim. " Dedi.  Ve yürümeye başladı. Bende arkasından yürüyordum. Ilk savaş duş aldı sonra da ben. Biraz dinlenmek  için yatağımı kurup uzandım. Uykum yoktu ama biraz dinlenmem lazımdı.  1 saat kadar dinlenip kalktım.  Savaş çoktan ortalıklardan kaybolmuştu . Aşağı inip biraz asiye annem ve sevim ablamla  sohbet ettim. Yaşadıklarımızı falan anlattım.  Sonra akşam yemeği vakti geldi. Akşam yemeği için sofraya yardım ettim. O sırada savaş ve abisi geldi.  Sofraya oturdular tam hizmetçi yemekleri servis edicekken savaş onu durdurdu. Ve benim yemekleri servis etmemi söyledi.  Neden böyle bir şey söylediğini anlamamıştım.  Ama  tatsızlık çıkmasın diye sesimi çıkarmayıp yemekleri servis ettim.  Sonra yerime oturup yemek yemeye başladım. Tam 5-6 dakika anca geçmişti ki  savaş gözümün önünde bardağı yere attı ve bana süpürmemi söyledi. Kalkıp yine sessizce süpürdüm. Ne yapmaya çalıştığını yavaş yavaş anlıyordum. Aklın sıra bana eziyet etmeye çalışıyordu. Sadece sabır edip biraz daha ileri gitmemesini diliyordum.

Korkuyorum ! Seni sevmekten...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin