5. Bölüm -Kaos

24 1 0
                                    

Sibel'in dedikleriyle şok olmuştuk. Herkes olabilecek her şeyi kafasında canlandırıyordu.

Ahmet:" Burada hiçbir şey yapmadan öylece duracak mıyız? Eğer hala yaşıyorsak bunu sürdürmeliyiz. Hayatta kalmak için her şeyi yapmalıyız. Önce evi koruyalım."

Bulunduğum apartman zaten üçüncü kattaydı ama apartman on katlıydı. Her kata üç daire düşüyordu. Bu da Ahmet'i dinlememize yetiyordu. Eğer apartmanı boşaltmadılarsa dönüşmüş onlarca kişi olabilirdi.

O sırada kapı çaldı. Yılmaz abinin geleceğini hatırlayınca rahatladım. Gelmesi uzun sürmemişti. Kapıyı açtım:

Yılmaz:"Elim boş gelmedim. Yiyecek ve bir tabanca aldım. Bunlar birkaç hafta bize yeter. Tabi sayımız artmazsa."

Yılmaz abiyi içeri aldım. Elindekileri de mutfak tezgahına koyuverdim. Şimdi beş kişi olmuştuk. Daha fazla güç ve daha fazla mide...


Yılmaz:"Yolda gelirken trafik yoktu. Genelde yan şeritte trafik vardı. Askerler şehri boşaltmaya çalışıyorlar. Askeri araçlarla bazı insanlar tahliye ediliyordu."

Furkan :"Tüm şehir mi? Nereye gidebilirler peki?"

Sibel :"Tabiki de sevdiklerinin yanına."

"Haklı. Öyleyse şehir nüfusu azalmış ve bu da daha az zombi demek oluyor. Öyle değil mi?"

Yılmaz:"Aslında pek de öğle değil. Düşünün, onlar da bir zamanlar -hatta kısa süre önce- insandılar. Bu da bazı duygularının hala devam ettiğini gösteriyor. Yalnız takılmazlar. Kalabalık gezerler. Eğer yiyecek bulamazlarsa göç ederler. Virüsü kapan bireyin hayattayken yavaş yavaş gözleri görmemeye başlar. Bu da onları kör yapar."

Ahmet:" Sen bu kadar şeyi nereden biliyorsun?"

Yılmaz abi biraz durdu.

Yılmaz:" Toprak, sana telefonda söylemem gereken şeyler olduğunu söylemiştim hatırlıyorsan. Madem merak ediyorsunuz -ki edilmeyecek gibi değil- sizlere de söyleyebilirim. "

Meraklanmıştım:"Neymiş bu kadar önemli olan şey?"

Yılmaz :"Aslında iki şey denilebilir. Öncelikle.. Bu virüs üzerinde çalışan biri de benim."

Sibel sinirli bir şekilde:" Yani bunların tüm suçlusu sensin. "

Furkan :"Sibel, sakin ol! Bırak da adam konuşmasını bitirsin."

Yılmaz:"Sadece ben değilim, Toprak... Senin baban da bu yapmış olduğumuz çalışmanın içindeydi."

Dediklerini sonradan anlayabildim. Şok olmuştum. Babamın sadece hastalıkları iyileştirecek bir deney üzerinde çalıştığını zannediyordum.

Yılmaz:"Biliyorsunuz ki 6. bir kitlesel yok oluşun son evresine girmiştik 2000'li yılların başlarında. Siz o zamanlar dört yaşlarındaydınız sanırım. Nesli tükenmekte olan ve tükenmiş olan hayvanlar ekosistemi olumsuz yönde etkiledi. Biyoçeşitliliğin faydaları da özellikle insanlar için ciddi oranda azalmıştı.

Dünya Sağlık Örgütü olayı devralmıştı. Ancak bir virüsle bu soruna çare bulabilirlerdi. Bunun başka yolu yoktu. Gelecek neslin varolabilmesi için bu şarttı. Güçsüzler ölür, güçlü olanlar hayatta kalır. 

7. KİTLESEL YOK OLUŞ #KAWhere stories live. Discover now