on;; cesaretlik

2.1K 244 63
                                    


öğrenci misa,

yine geç çıktığımız için seni evine götürme teklifi sunuyorum.

"gerek yoktu," diyorsun arabaya bindiğimizde.

"sorun değil misa," diyorum telefonuma gelen mesajı açarken. "ah, unuttum.."

"neyi?"

ekrandaki mesajı sana çeviriyorum.

'partiye geleceksin, değil mi?' -na mi.

"randevunuz vardı sanırım, ben ineyim," diyorsun mesajı okuduğunda.

arabadan inmeye yeltendiğinde kapıları kitliyorum. "saçmalama misa."

"ama parti-"

"gitmeyeceğim."

"ama-"

"tamam," diyorum iç çektikten sonra. "gideriz o zaman partiye."

bir an affallıyorsun. "gideriz mi?"

başımla onaylıyorum. "gitmemi çok istiyorsan birlikte gideriz, evine uzak değil."

"şey peki o zaman."

onayını aldığımda gülümsüyorum ve arabayı çalıştırıyorum.

kısa bir yolculuktan sonra na mi'nin evine geliyoruz ve kapıyı açmaları için bekliyoruz.

"üşüyor musun?" diye soruyorum soğuktan kızarmış yanaklarına bakarken.

"üşümedim," derken kapı açılıyor ve benden ayrılmaman için elimi beline yerleştiriyorum.

elim vücudunun ısısıyla birlikte buz keserken daha fazla üşümemen için parmaklarımı hafifçe hareket ettiriyorum.

"sen gelene kadar çoğu kişi gitti," diyor seul bi. "yanındaki kim?"

"öğre-"

"arkadaşım."

şaşkın bakışların bana dönerken seni görmezden geliyorum.

ji min, "kız arkadaşın mı?" diye sorduğunda içimden keşke diye geçiriyorum. "liseli, ha?"

gözlerimi devirip herkesin oturduğu yere seni sürüklediğimde gerçekten az kişi kaldığını görüyorum. "sayımız baya azmış, yapacak bir şey yoksa biz gidelim."

"hayır," diye itiraz ediyor na mi. "hala eğlenebiliriz!" elindeki şişeyi salladığında midem kasılıyor.

"doğruluk-cesaretlik!"

senden beklemeyeceğim bir hareketle ellerini çırparken gözlerimi büyütüyorum. "eveeet, oynayalım!"

geçen birkaç dakikanın ardından en sonunda herkes oynamam için beni ikna ediyor ve oyuna başlıyoruz.

şişenin ucu bana geldiğinde iyice gerilmeye başlıyorum.

"hyung," diyor ji min sırıtarak. "doğruluk mu cesaretlik mi?"

"doğruluk," diyorum şüphesiz.

"iç çamaşırının rengi ne?"

"bu çocuk oyununu oynadığıma inanamıyorum," diye sitem ediyorum.

"o zaman işin rengi değişsin," diyor seul bi. "seok jin, cesaretlik de."

ji min ile aralarında fısıldaşırlarken gözüm merakla bana bakan sana bakıyor.

"cesaretlik," diyorum yalandan bir öz güvenle.

"harika."

"harika olan ne?" diye soruyorum gözümü kısarak.

"misa ile dolapta beş dakika duracak olmanız."

siktir, diyorum içimden.

cidden siktir.

-rehber öğretmenin seok jin.

hagsaeng;; seokjin ✅ Where stories live. Discover now