Seni Seviyorum

778 46 25
                                    

   Selamm :) Napıyorsunuz? Ben çok iyiyim :) Gif var :) Yazım hatam varsa şimdiden özür diliyorum :/ Bu hafta kesin bölüm gelmeyecek. Sınavlarım var ve çok önemli, üzgünüm :( Ama bölümü baya bi uzun yazdım :) Bölüm şimdiki yazdığım en güzel bölümlerden biri sanırım :) İçimden çok yazma isteyi geldi :) Bu bölüme sınır koymayı düşünmedim açıkçası :) Çünkü çok tepki geldi 'E bazıları mesaj atıp oylamasza biz bölümsüz mü kalcaz?' 'Lütfen yb gelsin?' 'Merakta bırakıp gidiyor musun?' diye çok tepki geldi. Açıkçası bu kadarını beklemezdim ama siz yinede elinizden ne geliyorsa yapın lütfen :) 

   Neyse, keyifli okumalarr :)

      ''Rahatsız ettiğimiz için özür dileriz. Biz Semih Yılmaz ve Serin Doğan'ı arıyoruz. Komşuymuşsunuz sanırım. Nerede olduklarını biliyor musunuz?''

   Hazır küçük dilimi yutmuşken konuşmamayı tercih ederdim. Serin ve Semih bizim evdelerdi, ne yapacağımı bilemez haldeyken karşımdaki bir grup polise ne diyeceğimi bilmiyordum, ''Şey...'' lafımın gerisini nasıl getireceğimi bilemeden hafif araladığım kapının kulpundan kapı arkaya doğru açıldı. Serin karşımızdaki gruba bakarken gözleri irileşmiş ve ağızı da hafif aralanmıştı.

   Serin'in kolunu tutarken, ''Merhaba beyler, bir sorun mu var?'' diyiverince gözüm istemsizce polislere kaydı, ''Merhaba, rahatsız ettiğimiz için üzgünüz. Biz Semih Yılmaz ve Serin Doğan'ı arıyoruz'' Serin, ''Serin Doğan benim...'' arkadan bir söz Serin'in lafını kesince hışımla arkaya döndüm, ''Semih Yılmaz'da ben!'' polisler arka ceplerinden kelepçelerini çıkartırken Serin'in kolunu tuttum, ''Serin!'' Serin bana sakin ol gibisinden bir bakış atarken korkulu gözlerle onu izliyordum.

   Polislerden biri içeri girip Semih'i alırken biriside yanımıza gelip Serin'in bileklerinden tuttu, ''Hakkınızda bir cinayet suçu var. Siz, bizimle geliyorsunuz!'' yanımıza gelen polis Serin'in ellerini kelepçelerken baş parmağıylada Serin'i göstermişti. Polisler işlerini bitirmiş tam kapıdan çıkacakken Serin, ''Derin! Mira'ya sahip çık! Ben seni arıyacağım!'' Serin'in ellerini bırakırken tekrar bağırdı, ''Hastanede sana söylediklerimi unutma!'' Serin bağırırken sadece irileşmiş gözlerimle onları izliyordum.

   Serin ve Semih arabaya binerken arabanın yanına koşup camına elimi koydum, ''Beni bırakma!'' Serin'de iki elini cama koyup, ''Seni bırakmayacağım!'' dedi. Araba yavaşça hareket ederken bende hala elim camda tutup dolu gözlerimle Serin'e bakıyordum. Araba önümden hızlı geçip yola girdiğinde arkasından koşmak istesemde yapamadım. Ayaklarım beni taşıyamaz hal alırken, kendimi kaldırımın üstüne bırakıverdim.

   Ellerimi başıma götürürken ayaklarımıda kendime çekmiştim. Dolu gözlerimi serbest bırakırken arkadan bir ses, ''Derin'' diye fısıldamıştı. Sesi o kadar güçsüz ve titrek çıkmıştıki, bir an yanlış duydum sandım. Ayağa kalkıp göz yaşlarımı elimin tersiyle silerken, ''Mira!'' diye bağırıp ona sarıldım. Güçsüz kollarıyla beni sararken kulağıma fısıldadı, ''Ne oldu?'' Mira'dan geri çekilip yüzünü ellerimin arasına alarak burukça gülümsedim, ''Hiç bir şey tatlım, iyiyim ben''

  Mira kollarımın arasından çekilirken yüzümü inceliyordu, ''Derin... Ben çok üzgünüm. Böyle olmasını istemezdim, bir an dengesizliğime geldi'' Mira sanırım konuyu tekrar bebeğe getirmişti. Benden de özür dilemesini doğru bulmamıştım ama, Mira'nın da Serin kadar dengesiz olacağını hiç sanmıyorum. 

   İçimden gözlerimi devirme isteyimi bastırıp Mira'nın gözlerinin içine baktım, ''Bunun için özür dilememelisin. O bebeği senin kadar bende çok istiyordum ama... İşte olmadı. Ama bak üzülmenize gerek yok, ileriki hayatınızda daha iyi şeyler olacağına eminim'' Mira gülümsemeye çalışınca burukça gülümsedim.

Daha YENİ BaşlıyoruzWhere stories live. Discover now