Letter Four

114 11 13
                                    

25.09.2017 Pazartesi

Felaket bir şekilde uykum var ve bugün aslında içimde yazmak için en ufak bir istek bile yok.Yine de senin için deneyeceğim.

Sanırım geçen hafta ne yaptığımı merak ediyorsundur.Odana girip girmediğimi.Merakını şöyle giderebilirim.Ne girdim ne de girmedim.Kısmen özel alanına girmiş gibi hissettim ve kokunu soludum, kısmense hala bir yabancıydım.

Mali yemeği hazırlamakla uğraşırken sana geçen hafta yazmaya çalıştığım mektubu çantama kaldırıp sessizce üst kata çıktım.Bunun doğru bir hareket olduğunu savunmuyorum ama bir kez cesaretimi toplamıştım ve hemen harekete geçmeliydim.

Elimde bir broşür vardı.En sevdiğimiz müzik grubu sonbahar için buraya geliyor ve burada olmanı dilediğim birçok andan sadece biriydi.Onların müziğini canlı dinlemek için kurduğumuz onca hayalden sonra rüya gibi olurdu.Sen odanda gitarınla hayali ritimlerin peşinden sürüklenirken kokunla bezenmiş yorganının içinde pes sesini dinleyerek saatler geçirirdim.İlhamını doyuruncaya dek uğraşır sonra da yorganın altına, bana geri dönerdin.Yüzlerimizi birbirine dönük tutardık ve gece boyu fısıldaşırdık.Ertesi sabah çocuklarla provan olurdu ve ilk zamanlar deli gibi heyecanlı olurdun.Tüm gece seni sakinleştirmeye çalışıp boğazımı şişirirdim.Okula gittiğimde sesim kısılmış olurdu.Ama sen bana kıyamazdın Calum.Elinde bir kupa bitki çayıyla evimin önünde beklerdin.Şimdi nasıl gidebildin? Bu kararı ne zaman verdin? En tuhafıysa sen bu kararı verdiğin saniyelerde ben ne yapıyordum?

Uzattım, pekala.Broşürü odanın kapısının altından atmayı düşündüm ama sonra bunun odana girmekle hemen hemen aynı olacağını düşündüm.Odanın kapısının eşiği veya odanın kendisi.Ruhsal bağlar her yerde ve bunun bir farkı yok.

Ne yazık ki hayaletinle çok fazla zaman geçirebildiğimi söyleyemeyeceğim.Tereddütle kapını açtım ve içeri girdim.Hala son bıraktığımızda göründüğü kadar yıkık döküktü.Son tartışmamızda etrafı bir hayli yıprattık.Duvarlara savurduğumuz eşyalar aslında birbirimizdik sanki.

Gördüğüm manzara yeterince can yakıcıydı, sanki normalde hiç acımıyormuş gibi.Ağlayarak odanın ortasına ilerledim ve işte o zaman kokunu daha net duyumsadım.Parfümünle karışık kendi kokun.Araya biraz da rutubetimsi bir koku eklenmişti.Ya da havasız kalışındandı, bilemiyorum.

Dolabını açıp özenle astığın kıyafetlerinde parmak uçlarımı gezdirdim.Son doğum gününde aldığım gömleği giymeye hiç fırsatın olmamıştı.Yepyeni duruyor olması sinirlerimi bozdu.Dolaba bir tekme geçirip anında pişman oldum.Üzgünüm.Saygısızlık etmek istemedim sadece düşünebilmek için fazla kontrolsüzdüm.

Gitarının tellerinden çıkan sesi dinledim ve pencerenden dışarıyı izledim.Manzaranın diğer binalar olmasını hiç sevmedin, ileride ikimize ormanların içinde bir ev almak istediğini söylemiştin bir keresinde.Deniz manzarasını değil orman manzarasını tercih etmiştin.

Ağzımı camına yaklaştırıp minik bir buğu bıraktım.Orada senin için bir mesaj bekliyor.Umarım bir gün görme fırsatın olur, bu yüzden buraya yazmayacağım.

Neden sonra çekmecene bakmak geldi aklıma.Belki de bana göstermek istemediğin şeyler vardı, farklı yönlerin.Görebileceğim her şeyi görmek ve seni özümsemek istedim.Hayaletini yani.

Başucundaki ilk çekmece notalar ve sana verdiğim hediyelerle doluydu.Anılar denizine çok çabuk battım ve çıkmayı başardığımda ne kadar süre geçtiğinden emin değildim.Bir alt çekmeceyi açmaya kalkıştım ve birkaç tomar kağıt gördüm.Kaşlarımı çatıp incelemek için elimi uzattım ama Mali endişeli bir tavırla odaya girdi ve gözyaşlarını silerek ellerimi sıkı sıkı tuttu.Ona senin yokluğunu sürekli hatırlatmak hoş değil ama bana pek seçenek bırakmadın.

Sonrasında Mali beni zar zor aşağı indirdi ve birlikte ikimiz için yaptığı yemekten yerken annen geldi.Annen hala hastanede çalışıyor ve mesai saatleri her zamankinden daha tuhaf.Çılgın doktorlara yardımcı olmak pek kolay olmasa gerek çünkü oldukça...nasıl tarif edebilirim bilmiyorum ama yorgunluk, hüzün ve tepkisizlikten oluşan koca bir yumak gibi görünüyordu.Beni görünce rengi attı ve tek kelime etmeden mutfağı terk etti.

Yokluğun sadece benim hayatımı griye boyamadı Calum, herkes biraz eksik gibi.Mike,Luke ve Ash gelecek hafta grubun yıl dönümünü kutlayacak ve beni de evlerine çağırıyorlar.Aslında bu kutlamaya onlar dışında katılacak tek kişi ben olacağım.Umarım her şey yolunda gider.Gelecek haftanın mektubunu Mali'ye bırakacağım sanırım.Böylelikle her hafta arkadaşına yerini söylemesini yalvarmamak için kendimi tutmama en azından bir hafta ara verebilirim.

Demek istediğim, gelemez misin?

Senden nefret etmiyorum, üzgünüm,

Kiera

Too Bad At GoodBye's // c.h.Where stories live. Discover now