Her şey Bitmişti

15.8K 1.4K 400
                                    

İyi okumalar 🧡

17. BÖLÜM

İnsanların yaptığı en büyük hatalardan biriydi belki de kendinden emin olmak. 'Asla' dedikten sonra 'Asla' dediği şeyi yapar çoğu insan. 'Ne kadar salak bir insan! Ben olsam şöyle yapardım' deriz sürekli. Ya da 'Bir insan nasıl bu kadar aptal olabilir?' deyip yargılarız insanları.

Yalan değil, ben de bunu çok yaparım. Zaten dizi izlemememin sebebi bu değil miydi? Çok basitti hikayeler ve çok aptaldı başroller. Yanılıyordum belli ki. Yanılıyoruz.

Diziler değildi saçmalaşan, hayatımızdı. Basitleşen o başrol, belki de bizi temsil ediyordu. O senaristlerin bizi aptal yerine koyduğunu düşünüyordum ama aslında o başrolleri bizim aptallığımızı temsilen koyuyordu galiba. Her alan, her piyasa gibi diziler de ticaret piyasasıydı. Biz neye talep gösteriyorsak onu veriyorlardı bize.

Evlilik programları mesela, saçma olmadığını düşünen bir kişi dahi yoktur ama aynı saatte yayınlanan tüm programların reytingleri yüksekti. En çok eleştirilenler de onlardı, en çok izlenenler de.

Yapılan röportajda 'Kaldırılsan, ahlakımızı bozuyor!' diye haykıran amca değil miydi eve gidip evlilik programı izleyen. Oysa ne kadar da emin konuşuyordu öyle derken. İnsan oğlu böyleydi. Başkası yapınca 'Hayt, höyt! Nasıl yapar! Aptal, beyinsiz, Ahlaksız!' kendimiz yapınca da 'E canım ne var, ilgimi çekti bir an, ben öyle mi demek istedim. Ne var bunda!'

Ben de aynı bunu yapmıştım işte! Zengin züppe diye kükreyip ortalığı kaldırdıktan sonra o zengin züppeye aşık olmuştum. Sadece zengin züppe değildi o benim için. Kardeşimin hayatını mahveden bir canavardı. Okula geldiğim ilk zamanlar, 'Fırat Kandemir' ismine vücudum saf nefret ve öfkeyle tepki veriyordu. Ama bugün 'Fırat Kandemir' diyince tüm vücudum heyecanla, istekle ve özlemle titriyordu.

Dudaklarımızın buluştuğu anın hayali yine kafamda canlanıp dudaklarım sızlamaya başlayınca hırsla gözlerimi açıp başımı otobüsün sarsıldıkça başıma vuran camından çektim ve ofladım. Kulağımdaki kulaklıktan gelen müziğin 'Waka Waka'dan Şebnem Ferah'ın 'Sigara' şarkısına geçtiğini fark ettim. Demek ki o yüzden bir türlü bu ruh halinden çıkamamıştım. Zaten sözler bu kadar benken, bizken nasıl çıkacaktım ki?

'Aslında ben de isterim
Emeklemeden koşmayı
Güzel elbiselerle
Makyaj yapıp dolaşmayı
Aslında ben de isterim
Düşünmeden konuşmayı
Küçük bir oyun içinde
Önemli kişi olmayı' derken beni tarif ediyordu sanki.

'Sen kibritin hiç yanmayan ucunda
Birinin hayatından geçmiş oldun' diyordu şarkı sanki Fırat'ın hayatımdan geçip gidişini anlatmak için.

O an karar verdim. O bilmese de bu bizim şarkımız olacaktı. Belki bu oyun bittikten sonra bir daha onu hiç görmeyecektim ama hiç bir zaman o hayatımda olmamış gibi davranmayacaktım. Ne kadar yanlış ve imkansız olsa da o benim ilk aşkım olarak kalacaktı.

O bana beni sevdiğini söylerken, sırf kendim olmadığım için duygularımı sakladığımı hiçbir zaman unutamayacaktım. Her zaman onunla karşılaştığım ilk anın farklı olduğunu hayal edecektim. Şarkıdaki gibi, güzel bir elbise ve şık bir makyajla, onun için önemli biri gibi.

Otobüs ineceğim durağa gelince yanımdaki kadından rica edip yerimden kalktım. Havanın soğukluğuna karşı refleks olarak elimi cebime attığımda elime gelen yuvarlak küçük şeyi çıkardım.

Sınıfa taktığım kameraydı. Tekrar cebime koyup adımlarımı hızlandırdım. Bizim evi geçip direkt Yeşim'lere ilerledim.

Kapıyı çaldım, çok beklemeden açıldı. Nasıl göründüğümü bilmiyorum ama Yeşim'in kaşlarının çatılmasına sebep olacak kadar kötüydü halim.

GÜZEL DELİKANLI(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin