Dördüncü Bölüm

24.8K 1.2K 217
                                    

Multimedia: Summer Ayers

Telekinezi mi? Tabiki telekinezinin ne olduğunu biliyordum. Sadece benim migren nöbetlerimden bu konuya nasıl geçtiğimizi anlayamamıştım. Bir şey mi atlamıştım yoksa? Başımın arkası zonkluyorken bırakın odaklanmayı, onu doğru dürüst dinleyemiyordum bile. Duraksamayı kısa kesip devam etti.

"Telekinezi, Lysa. Basitçe, objelere beyin yoluyla yön vermedir. Aynı zamanda Zihin Gücü, Obje Manipülasyonu olarak da bilinir. Temelde üç farklı seviyesi ve türleri vardır." Bunları söylerken elindeki kalemle oynuyor, ara sıra dişlerinin arasına götürüyordu.Tepkime bakmak için duraksadı. Sanırım konuşma sırası bana geçti... boğazımı temizledim.

"Bunları bana neden anlatıyorsunuz?" Soruyordum çünkü gerçekten bilmiyordum, soruyordum çünkü söyleyecek başka şeyim yoktu.

"İlgini çekmeyen bir konu mu?" gülümseyerek sordu, gülümsemesi o kadar içtendi ki yanaklarında çukurlar açıyordu. Bu adamla ters düşmek için sağlam bahanelerinizin olması gerekiyordu.

Ama ilgimi çekmek mi? Bayım, biraz önce tuvalette düşüp bayıldım ve siz bana hiçbir gerçekçiliği olmayan şeylerden bahsediyorsunuz. Evet! İlgimi çekmiyor.

"Bunları gerçekten şuan mı konuşmalıyız? Ben gerçekten yorgun hissediy.." derken esnememe hakim olamadım.

"Bunları konuşmak için geç bile kaldık Lysa." Yüz ifadesi ciddileşince bende ister istemez yüz ifademi sertleştirdim.

"Anlamıyorum. Sizinle geçen gün tanıştık."

Kaşlarımı kaldırıp karşımdaki adama baktım. Karmaşık saçları her zamankinden dağınık duruyor, gözleri soluk bakıyordu. Dün akşam pek uyuduğunu sanmıyordum.

"Sen, benimle geçen gün tanıştın Lysa." dedi. Yüzümdeki ifadeyi anlatmam zor, resmen şok geçiriyordum. Ne demek istiyordu?

"Senden anlamanı beklemiyorum. Dinlemeni rica ediyorum. Bak Lysa, insan evrimi oldukça karmaşık bir konudur. Evrimleşerek bu hale gelmişlerdir ve bu değişim yaşamımız boyunca devam eder. Bununla ilgili birçok şey bildiğine eminim. Darwin, doğal seçilim, evrim teorileri...Ama bana göre bunu başkalaştırmaya gerek yok çünkü bu zaten yaşamımızın bir parçası. Tabiki az önce bahsettiklerim çok da bir şey bilmiyor. Yine de oldukça yaklaşan bilim adamları olmadı değil." Gözlerini ilk defa benimkilerden çekti ve uzaklara dikip bir şeyler mırıldandı ama kelimeleri seçemedim.

Onu takip etmekte zorlanıyordum, konuyu nereye bağlayacağını merak etmeye başlamıştım. Belki biyolojide falan yardımı dokunurdu. Veya hakkında fantastik bir öykü yazardım. Ama ne yazık ki anlattıklarını algılayabilmek için ekstra bir çaba harcamam gerekiyordu, başımın ağrısı geçmemişti.

"..Ve bazı insanlar Lysa, bazı özel insanlar, bu evrimi daha hızlı yaşar. Hücre bölünmeleri normal bir bireyinkinden çok daha fazladır, kromozom sayıları bile daha fazla veya az olabilir. Bahsetmek istediğim şey, normal bir insanın gen diziliminden, hücre yapısından çok ama çok daha komplike ve farklı bir şey. Bu durum onlara bazı özellikler atar. Bazı mükemmel özellikler. Bilimin bu tür durumlara ne ad verdiğini biliyorsundur. "

Tabiki biliyordum. "Mutasyon." diye yanıtladım ve ben başka bir şey söyleyemeden aynı hızda devam etti.

"Kesinlikle. Mutasyon, size öğretilenin aksine üç başlı kurbağalar, beş gözlü geyiklerden çok daha fazlası. Yüzyıllar öncesinde evrende iki ırk olduğu varsayılırdı. Mutantlar ve insanlar. İki ırkta kendi toplumundan olanlara o kadar değer verirlerdi ki asla diğer ırkla yakın iletişim kurmazdı. Ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi?" Gözleriyle beni delip geçiyor. Ama o bakışta, arkada bir yerlerde şefkat de gizli.

CerebrumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin