Bölüm 1: Vedasız Gidenler...

57.9K 2.7K 718
                                    

1

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

1. Bölüm..

1998, Eylül

Yazdan arta kalan günlerin sıcağı halen terk etmemiş gibiydi etrafı..Sonbaharın habercisi ağaçların sararmaya yüz tutan yapraklarına inat sıcak bir öğlen vakti daha şehri sararken ensesini yakan ipeksi kumral saçlarını eliyle karıştırıp "Hadi anne, babam gelecek şimdi" diye bağırarak çocuksu bir heyecanla annesine seslendi Feride..

Annesinin uyanır uyanmaz tatlı diline dayanamayıp erkenden giydirdiği üzerindeki renkli çiçeklerle bezeli bembeyaz elbisesine mutlulukla parlayan ela gözleriyle bakarken diğer yanda kızının sabırsızlığı karşısında "Geldim geldim" diye söylenen Zehra ellerini mutfak havlusuyla kurulayıp fırının derecesini de düşürdükten sonra mutfaktan çıkarak kızının odasına doğru ilerledi.Ona bugün itibariyle tam beş yıldır dünyalara değişmeyeceği bir mutluluğu, anneliği bahşeden meleğine kapı eşiğinde şefkat dolu bir gülümsemeyle bakarken Feride yatağından zıplayıp elindeki papatya şeklindeki tokalarıyla yanına koşup "Hadi anne hemen ör saçlarımı babam gelmeden çok güzel olmalıyım" diye heyecanla şakıdığında önünde eğilip elindeki tokalarını alarak yanağına bir öpücük bıraktı.

"Sen zaten çok güzelsin bebeğim" deyip onun içini ısıtan cıvıl cıvıl kıkırtısı eşliğinde kızının elinden tutarak yatağa doğru ilerlerken Feride'yi kenara oturtup kendisi de arkasına geçerek hafifçe ıslattığı saçlarını taramaya başladı.İnce telli adeta başak tarlalarını anımsatan kumral saçlarını canını acıtmaktan korkarcasına tarayıp bir yandan da kızının heyecanla sorduğu sorulara cevap vermeye çalışırken zaman zaman yorulsa da fazlasıyla eğlendiğini inkar edemezdi.

"Anne babam bugün evde kalmayacak mıydı neden gitti ki? Hem hediyemi de çok merak ediyorum..Hep yastığımın yanına koyardı ama bugün yoktu" diye neşesinden kopup burukça mırıldanan kızıyla genç kadın sıkıntılı bir nefes alırken tarağı kenara bırakıp tutamlara ayırdığı saçlarına bir öpücük bırakarak örmeye başladı.Bugün izin günü olmasına rağmen kocası gece yarısı işten gelen bir telefonla apar topar çıkmak zorunda kalmış, karısının yüreğini de yine amansız bir huzursuzluğa esir bırakmıştı.

"Sen uyuduktan sonra Selim amcan aradı bebeğim, babanın yardımına ihtiyaçları varmış..Ama gitmeden önce seni öpmeyi unutmadı bir de dedi ki söyle benim meleğime biraz daha merak etsin hediyesini" diyen annesiyle Feride hüznünden sıyrılıp çocuksu bir mutlulukla gülümserken babasına olan sevgisi küçük yüreğinden taşacak gibiydi.Annesini de çok seviyordu ama Feride'nin küçücük dünyasında babasının yeri bambaşkaydı.Onun sadece kendi kahramanı değil birçok insanın daha kahramanı olduğunu bilmek küçük kalbini öylesine gururlandırıyordu ki babasının yaptığı her iş ona bir büyü, ulaşılmaz bir yetenek gibi geliyordu.Hele her sabah giydiği üniformasıyla gözlerine öylesine büyüleyici görünüyordu ki kendisini bir tek onun yanında bu denli güvenli bu denli korkusuz hissediyordu.

El GibiWhere stories live. Discover now