Bölüm 43

6.7K 575 29
                                    


Mavi'nin Ağzından;

Onu böyle görmeye dayanamıyordum. Kim canından çok sevdiği kadını böyle görmek isterdi ki zaten? Elim kolum bağlı saatlerdir başında oturduğum sevdiğim, ısrarla gözlerini açmıyordu. Nedenini bilmediğim bir şekilde kollarıma yığılmıştı. Ne yaptıysak olmamıştı, uyanmamıştı. Hala nefes alıyor olması tek tesellim olmuştu. Evdeki herkes sessizliğini koruyordu. Beni daha da üzmek istemiyorlardı. Gerçek bir çözüm önerisi bulana kadar kimse konuşmazdı. Düşünüyorlardı. Nedenini bilseydik elbette çözüm daha kolay olurdu. Neden? Ah, neden? Aslında diğer evden beridir onda tuhaflık olduğunun farkındaydım. Durgun görünüyordu. Hasta olmuş olsa ateşi falan olurdu. Ama ateşi yoktu. 

"Feyza, Zuhal sana hastayım falan dedi mi? Ya da başka herhangi bir rahatsızlıktır, sorundur bahsetti mi?"

"Hayır. Hiçbir şey söylemedi." 

"Yabancı biriyle karşılaştı mı? Belki de Helen gelip onu bulmuştur?" Feyza kafasını salladı. Belki de büyücü dönmüştür diye düşünmüştüm. O adam, bunu bize yapmış olabilirdi. Hızla evden çıktım. Babam ile amcam arkamdan bağırıyordu. 

"Nereye gidiyorsun Mavi? Geri dön!" 

"Kemal gelsin sadece peşimden. Siz değil. Kemal, çabuk ol!" Kemal hızlıca yanıma geldi. Onların evine yöneldiğimizin farkındaydı. O da adımlarını bana uydurmaya çalışarak peşimden geliyordu. Kafası karışmış görünüyordu ama ağzını açmadı. Evin kapısına gelince açması için işaret yaptım. Telaşla elini cebine atıp anahtarı çıkardı. Hatta öyle paniklemişti ki anahtarı yere düşürüp göz ucuyla bana bakarak yerden aldı. Kapıyı açtıktan sonra sanki eve daha önce bin kez gelmiş gibi dolaba yöneldim. Eski, ahşap kapağı sertçe açarak istediğim şeye kolayca ulaştım. İşte bütün her şeyi düzeltecek olan silah buradaydı. Artık büyücüyü öldürebilecektim. Zuhal'e kavuşabilecektim. Artık babamla ve geri kalanlarla ailemi kurabilecektim. 

"Yanlış anlama ama sen onun yerini nasıl bilebildin Mavi Abi?" Kemal'in korkudan mıdır bilmem ama abi demesi hem hoşuma gitmiş hem de komiğime gitmişti. Evden çıkarken bile hala korkmuş görünüyordu.

"Zuhal size geldiği zaman görmüştü ve o bana söylemişti. Sandığın kadar iyi bir yalancı değilsin. Ona anlattığın her şey palavraydı. Kardeşim olduğunu bile söylemişsin." Elimdeki sivri odun parçasını ona doğru tuttum. Daha da beyazlaşan yüzü tedirginlikle gerilmişti.

"Özür dilerim. Patron öyle emretmişti. Kim olursa olsun, büyü ile alakası olan herkese yalan söylememi istemişti. Tabi, ben bunları Zuhal'e anlatırken patronun baban olduğunu bilmiyordum." 

"Ve şunu bilmeni isterim ki Zuhal'i hepimiz çok seviyoruz. En az senin kadar hüzüntlü ve endişeliyiz." Hala evin önündeki verandada bizi bekleyen amcam ve babam ayağa kalktılar. 

"Benim kadar üzülemez hiç kimse. Benim kadar sevemezsiniz onu. Şimdi bu durumu düzeltmeye gidiyorum. Artık canı hiç yanmayacak." İçeriye girip Zuhal'in yanına gittim. Hala aynı görünüyordu. Alnından öptüm. Ceketimi giyerek kapıya yöneldim. Omzumdan tutan el, beni geri dönmeye zorlamıştı.

"Nereye gittiğini sanıyorsun sen?"

"Onu öldürmeye. Bütün bunlara sebep olan kişiden kurtulmaya."

"Sakin ol. Bencil olma. Senin kadar sevemezmişiz. O, benim de kızım artık. Sen, benim oğlumsun. Göz göre göre ölüme gitmene izin verir miyim sanıyorsun? Ben, Kemal ile yıllardır onun peşindeyim. Bizim yapamadığımızı sen, bir hışımla çıktıktan sonra mı başaracaksın? Fazla iyimser değil misin sence de?"

Mavi IsırıkWhere stories live. Discover now