GERÇEK DOSTUM -33- " Kararım "

777 29 0
                                    

  Arkadaşlar, yeni bir karar aldım;

  Artık yeni bölümleri tatil günleri ve okula gidemediğim günler yayınlıycam. Hepinizi çoook seviyorum. Voteler mükemmel olmasa da fena değil. Bunun için de çok teşekkür ederim. Ayrıca bana ulaşıp final hakkında soru soranlar oldu. Okuma ve voteler böyle devam ederse finale daha çoook var... Ben daha fazla uzatmayayım, iyi okumalar.

  Sabah telefonumun zil sesiyle uyandım. Her yerim ağrıyordu. Yer yatağı pek rahat değildi ama şimdilik başka bir seçeneğim yoktu. Belki yakında koltuğa geçerdim. Başımı kaldırdığımda Derin hala uyuyordu. Açık kalan perdeden dışarıya baktığımda hava da karanlıktı. Beni bu saatte kim arardı ki. Merakım iyice kabardığında telefonumun ekranına baktım, arayan Ömer'di. Üf Ömer yine ne istiyorsun?! Telefonu elime alıp yataktan kalktım ve odadan çıktım. Karanlık salondaki koltuklardan birine oturup telefonu açtım:

- Ne var?

- Sadece aramak istediğim bal gözlüm.

  Bal gözlüm mü? Bu çocuğa ne oluyor? Gerçekten bana yavşadığından şüpelenmeye başlıyorum!

- Kısa kes Ömer! Ne oldu?

- Seninle buluşmak istiyorum. Dedi hızlıca.

- Ne saçmalıyosun lan sen! Bak Ömer seni gruba almış olabiliriz ama sadece bu kadar. Sen benim hiç bir şeyim değilsin ve olmıycaksın. Arkadaşım bile. Senden hep nefret edicem. Derin'e yaptıkların için senden hep nefret edicem. Şimdi bu söylediklerimi şu salak kafana sok ve beni bir daha rahatsız etme. Deyip telefonu yüzüne kapattım.

  Bu çocuk kendini ne sanıyordu? Ondan nefret ediyordum. Bana neden böyle davranıyordu. Eskiden o iyi biriydi. Ama şimdi... Ona inanamıyorum. Bu olanları Emir'e anlatsam muhtemelen Ömer'i öldürürdü. Ama yine de anlatamazdım. Ömer'den nefret ediyordum doğru ama kimsenin benim yüzümden dayak yemesini veya ölmesini istemezdim. Bu yüzden de bunu asla Emir'e anlatamazdım...

  Bir süre orada kendi kendime oyalandım. Düşünüp durdum. Emir... Onu seviyordum ve ondan sır saklamak istemiyordum ama zorundaydım. Bu yüzden vicdan azabımı hafifletmek için uyuduğunu bile bile onu aradım. Üçüncü çalışta açtı:

- Ne oldu? Sesi çok uykulu çıkıyordu. Muhtemelen uyuyordu. Onu uykusundan etmiştim.

- Şeyy... Ben, buluşabilir miyiz diye soracaktım. Dedim. Sesim bir az titrek çıkmıştı.

- Tabi. Bir saat içinde seni evinden alırım. Dedi. Bu kadar çabuk kabul edeceğini tahmin etmemiştim.

- Aslında ben Derinlerdeyim. Diye düzelttim.

- Tamam geliyorum. Dedikten sonra telefonu kapattı. Ben de üstümü değiştirmek için sessizce odaya girdim. Bavulu açtım ve elime ilk gelen giysileri çıkardım. Bunlar da pembe bir bluz ve mavi yırtık yırtık bir kot olmuştu. Banyoya gidip onları üzerime geçirdikten sonra saçımı arkada ördüm. Her zamanki klasik makyajımı da yaptıktan sonra Derin'e gittiğime ve akşama döneceğime dair bir not bıraktım. Sonra pembe converslerimi alıp kapının önüne çıktım. Beni çaldırdığında hemen ayağıma converslerimi geçirdim ve dışarı çıkardım. Arabaya binerken:

- Merhaba. Deyip susağını öptüm.  

- Bu sefer soruları ben soruyorum. Dedi Emir.

- İnsan bi merhaba der. Diye atar yaptığımda bana aldırmadan sorularını sormaya başladı:

- Neden bu saatte buluşmak istedin?

- Çünkü sana bir şey anlatmam gerekiyor. Dedim.

- O zaman anlat. Dedi ciddi bir sesle.

- İlk önce sorularını bitir. Ayrıca istersen arabada anlatmıyım yani bir yere gidelim. Dedim.

- Tamam o zaman ikinci soru! Dediğinde başımı bir kere salladım:

- Neden Derinlerdeydin? Bu saatte gitmediğine eminim. Mutlaka onlarda kaldın. Neden? Diye sordu.

- İki sorunda aynı konuyla ilgili. Sahile filan gidelim anlatırım. Dedim. O da onayladı. Sonra yol boyunca konuşmadık. Sahile vardığımızda güneş hala doğmamıştı. Güneşin doğumunu izleyebileceğimiz en güzel banka oturduk. Bunun üstüne Emir sabırsızca:

- Anlatır mısın artık? Dedi. Ben de ailemle aramda geçen her şeyi en ince detayına kadar anlattım.

- Benim yüzümden! Üzgünüm. Dediğinde.

- Saçmalama Emir. Senin yüzünden değil. Ben senin için bunu yapmak istedim ve yaptım. Burada illa bir suçlu arayacaksan o benim. Dedim. Ama o yine de beni sanki hiç dinlememiş gibi:

- Belki de baban haklıdır. Benden uzaklaşmalısındır. Ben senin için doğru kişi değilimdir. Dedi.

- Emir bunu söylediğine inanamıyorum. Saçmalamayı kes. Kalbimi kırıyorsun. Dedim.

- Ama doğru Ayça. Ben senin yanındaki gibi değilim. Bunu biliyorsun. Ve bu ileride başına dert açabilir. Dedi.

- Emir saçmalamayı kes. Hem de ben seni bu kadar sevmişken. Derin'den sonra birine bu kadar değer vermişken bunu bana yapma. Ben senden gelecek kötülükleri kabullendim. Dedim.

- Ama ben kabullenmedim. Diye bağırdı. Sonra da ekledi:

- Senin için en değerli ben olmayabilirim ama benim için en değerli sensin. Ben, ilk defa sana değer verdim. Ayça ben daha önce  kimseye değer vermemiştim. Ben senin yanında değişebildim. Ben hep değişmek istemiştim. Başka yerlerde hala aynıyım ama senin yanında olmak istediğim kişi olabiliyorum. Dedi.

- O zaman beni bırakma Emir. Çünkü beni bırakırsan bir daha asla olmak istediğin kişi olamayacaksın. Dedim.

- Gerçek hayatımı hiç görmedin Ayça. Görmüş olsaydın böyle demezdin. Dedi.

- O zaman görmek istiyorum. Dedim. Ağzımdan çıkanlara ben de inanamasam da ağzımdan çıkmıştı işte ve devamını getirmeliydim. Konuşmaya devam ettim:

- O hayatı gördükten sonra ne olacağına ben karar vereceğim. Dedim.

- Ama bu seni yıpratabilir, kırabilir. Dedi.

- Kabul ediyorum. Yeter ki bana kötü davranma. Dedim. Sonra da ona sıkıca sarıldım. O da bana sarılırken:

- Peki o zaman. Dedi. Ayaklarımı banka uzatıp onun bacağına kafamı koydum. Ve güneşin doğuşunu izlemeye başladık. O harika renkler eşliğinde Emir'in sesini duydum:

- Bu akşam ne olursa olsun, senin kararın ne olursa olsun, ben seni çok seviyorum. Ve sonsuza kadar sevicem. Hep en değer verdiğim olacaksın. Dedi. Bu sırada saçlarımla oynamaya başlamıştı. Başımı ona çevirmeden:

- Ben de seni çok seviyorum ve hep sevicem. Dedim...

Evet, burada geçiş bölümlerini bitirmiş bulunuyoruz. Olaylar başlıyor... :D :D :D

GERÇEK DOSTUMWhere stories live. Discover now