20. Bölüm

326 36 9
                                    

Selamünaleyküm,

Tu-lak'ın pov'u ile kaldığımız yerden devam edip; Karalar ve Şahinler ile olan savaşına başlıyoruz. İnşallah beğenirsiniz. :)

__________

Boru bir kere daha duyuldu ve aynı etkiyi yarattı; bilmeyen biri gece vakti gerçek bir şahinin avlandığını düşünebilirdi ama işin aslı öyle değildi. Bunlar kadim ongun borularıydı. Bir ongun tarafından sahiplenen 11 halk'a, koruyucu ruhları tarafından yapıldığına inanılan özel bir savaş borusu verilmişti. Boruların kendilerine has güçleri olduğuna inanılırdı. Kimse boruların kaç bin yıllık olduğunu söyleyemezdi ama çok eskilerdi, bu kesin.

Boru, ongunun temsil ettiği hayvanın sesini barındırır ve savaş meydanında yankılanarak düşmana korku salar, askerlerine de cesaret verildi. Ses, gerçek hayvanların sesinden daha güçlü ve yüksek çıkardı, dahası insanın yüreğinde gerçekten bir şeyleri canlandırıyordu; korku ve cesaret. Tu-lak kendi yüreğinde oluşmaya başlayan duyguları bastırmak için elinden geleni yaptı, bir targan bu boruların etkisine karşı eğitilirdi. Yine de tamamen etkisiz olduğunu da iddia edemezdi. Maalesef Bozkurtlar'ın savaş borusu onlarla birlikte tarihe karışmıştı ama yine de Gri ve Kara Kurtlar'ın kendi savaş boruları vardı ve kurt gibi uluyordu. Yine de gerçeğinin yerini tutamıyordu. Onlar gibi etkisi yoktu, sadece bir kurdun kötü taklit sesinden oluşuyordu ve gerçek ongun boruları gibi yüksek ses üretmiyordu. Yine de hiç yoktan iyiydi.

Şahin sesine karşı kurt uluması ile karşılık verildi. Boru ardı ardına birkaç kez ötünce askerler ve targanlar hızla toparlandı ve karşılık vermek için silahlarına davrandılar ama görünürde kimse görünmüyordu.

"Saldırıyı nasıl anladınız?"

"Birkaç ateşli ok fırlatıldı." dedi, karakol komutanı. "Bir iki askerimiz yaralandı."

"Ortalıkta görünmüyorlar." dedi, Ur-uş.

"Belli ki bizim saldırmamızı istiyorlar. Sanki böyle bir hata yaparız!"

Yapmadılar ama Şahinler de çok beklemedi. On beş dakika sonra son kez şahin borusu öttü ve Şahinler saldırıya geçti.

En iyi cenk atları üzerinde 1000 Şahin okçusu! Elbise renkleri, onların Gümüş Şahin Savaşçıları olduğunu gösteriyordu. Yani ordunun ekseriyeti bunlardan oluşuyordu. Yüzlerine savaş boyası çekilmiş, başlarına şahin tüylerinden oluşan birer miğfer takılmıştı. Fakat en dikkat çekici özellikleri bu değildi, taktıkları şahin kanatları da eklenince okçu süvariler oldukça korkutucu bir görüntüye bürünmüşlerdi. Şahinler bin yıldan fazla zamandır bu şekilde giyinir ve savaşırdı. Bu geleneği Bozkurtlar'ın kurt şeklinde savaştığı söylentilerinden yola çıkarak başlatmışlardı. Korkutucu savaş naraları ile birleşince; düşmanda ongun borusu kadar etkili oluyordu ama bu, Kurtlar için geçerli bir şey değildi.

Biz kurduz! Kurtlar üç beş kuştan korkmaz! Bizim gücümüz sürü halinde avlanmaktan gelir ve gece, bizim en iyi avlanma zamanımızdır!

Tu-lak eğitiminin ilk yıllarında kendisine öğretilen bu sözleri tekrar hatırlattığında içinde bir güç hissetti. "Kurtlar sürü halinde avlanır! Ve kuşlar gece vakti kördür!" dedi, Tu-lak.

Ur-uş sırıttı. Bir anlığına bu gerçeği herkes unutmuş gibiydi.

"O zaman bizim inimize girmenin hesabını soralım!" dedi, Ur-uş.

Tu-lak başıyla onayladı ve saldırı emrini verdi. Gri Kurtlar, karakollardakileri askerlerle birlikte, toplamda 3000 süvariydi, Şahinler ise 1000 okçu süvariydi. Yanlarında kısa bir kılıç taşımalarına rağmen en iyi yaptıkları şey yay kullanmaktı ve Yir-Sup'taki en iyi okçu olmaları ile tanınırlardı. Yani hafife alınacak bir halleri yoktu.

Yir-Sup Efsanesi 'Kurtların Savaşı'Where stories live. Discover now