Devam

25 10 0
                                    

Kendimle celismeye başlamıştım bile. Bayıldım da rüya mı görüyordum. Çocuğun bütün kolları ve yüzündeki deriler dökülüyordu adeta. Şaşkınlıkla bakmakla yetinebildim. Dilim tutulmuş sadece yüzüne bakakalmistim. Hayır yani kabustan başka birşey görüyor olamazdım. Ben yüzüne bakmaya devam ederken çocukta bana bakıp konuşmaya başladı.

- Mine kendine gel bu bir rüya değil. Kanlı canlı karşındayım. Farkındayım korktuğunun ama kendine gelmek işin konuşmamız gerekiyor. dedi. Ben hala tepki vermeyince kolumu tutup beni hafifçe sarstı. Bana dokunmasıyla irkilip uzaklaşmam bir olmuştu.

- Sende kimsin? diyebilmistim sadece. Kendimi biraz zorlayarakta olsa kendime gelmeye çalıştım. Biraz daha netti herşey artık. Ellerim titriyor olabilir ama gördüğüm şey karşısında sizde aynı tepkiyi verirdiniz. Gözleri açık bir yeşildi ama göz akları kan doluydu. Dokunsam kanlar boşalacak gibiydi. Ben yüzüne dikkatli bakmaya devam edince konuşmaya başladı oda.

- Korkmani gerektirecek birşey yok. Ben biraz hastayım sadece o yüzden lütfen beni dinlemelisin. dedi.

-Tamam peki dinleyeyim seni ama sen kimsin ve beni nereden tanıyorsun? dedim. Sonuçta beni tanıyorsa bir yerden başlamam gerekirdi.

- Herşeyi anlatıcağım ama arkadaşın seni bekliyor sanırım ve beni daha iyi görmeni isterim bu yüzden gece parka gel saat 11 de seni bekliyor olacağım. Lütfen gel. Senin için önemli! Şimdi gitmem gerek daha sonra görüşürüz. dedi. Ben daha birşey soramadan gitmişti bile. Ben koltukta oturmuş ağzım bir karış açık gittiği yöne bakarken birden Aylin benim yanıma gelmiş. Elini omzuma koyunca oturduğum yerde sıçradım. Evet farkındayım ne bu korku şimdi. Şimdiye kadar hiç öyle birini görmemiştim. Sanırım çok hastaydı. Ben düşüncelere dalmışken.
Aylin:

- Mine iyi misin? Nereye bakıyorsun? diyip beni sarsmaya başlamıştı. Hemen anlatmak istedim olanları ama tam ağzımı açmıştım ki biri sanki kulağıma fısıldadı.

- Şist şimdi değil herşeyi öğrendikten sonra buna karar vermelisin...
Anında susmustum bile.

- Hiç dalmışım öyle hadi filme gidelim. dedim. Biraz düşünmem gerekiyordu sanırım. Aylin filmi izlerken ben sessizce uyuyor gibi yaptım. Sonuçta komedi filmiydi ve Aylinin sorularına maruz kalmamamin tek yolu buydu. O filmi izledi bende hala rüyamdaki çocukla tanışmış olmanın verdiği şokla kalmıştım. Ne demişti en son " Senin için önemli " . Benim için onunla konuşmam neden önemliydi ki? Tanımıyordum bile. Tamam onun hastalığına çok üzülmüştüm. Onun için dinleyeyim demiştim. Ama gece 11 de onunla buluşacak halimde yoktu sonuçta. Tamam şuan meraktan ölüyor olabilirim ama hayır. Ee bide benden sadece parka gelmemi istedi yer olarak söylemedi ki nereden bilebilir ben hangi parka gideceğim. Beni tanıyor madem yine karşılaşırız. Şimdi içim biraz daha rahattı artık. Ben bunları düşünürken film bitmişti. Sinemadan çıktık. Yurda giderken önümüze çıkan mağazalara da girmemezlik etmeyelim derken saat 8 olmuştu bile. Akşam yemeği falan derken saat 10 olmuştu. Aylin bugünkü durgunluğuma fazla birşey demedi. Hasta olduğumu düşünüp fazla soruda sormamıştı. Aylinin her zamanki kurallarından biri güzellik uykusu her zaman tam olmalı 10.30 da yatağına yatmış uyumustu bile. Ama beni uyku tutmamıştı aklım hala çocuktaydı. Odanın içinde volta atmaya bile başlamıştım. Gözüm sürekli olarak saatteydi. Dakikalar geçmek bilmiyordu. 11 e 10 dakika kala daha fazla dayanamadım ve pes edip hazırlanmaya başladım. Siyahlara bürünüp çıkmıştım bile yurttan. Yurda en yakın parka gidip bir banka oturdugumda saat 11 di. Etraf sessizdi. İlerdeki caddeden gelen araba sesleri , rüzgarın ağaç yapraklarıyla beraber yaptığı sesler dışında ses yoktu. Rüzgar olmasına hava soğuk sayılmazdı. Derin bir nefes alıp havayı kokladım. Toprak kokusu artmaya başlamıştı. Anlaşılan biz sinemadayken ufak bir yağmur yağışı olmuştu. Saate baktım tekrar 5 dakika olmuştu. Etrafıma bakiyim derken pat yanımdaydı. Görmemle yerinden sıçramam bir olmuştu. Benim tepkimi görünce ;

- Özür dilerim. Geç kaldığım için dedi. Yüzünde hiç bir ifade yoktu. Biraz daha dikkatli baktığımda hiç bir sorun yoktu yüzünde. Sinemadaki halinden eser yoktu yani. Hastalık falan hiç bir belirti yoktu gayet sağlıklı bile görünüyordu.

- Se-sen kimsin? diyebilmistim sadece kekeleyerekte olsa. Biraz uzaklaşmıştım da bunu söylerken. Yüzümdeki korkmuş ifademden anlamış olacak ki hemen konuşmaya başladı.

- Ben Kerem. 22 yaşındayım. Kanimda ve senin kanında bu hastalık var. Dedi direk neye uğradığımı şaşırmıştım.

- Seninle aynı hastalıkta olduğumuzu sanmıyorum diyebilmistim sadece

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

- Seninle aynı hastalıkta olduğumuzu sanmıyorum diyebilmistim sadece. Şuan ciddi ve dikkatli olmalıydım. Tanımadığım biriyle gecenin yarısı bir parkta yalnızdım. Bu kişiyi rüyamda görmüş olmamda ayrı bir muammaydı. Kamera şakası olma ihtimali de yoktu sonuçta değil mi? Bildiğim kadarıyla teknolojide o kadar ilerlemedik sanırım. Ben bön bön bakarken o konuşmaya devam etti.

- Sanırım hastalığa verdiğimiz tepkiler farklı. Bu yüzden seninle konusmaliydim. dedi. Hala tepkisiz olması sinirlerimi bozmaya başlamıştı ve bu beni korkutuyordu da.

- Madem hastayım sen bunu nereden biliyorsun ? diyebildim. Şimdi daha net bir şekilde konusabiliyordum. Kollarımıda bağladım vereceği cevabı beklemeye başlamıştım.

- Sakin olmalısın Mine. Dediklerimi dikkatlice dinlemelisin ve mantıklı olmamaya çalışmalısın. Senden sadece bunu istiyorum. Beni anladın mı? Dedi.

- Dinliyorum... dedim sadece hem korkuyordum hemde ciddiyetimi bozmamaya çalışıyordum. Konuşmaya uzun bir nefes vererek başladı. Yüz ifadesi ilk defa değişmişti ve bu beni daha fazla sitrese sokmuştu.
- Öncelikle bunları söylediğim için üzgünüm. Dedi ve derin bir nefes daha
- Aile diye bildiğin insanlar senin sadece dış dünyaya karşı koruyucu ailendi. Dedi ve sustu sanırım bunu hazmetmemi bekliyordu. Tabi benim gözlerimi kocaman açmamın da etkisi büyük olabilir.

- Saçmalamayı bırakmalısın. Sana inanmamış beklemiyorsun sanırım ? dedim ama içime bir kurt düşmedi desem yalan da olmazdı. Tabi bu çocuğun şizofreni hastası olma ihtimali daha baskın geldiği gerçeğini de göz ardı edemem.

- İnanmak zorunda değilsin. Anlattıklarımı araştırabilirsin. Şuan bana inanman umrumda bile değil ama beni dinlemek zorundasin. Sen kalitsal olarak hastasın bunu bilmelisin. Dedi ve çok ciddiydi.
Ben şaşkınlıkla bakmaya devam ederken konuşmaya devam etti.

- Sen bizim için önemlisin . Daha doğrusu kanın önemli. Yakın zamanda bir mektup alacaksın. Mektupta ki adrese gitmen gerekli. Mektup gelene kadar istediğin araştırmaları yapabilirsin. Kendini taniman için yeterince zamanın var. Bu yüzden şimdilik bu kadar. Dedi o sırada elime bir kağıt tutuşturdu.

- Burada benim numaram yazılı. Bana sormak istediğin olduğunda sadece mesaj olarak gel de . Beni sakın arama ve sakin gel dışında mesaj atmamalisin. Şimdi gitmeliyim. Yakında görüşürüz. Dedi ve gitti. Ben ise oturduğum yerde öylece kalmıştım.

Bölüm Sonu...

Okuyan herkese teşekkür ederim. Devamı gelecek:)

ATEŞE YAKINWhere stories live. Discover now