Gerçekler...

10 1 0
                                    

Hala kendimde değildim sanırım. Yoksa bu saçmalıkların hiç bir anlamı yoktu. Rüya görüyor ihtimali üzerine durduğum gerçeğinde unutmamak lazım. Ama Aylin in tüm ciddiyetiyle karşımda oturmuş olması bütün direncimi kırmaya başlamıştı. Pes etmiştim. Derin bir nefes aldım öylece gözlerimi kapadım ve gözümden akan son damlayıda sildim. Biraz daha dik oturup gerçeklere hazırladım kendimi.

- Dinliyorum. diyebilmistim sadece bu kadarına gücüm yetmişti. Aylin hiç birşey sorgulamadan anlatmaya başladı.

- Ne olduğunu tam olarak bilmiyorum Mine. Nasıl şuan ki ailenle olduğunu bilmiyorum. Sadece aileni tanıyan herkes kadar biliyorum bende. Bize anlattıklarına göre bünyenin çok zayıf olduğunu biliyoruz. Kanındaki bir hastalıktan dolayı böyleymişsin. Kalıtsal bir hastalıkmış. Ailen öldüğü için onlara evlatlık olarak verilmişsin. Bildiklerim sadece bunlar. Özür dilerim Mine. Senin üzülmeni istememiştim. Bu yüzden sakladım senden üzgünüm. dedi ve gözlerindeki yaşı daha fazla tutamayıp bana sarılarak ağlamaya başladı. Bende onun aksine sadece duruyordum öylece donmuş bir şekilde. Sabahın erken saatleriydi, bir ailemin olmadığını öğrenmem.
Aslında sasirmiyordum bu duruma içten içe. Onlar beni büyüten ailemdi evet bana iyi davranan seven bir annem vardı hatta ama hiç bir zaman bir baba gibi göremediğim biri de vardı hayatımda. Onun yüzünden ergenliğimi bile düzgün atlatamamistim evet sinirliyim hemde çok bu kadar nasıl sevilmem babam tarafından diye düşünürken sorunun cevabını bulmuştum sonunda. Herşey biraz daha yerli yerine oturmaya başlamıştı. Ne yaptığımı bilmeden ayaklanıp hazırlanmaya başladım. Üstümü değiştirdim ufak bır çanta hazırladım. Çıkarken dönüp Aylin'e
- Aileme hiç bir şekilde haber vermiceksin. dedim bakişlarimla geri çekilmişti bile ve odadan çıktım Aylin in yüzüne bile bakmamıştım. Sinirlerime hakim olmaya çalışıyordum artık. Arkamdan bağırsada o hizimla gitmiştim otobüs garına. Biletimi alıp beklemeye başladım 2 saat sonraya yer bulabilmiştim. Kimseyi aramadim. Aylin msj atmaya devam ediyordu. Bakmadım bile . Hava kapalıydı. Saat 8 olmuş gar kalabalıklaşmaya başlamıştı .
Zaman geçsin diye dolaşmaya başladım yakınlarda bir çocuk parkı vardı oradaki banka oturdum gözlerimi kapattım gelen sesleri dinledim sadece. Gardan gelen sesler kulak tirmaliyordu. Bu iyi gelmişti biraz olsun başka şeylere kafa yorabiliyordum.
Sessizdim. Donmuştu kalbim sanki atmiyordu. Gözlerimde bir damla bile göz yaşı yoktu. Şu yaşadıklarımı dışarıdan izliyor gibiydim. Herkes gitmişti terk etmişti beni. Hasta olmak umrumda bile değildi. Şuan ölmüş olsam dahi umrumda değildi. Bundan sonrası boşluktu artık benim için. Gözlerimi açtığımda ise Kerem karşımda salıncak direklerine yaslanmış bana bakıyordu. Korkmamistim bile sadece baktım ve çantamıda alıp kalktım . Gara doğru yürümeye başladım. Arkamdan sesli bir şekilde konuştu.

- Öğrenmişsin.

- Evet. Teşekkürler.

- Üzgünüm şimdi onlarla yüzleşemezsin.
Son dedigiyle arkama dönüp bakma isteği duydum.

- Seni ilgilendiren bir şey olduğunu düşünmüyorum . Sence de öyle değil mi ?
Ben ona sinirlenmeyede devam ederken hala alaycı gülümsemesiyle bana bakarken sinirlerim dahada artmıştı. Sakin ve derin bir nefes aldım.
Biliyorum burda daha fazla tepki verirdim normalde birden üzerimde hiç anlayamadığım bir sakinlik çöktü.
Tam ağzını açıp benimle aynı alaycı konuşmasıyla konuşacakken elimi havaya kaldırıp konuşmasını engelledim.
- Sus bence şuan sus gitmiyorum onların yanına gidip ne diyebilirim ki babamın karşısına geçip beni neden sevmedin diye nasıl sorabilirim ki ? Haklısın onlarla şimdi yuzlesemem. Dedim. Sanırım büyümeye başlamıştım artık. Şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu. Böyle bir tepki vermemi beklemiyordu sanırım. Hoş böyle bı tepkiyi bende kendimden beklemiyordum. Sessizce banka oturdum. Yanıma gelip başımda dikilmeye başladı. Kafamı önüme eğip
- Ne istiyosun benden? dedim.
- Gitmemiz gerek. dedi sadece buydu kafamı kaldirip ona bakmam sakinligimi altüst etmişti. Ruh halim çok karmaşıktı kendimi taniyamiyordum.
- Benden uzak dur seninle hiç bir yere gelmiyorum ben. dedim kalkıp uzaklasiyordum ki başım döndü. Fazlaca aç bırakmıştım kendimi vücudum isyan etmeye başlamıştı. Yanıma gelip kolumdan tuttu düşmeden önce. Hemen elimi kurtarıp
- Benden uzak dur. dedim.
- Benimle gelmezsen hepimiz öleceğiz. Sen son çaremizsin.
Seni zorlayamam gelmen için evet ama yaşamak istiyorsan sende gelmek zorundasın.
dedi yüzü o ciddi halini almıştı bile.
Yurda dönemezdim. Aylinle şimdi konuşabilecek gücüm yoktu. Şimdilerde görülmeye başlayan olgunluğum yine yüz üstüne çıkmış gitmek konusunda bana baskı yapmaya başlıyordu.
Böyle sakinleşmeye başlamıştım. Bunu anlamış olacak ki Kerem de konuşmaya başladı.
- Beni anladığını düşünüyorum. Sana zarar gelmesine asla izin vermem. Yanımda kalman yeterli. Şimdi araba bu tarafta hadi gidelim. dedi yürümeye başladı. Geleceğimden emin gibiydi tavırları. İlk başta tereddüt etsemde sonrasında bende onunla beraber bende arabaya binmiştim. Arabayla daha 5 dakika gitmiştik ki bir marketin önünde durdu.

- Bu kadar yakın bir mesafe için mi arabaya bindik yani. dedim.

- Saçmalamayı bırak ve yanıma gel aç aç seni götüremem ama bir lokantaya oturup yemekte yiyemem o yüzden istediğini al yada arka tarafta fast food satan bir yerde var ne istersen alabilirsin. dedi ve eliyle işaret etti. Pek bişey yiyecek halim yoktu. Duyduklarım ruhumu fazlasıyla doyurmuş olsada vücudumda pek de işe yaramıyordu. Bende markete girdim bir kaç bisküvi biraz içecek aldım. Hep ikişer tane almıştım sonuçta tek değildim. Kasaya gidip aldıklarımı ödeyip çıktık. Ama ben bunları alırken oda soğuk sandviçler almıştı. Arabaya binerken bana da uzattı bende aldığım meyve sularından ona uzattım. Yiyerek yolda ilerlemeye başladık. Tabi ben yine merakıma yenik düşüp konuşmaya başladım.

- Nereye gidiyoruz? dedim. Tepkisiz bir şekilde konuştu o da.

- Hiç gitmediğin bir yere. dedi.

- Peki çok mu uzak ? dedim . Her kısa cevap verdiğinde daha çok soru sormaya niyetim vardı aslında.

- Yarın orada olmuş oluruz ancak. O yüzden bir süre sonra bir yerde konaklamamız gerekecek. dedi. Şaşırmış olsa da bundan sonra pek bir soru sorasım kalmamıştı.
Yol boyunca hiç birşey konuşmadık. Pek umrumda değildi. Herşeyden uzak olacaksam pek de önemi yoktu. Düşüncelerimin içinde kaybolurken uyuya kaldım. Uyandığımda bir pansiyonun önünde duruyorduk. Yanımda Kerem yoktu. Dışarı çıktım bende soğuk hava yüzüme esince iyice uyanmıştım. Ben tam içeriye baksam mı diye düşünürken Kerem de dışarı çıktı. Filmlerde olur ya hani kötü niyetli oğlan tek oda kalmış falan demesini bekliyodum. Ama tabikide öyle olmadı. Elime bir anahtar verdi.

- Hadi içeri giriyoruz. Yolumuz uzun dinlendikten sonra devam edicez. dedi. Benim pek yorgun olduğum söylenemezdi. Ama inkar edicek halimde yoktu. Saat 10 olmuştu. Sabahtan yola çıktığımız düşünülürse Kerem hala nasıl ayakta hala diye hayranlıkla bakmıştım. O sırada yüzünde oluşmaya başlamış deri dökülmeleri de gözüküyordu. Kendimi tutamayıp sordum bende.

- Derilerin dökülüyor. dedim. Evet biliyorum pat diye sorulur mu ? Ama napıyım oda hiç konuşmuyor.

- Biliyorum ilacın etkisi geçmiş olmalı. Yarın sabah hiç bir şeyim kalmaz merak etme. dedi. O ciddi halinden hala birşey kayıp etmemişti. Daha fazla soru sormadan içeri girdik. Karşılıklı oda tutmuştu.

- Yarın sabah erken kalkıyoruz. Lütfen alarmını kur seni uyandırmak la uğraşmak istemiyorum. dedi ve kapıyı da pat diye suratıma kapattı. Neye uğradığımı anlamadim. Umursmadım ve uykuma kaldığım yerden devam ettim.

Bölüm sonu...

ATEŞE YAKINWhere stories live. Discover now