Denekler

5 0 0
                                    

Yine rüyalarımla başbaşa kalmıştım. Hava puslu bir karanlıktı. Etraf sessizdi. Yürüdüm yürüdüm ama olduğum yerde dönüyordum. Sessizce beklemeye başladım. Uzaktan sesler bana doğru yaklaşıyorlardı. İki adam gözüktü. Bende yanımda olan çöp konteynerının arkasına saklanıp dinlemeye başladım.
Uzun olan adam;

- Mine elimizde onun tüm kanını alıp öldürmeliyiz. Yoksa doktor bu işin peşini asla bırakmaz .
Dedi. Yanındaki adamda konuşmaya başladı.
- Yeraltındaki depoda onu hiç kimse bulamaz. dedi ve gülmeye başladı iğrenç ses tonuyla. Gülerek yola devam ettiler ve gözden kayboldular. Bende rüyamdan uyanmıştım. Hemen kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Dolaptan su alıp içtim. Alarmın çalmasına yarım saat daha vardı. Kalkıp toparlandım. Keremi beklemeye başladım. Telefonuma rüyamı kaydetmeyi de unutmamıştım. Bu rüyaların bir anlamı olmalıydı bence. Çünkü Keremi görmem bir tesadüf olamazdı. Ben bunları düşünürken kapı çaldı. Kerem kapının önünde daha hastalıklı bir şekilde karşımda duruyordu.

- Hadi gidiyoruz. dedi. Ama bu haline üzülmüşüm ve dayanamayıp konuştum yine.

- Kerem pek iyi gözükmüyorsun. dedim. Ama o beni umursamadan yürümeye devam etti. Resepsiyona ödeme yapıp çıktı. Resepsiyondaki adam Kerem 'e soran gözlerle bakmış olsada o umursamadan arabaya binmişti. Benim hala dikildiğini görüncede kornaya bastı. Yerimden sıçrasamda arabaya bindim sessizce. Güzel gri bir Clio su vardı. Dikkat çekmeyen bir araba olmasına şaşırmıştım da doğrusu. Bu kadar kendine güvenen birine göre oldukça düşük bir arabaydı. Ama şimdilik birşey sormadım. Ama tabiki aklıma not aldım. Telefonumla uğraşmaya başladım sessizlik canımı sıkmaya başlamıştı. Notlarına göz atarken buldum sonunda kendimi. Sabahki rüyam aklıma geldi. Kerem e sorma ihtiyacı hissedip bir çırpıda sordum.

- Benim kanımı senden başka kim istiyor? Yada benim kanımı alıp öldürmeyi mi planlıyorsunuz? dedim. Biliyorum farkındayım ölüme bile gidiyor olabilirdim. Ama içimdeki sese güvenip Keremin peşinden ayrılamıyordum. Bu söylediğine şaşırmış olsada ciddiyetle cevap verdi.

- Hayır seni ben öldürmiyeceğim ama seni bu şekilde öldürmek isteyenler var bu yüzden yanımdasın. Ama bunu nereden biliyorsun ? dedi. Kaşları çatılmıştı. Bende uzatmadan düzgünce söyledim.

- Rüyamda gördüm. İki adam beni kaçırdıklarından söz ettiler. Yeraltındaki depoda beni sakladıklarından ve kanımı alıp öldüreceklerinden bahsettiler. dedim. Ben gayet umursamazdım. Bütün sinirleri almışlardı benden sanırım. Ben omzçuz silkelerken. Daha sinirli bir ses tonuyla konuştu.

- Adamların yüzünü tarif et bana. Dedi. İlk başta ciddi mi diye yüzüne bakma ihtiyacı duysamda her hücresi ciddi diye bağırıyordu. Biraz daha zorladım kendimi ve hayretle aklıma gelen şeyle irkildim.

- O gece seninle parkta buluştuğumuz gece gördüğüm hasta adamdı. Eminim o sarhoş adamdı. Kıyafetleri farklıydı sadece . Tarif edebileceğimi sanmıyorum ama biliyorum sadece o kadar. Dedim gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı. O ise sesini çıkarmadan arabayı sürmeye devam etti. Daha çok yolumuz vardı anlaşılan. Sabah 5 de çıkmıştık yola acıkmıştık haliyle bende dünkü aldığımız bisküvilerden yemeye başladım. Kereme de sordum tabi.

- Bisküvi ister misin ? Dedim.

- Evet olur. dedi. Bende o elini direksiyondan ayırmasın diye ağzına doğru uzattım. Bana doğru bir baktı ki anlatılmaz benim için tarif edilemez bir bakıştı. Elimden yavaşça bisküvili aldı ve kendi yedi. Çok garip hissetmiştim. Sanki ağzına zehir veriyodum. Hiç birşey söylemeden dışarı bakmaya başladım. Birden yolun kenarında arabayı durdurdu. Arabadan indi. Benim kapımı açıp dışarı çıkardı. Tamam dedim. Ömrüm bu kadarmış. Herşeyi öğrendikten sonra intihar süsüyle ölecektim ha çok mükemmel plan. Ben aklımdan bunları geçirirken arabaya yaslandım ve kaderimi beklemeye başlamıştım ki Kerem konuşmaya başladı.

- Ne yapmaya çalışıyorsun sen bana ? Söyle ne ? Derdin ne senin ? Neden rüyalarımı rahat bırakmıyorsun? Söylee.
Diye bağırıyordu. Ne olduğunu anlamadan anlamamıza yüzüne bakmaya başladım. Diyecek hiç bir şeyim yoktu ki ona karşı. Ben ona böyle bakmaya devam ederken o önümde volta atmaya devam ediyordu. Sessizce beklemeye niyetliydim ben ama Kerem durmuyordu.

- Mine konuş benimle neden ? Sürekli rüyalarımdasın ben bu zamana kadar direk bir rüya bile görmemişken neden seni görüyorum. Dedi sakinleşiyordu o ama sanırım bende tükenmiştim şimdiye kadar tuttuğum gözyaşlarım sel olmaya başlamıştı bile hıçkırarak ağlamaya başlamıştım.

- Bilmiyorum. Özür dilerim isteyerek yapmadım. diye tekrar ederek özür dilemeye başladım. Ağlama krizine girmiştim sanırım hiç birşey duymuyordum. Bir süre geçtikten sonra Kerem beni sarstığında ancak onu görebildim. Oda benden özür diliyordu. Ciddi değildi evet ama yüzündeki ifadeye bir anlam yükleyemiyordum. Bakışları boşluktu sanki. Öylece gözlerinin içine bakarken ağlamam da dinmişti. Ne kadar süre öylece birbirimize baktık hatırlamıyorum.
Ama birden ona sarılma isteği öyle yükseldi ki içimde dayanamadım ve sarıldım. Onun bana sarılmasını beklemiyordum oda sarılmamıştı zaten. Bir süre öylece kaldım. Hiç birşey söylemedi oda. Ben kendimi tutarken sessizce gözyaşlarım bana ihanet edip onun omzuna damlamıştı bile. Islanan omzu biraz daha gevşedi ve bana sarıldı. Sıkı değildi ama bir teselli için sarıldığını belli eder şekildeydi. Bende yavaşça ondan uzaklaştım.

- Teşekkür ederim. Beni yalnız bırakmadığın için. dedim . Gözlerimi sildim ve zorladı olsa gülümsemeyi başardım.
- Hadi gidelim. dedi oda beni anlamış olacak ki ikimizin de biraz olsun sesizliğe ihtiyacımız vardı ve bunu ikimizde bozmadan yolculuğa devam ettik. 4 saat yol almıştık ki. Bir benzinlikte durup ihtiyaç molası verdik. Ben elimi yüzümü yıkadım. Biraz daha kendime gelmiştim. Dışarı çıkıp hava alıyordum. Etraf sessizdi de . Nereye gittiğimizi hala sormamıştım Kerem e oda hiç birşey söylememişti bu konuda bana . Arabaya doğru ilerliyordum ki birden kafama yediğim darbeyle yerdeydim.

Kerem'den

Biraz olsun birbirimizden uzaklaşalım diye durmuştum. Aklımı kayıp edebilirdim yoksa. Hala rüyanın etkisinden çıkamamıştım. Gece rüyamda öldürüldüğünü görmem sanki en büyük kabusum olmuştu benim. Tek kurtuluşumdu o evet ama sanki sadece hastalık için değil onu bir daha göremeyecek olmam mahvetmişti beni. Sırf o yüzden sinirlenmiştim ona da . Ama o bana ağlayarak sarıldığında sanki içimi parçalamıştı her hıçkırdığında. Ona belli etmemeye çalışmıştım. Bana bağlanmaması gerekiyordu. Onun yaşaması için benim ölmem gerekebilirdi. Yüzüme biraz su çarptım kendime gelebilmek için. Biraz daha durdum ve dışarı çıktım. Herhalde lavaboda diye beklemeye başladım. Ama 10 dakika olmasına rağmen çıkmadı. Bende içeri girdim. Kimse yoktu. Dışarı çıktım etrafı dolaştım ama Mine hiç bir yerde yoktu. Mine'nin rüyaları gerçekti o zaman diye düşünmeye başlamıştım. O zaman benim rüyamda gerçekse diye düşünmeden edememiştim. Hemen doktoru aradım. Olanları anlattım. Yeraltı deposunu sordum ona rüyaları duyunca doktor şaşırmış olsada yeri söyledi bende hızla oraya gitmeye başladım.

Mine'den

Uyandığımda bir yatağa bağlıydım. Kollarımı oynatmaya çalışsamda oynamıyordu. Bir kolumdan ise kan alınıyordu. Rüyamdaki denilenleri yaşıyordum şimdi. Kalkacak gücüm bile yoktu. Etraf aydınlıktı ama yeraltında olduğumuzu anlayabiliyordum fazlaca olan toprak kokusundan.
Sessizce etrafı dinledim. Hiç ses yoktu. Bende sessizliğe eşlik ederek ağlamaya başladım. O sırada kendimden geçmişim ki hiçbir şey hatırlamıyorum...

Bölüm Sonu

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 10, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ATEŞE YAKINWhere stories live. Discover now